“Bir devletin içinde, onun vatandaşı olarak yaşayanlardan bir bölümünün, millî birliğe karşı çıkarak yaşadıkları toprak parçası ile birlikte o devletten ayrılma çabalarına veya o devletin vatandaşı olmayanların dahi bir toprak parçası üzerinde hak talep etmelerine bölücülük denir. Ülkemizin en hassas sorunu bölücülüktür…” (Dr. İhlan Akbulut-Devlet Terörizmi ve Ülke Bölücülüğü-Boğaziçi Yayınları S.182). Bölücülük (Türk Milletinin Mukaddesatı olan) TEK MİLLET, TEK VATAN, TEK DEVLET, TEK DİL, TEK BAYRAK düşmanlığıdır. Bölücülük suçu TCK. 125. maddesinde düzenlenmiştir ve cezası idamdır. Bölücü başı, İmralı adasında bağımsız Türk mahkemesi tarafından yargılanmış, 29 Haziran 1999’da TCK 125. maddesi uyarınca idama mahkûm edilmiştir. Bu karar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 25 Kasım 1999’da onanmıştır. Yani bölücü başına verilen idam cezası kesinleşmiş tir. Ancak bu ceza henüz infaz edilmemiştir. (Bkz. Oktay PİRİM, Süha Örtülü-PKK’nın 20 yıllık öyküsü, Boyut yayınları, Dr. Attila Şehirli-Türkiye’de Bölücü Terör Hareketleri ve Devletin Aldığı Tedbirler-Burak yayınları)
“Anayasamızın 138/4 maddesine göre; Yasama ve Yürütme ogranları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Bu nedenle bölücü başına verilen idam cezasının daha fazla zaman kaybedilmeden infazı zarurîdir… “Bir memlekette adalet mevcut olmazsa, o memlekette anarşiden başka bir şey yoktur, orada hükûmet yoktur, orada hiçbir şey yoktur.” (Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskişehir-İzmit konuşmaları-Arı İnan 1982-Türk Tarih Kurumu, s. 116)
“Son günlerde Türk milletinin malûmu olan çevreler, Türk milletinin engin sabrını zorlamaya devam etmektedirler. Bu defa oynanan oyun (idam cezasının kaldırılmasıdır). Türkiye Cumhuriyeti Devleti, idam cezasını kaldırılması konusunda hiçbir millî ya da milletlerarası hukuk belgesine imza koymamıştır”. “… Mücadelemizin amaçladığı bağımsızlık kavramı adlî bağımsızlığımızın da kapsamına tabidir, bu nedenle; Her bağımsız devletin vazgeçilmez bir hakkı olan adaletin dağıtımı vazifesine kimseyi karıştıramayız”. (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt 1- 1945- Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü yayınları, s.218) “… Ölüm cezasının gerek uygulaması, gerek uygulanmadan kanunlarda kalması, gerekse kaldırılması hususlarını toplumun düzeyi ve ihtiyaçları belirler”. (Prof. Dr. Nevzat Güreli-TCK’nun 50 yılı ve geleceği, s. 1929).
“1984’ten bugüne kadar 30.000’in üzerinde vatan evlâdının ölümüne yol açan terör örgütü, onbinlerce çocuğumuz sakat kalmasına neden olmuştur, örgüt dün ne istiyorsa bugün de onu istiyor, dün bu örgütle mücadele yapıldı, insanlarımız niye öldü? Terörle mücadeleyi devlet kazandı ama dış baskılar yüzünden şimdi masada örgüte bir takım haklar verilmeye çalışılıyor. Bu durumda zihinlerde soru işaretleri oluşmuyor mu?” (Gözcü gazetesi, 7 Mart 2002, s.1) “AB- PKK’yı terör örgütü listesine almazken, idamı kaldırmayı gündeme getirmek gaflet değil, ihanettir.” (Gözcü gazetesi, 9 Mart 2002, s.5).
Türk milleti ve onun şerefli bir parçası olan şehit aileleri, bölücü başının ve aynı şekilde haklarında idam cezası verilen diğer vatan hainlerinin cezalarının infaz edilmesini beklemektedir. Yeter artık, şehit ailelerinin gözyaşı daha fazla akmasın, şehitlerimizin kemikleri daha fazla sızlamasın. Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun…