Ana Sayfa 1998-2012 Türk tarihinin kahramanları: XVII Kapgan Kağan

Türk tarihinin kahramanları: XVII Kapgan Kağan

TÜRK tarihinde dünya fatihi veyahut da Türk birliğini gerçekleştiren iki büyük hükümdardan söz edebiliriz. Bunlardan birisi Mo-tun Yabgu, diğeri de Kapgan Kagan’dır. Siyasî literatürde “Turan” denilen, bütün Türklerin bir bayrak altında birleştirilmesi ülküsünü ilk defa bu iki Türk büyüğü başarmıştır ki, son olarak da Çingiz Han’ın fetihleri neticesinde Türkler biraraya getirilmişlerdir. Tabiî ki onların çağında, bugünkü anladığımız mânâda bir ideoloji güdülerek buna çalışılmamıştır. Ancak her ikisinin düşüncesinde de, kutlu Türk ırkının daha güzel şeylere lâyık olduğu inancı mevcuttur. Dolayısıyla “Tanrı tarafından kutsanarak yaratılmış” bu Türk kavminin bölük-pörçük kuvvetli olması mümkün görülmediğinden Mo-tun Yabgu’nun da, Kapgan Kagan’ın da siyasetlerinin birinci hedefi, dağınık hâlde yaşayan Türk boylarını biraraya getirmek olmuştur.

Kök Türk Devletini yeniden derleyip-toparlayan İl-teriş Kagan’ın 691’de ölümünden sonra, oğulları Bilge ve Köl Tigin küçük olduklarından dolayı, töre gereği yerine kardeşi Kapgan, kaganlık tahtına çıkmıştı. Tunyukuk Yazıtında onun unvanı “Türk Bögü Kagan” biçiminde zikredilmektedir. Kök Türklerin yeniden toparlanmaları sırasında, Kapgan’ın da çok önemli bir rolü vardı, o bizzat diğer iki kardeşi İl-teriş ve İl-Çor Tigin’le beraber büyük uğraş vermişti. Kapgan Kagan tahta çıktıktan sonra ölen ağabeyinin hâtırasını yaşatmak için onun sağlığında mağlûp ettiği beglerden birisi olan, Oguzların Baz Kagan’ının suretini balbal olarak diktirdi. Bu eski bir Türk âdetiydi ve umumiyetle bu balbalların ölen şahsa öbür dünyada hizmet edeceğine inanılırdı.

Ülkesini iktisadî bakımdan güçlendirmek için bazı ihtiyaçlarını Çin’den karşılamak yanında, Kapgan’ın çok büyük siyasî plânları vardı. Bunlardan biri, Kök Türk kaganlığının fetret devresinde kuzey Çin’in Altı-Eyalet bölgesine yerleştirilmiş Türkleri ana vatana çekmek suretiyle Ötüken’in insan gücünü artırmak; diğeri de Türk topluluklarının dağınık halde yaşadıkları ülkeleri, yani Maveraünnehir içlerine kadar bütün Türkistan’ı kaganlığa bağlamaktı. Bu siyasî görüşü onun Türk tarihindeki önemini fevkalâde yükseltmektedir.

693 senesinde, Çin’e Kök Türk akınları başladı. Kapgan Kagan’ın Çin’e yapılan bu seferlere karar vermesinde Tunyukuk’un büyük payı vardır. Büyük ihtimalle bu sırada Kıtanlar da, Türkler gibi bağımsız olmayı düşünüyorlardı. Hattâ bunu da başaracak bir duruma geldiler. Bu durumu fırsat bilen Kapgan, Çin tahtında bulunan imparatoriçe Wu’ya yardım teklifinde bulun du. İmparatoriçenin bunu kabul etmesi üzerine 696 senesinde Kıtanlara ağır bir darbe indirdi. Kıtan begi öldürüldü ve onlar Türk kaganlığının vassalı durumuna geldiler. Bu yardıma karşılık Çin’den üç bin adet tarım âleti, sekizbin kilo tohumluk darı, demir ve Çin arazisinde bulunan Türklerin iadesiyle, Ordos bölgesinin yönetimini istedi. Bu taleplerinin reddedilmesi üzerine Çin’e büyük bir akın düzenledi ve binlerce tutsak aldı. Bu sırada imparatoriçe Wu oğlunu tahttan uzaklaştırmıştı ve yeğenini hükümdarlığa getirmeyi plânlıyordu. İmparatoriçenin kendisinin Buda’nın kızı olduğunu ilân etmesi ve baskıların artması, yakın akrabalarının da muhalefetine sebep oldu. 100 bin Türk atlısı Çin’e doğru yola çıktı. Çinli askerler Türklerin karşısına çıkmaya cesaret edemiyorlardı. Edenler de perişan oluyordu. Binlerce esir alındı. İmparatoriçe, yeğeniyle birlikte bir elçilik heyetini Kapgan’ın nezdine birçok hediyelerle beraber gönderdi. Kapgan Kagan, imparatoriçeye verdiği cevapta; Çin’de yaptığı entrikaları bildiğini, gerekirse Çin’e gelip imparatorluktan mahrum edilen prenslere yardım edeceğini, söylüyordu. İmparatoriçe de onun bu kararlılığından çekindiği için tahtın gerçek vârisini saraya getirterek, başa geçirdi. Türklerin Çin’e yaptığı seferlerden ve kaganın bu kararlı tutumundan çekinen Wu, Kapgan’ın daha önceki isteklerini de kabul etti.

699 senesinde, Çin’in ortalarına hattâ Okyanusa kadar Kapgan’ın emir verdiği Kök Türk orduları yürüdüler. Çin’de kazandığı başarılar üzerine birçok boy ve kavim Kök Türklerin tabiyetine girmeye başladı. Tabiî ki bu seferler amaçsız saldırılar değildi. Her şeyden önce bunların yapılmasındaki gaye, Türk ülkesinin tahıl ve tohum ihtiyacını karşılamakla beraber, ziraat araçlarının teminiydi. Eski Türk devletinde halkın karnının doyurulabilmesi, savaş gelirleri ve hayvancılıkla sınırlanmamaktaydı. Yerine göre savaşılamayacak ve savaş ganimetleri alınamayacak zamanlar olabileceği gibi, hayvanların da daha önceki devirlerde gördüğümüz üzere toptan telef olması gibi durumlar ortaya çıkabilirdi. Toplum refahının ve hayatiyetinin devam edebilmesi amacıyla bunlara ilâve bir seçenek olarak, tarım ekonomisi de geçerli bir yoldu.

Aynı yıl, yani 699’da Türgişler ayaklanmışlardı. Türgiş begi U-çe-le (belki Üç-İlli) yakalanıp, öldürüldü. Ancak yüksek bir dünya görüşüne sahip olan Kök Türkler, buraların kargaşa içerisinde kalmasını istemediklerinden yeniden düzene soktular. Arkasından Bars-Beg adlı birinin Kırgızların kaganı ilân edildiğini görüyoruz. Kırgızlar o döneme göre iyi silâhlanmış bir askerî güce sahiptiler. Tam techizatlı atlı birlikleri vardı. Belki de onlarla sonucu Türk milletinin zararına olan bir savaşa girmenin faydasız olduğunu düşündüklerinden Bars Beg, Bilge’nin kız kardeşi ile evlendirilerek bir yakınlaşma tesis edildi. Fakat daha sonra, Bars-Beg’in de Kök Türk Kaganlığına karşı ayaklandığı ve öldürüldüğü görülmektedir.

700 senesinde Tangut topraklarına, 701’de Çin denetimindeki Sogd kolonilerine akınlar düzenlettiren Kapgan Kagan 50.000 kişilik Çin ordusunu mağlûp ettiği gibi, binlerce de tutsak ele geçirdi. 703’te ise, Basmıllar, Kök Türklerle ticareti kestiklerinden dolayı hücuma uğramışlar ve Kök Türk tabiyetine alınmışlardır. Hem Çin belgelerinde, hem de Kök Türkçe kaynaklarda geçmiş olan 705 tarihindeki Ming-sha şehrine yapılan akın sonunda Çinliler büyük bir bozguna uğratıldılar. Bu savaşta, 80.000 kişilik Çin ordusu mağlûp edilmiş, 6.000’den fazla Çin askeri ölmüş ve Çinli komutan Çaça Sengün bu mağlûbiyet üzerine görevden uzaklaştırılmıştı. 705’ten 711’e kadar Kök Türklerin diğer akraba kavimlerle mücadelelerine şahit olmaktayız. Meselâ Bayırkulara, Kırgızlara, Çiklere ve On-Ok boylarına seferler düzenlendi.

Kapgan Kagan 711-712 yıllarında Arap ordularının Batı Türkistan’da birtakım karışıklıklara sebebiyet vermelerinden dolayı, oğulları ve Tunyukuk’un başkanlığındaki bir orduyu Temir-kapı bölgesine yolladı. Bu arada Türgiş kabileleri de ayaklandığından, yeğeni Köl Tigin de onlara büyük bir darbe indirdi. Bu tarihlerde dünyanın tek hâkim gücü durumuna gelmeye çalışan Kapgan, Doğu Türkistan’daki Çin nüfuzunu kırmak amacıyla Beş-Balık bölgesine yöneldi. 713 yılında Beş-Balık’a gönderilen ordu, 714’te Kapgan’ın oğulları İni İl-Kagan, Tonga Tigin ve eniştesinin kumandasında Beş-Balık’ı kuşatmıştı. Beş-Balık seferi sonunda Kök Türk ordusu yasa boğuldu. Bu yılda (714), Beş-Balık’ın kuzeyindeki Po-t’ing adlı şehrin muhasarası sırasında bir gün Tonga Tigin, tek başına ata binerek şehrin surlarının dibine kadar sokulmuştu. Etrafta saklanan ve pusu kuran Çin askerleri onu yakalayıp öldürmüşlerdi. Onun öldüğünden habersiz olan Kök Türkler, kurtarmak için çok uğraşmışlar, fakat öldüğünü anladıkları zaman herşeyden vazgeçerek, üzüntü içinde kalmışlardır. Köl Tigin ve Bilge yazıtlarında İni İl-Kagan’ın adı geçmediği hâlde, Tonga Tigin’in mateminden bahis vardır. Beş-Balık savaşları sırasında adı zikredilen Tonga Tigin, kişilik olarak tam mânâsıyla Köl Tigin’e benzemekteydi.

715 yılı, Kök Türk ülkesinde isyanlar ve karışıklıkların fazlalaştığı bir zamana rastlar. Kapgan Kagan, ihtiyarlamış yaşına rağmen tutarsız hareketlerde bulunuyordu. Hattâ 714 yılında, imparator Hsüan-tsung’a bir elçi göndererek bir Çinli prensesle daha evlenmek istemişti. Bu sırada kendine bağlı boylara karşı olan tutumu da değişti. 715 senesindeki en büyük isyan Oguzlara aittir. Birçok savaştan sonra artık 716’da bozguna uğratılan Oguzlar, bu yenilgiyi hazmedemediklerinden Çin sınırlarına girdiler ve bir kısmı da onlara tabi oldu.

Kapgan Kagan ömrünün son seferini (716) Togla kıyısındaki Bayırkulara yapmış ve onları bozguna uğratmıştı. Fakat zafer sarhoşluğu içinde bulunan Kapgan, Ötüken’e dönerken gerekli emniyet tedbirlerini almamıştı. Bir söğüt ormanından geçerken Bayırku askerleri önüne çıkarak Kapgan’ı öldürdüler. Bu sırada büyük ihtimalle, Bayırku yurdunda bulunan bir Çin elçisine Kapgan’ın başını keserek verdiler. Çin’e gönderilen Kapgan’ın kellesinin imparator tarafından Çin başkentinin ana caddelerinden birinde bir direğe asılarak halka gösterildiği söylenmektedir. Bundan sonra da bazı Türk boyları Çin’e gelerek itaat etmişlerdir. Bu olay insanı oldukça düşündürmektedir. Nasıl bir kagan, zaferden dönerken birilerinin tuzağına düşüp ve başı kesilerek Çin’e götürülüyor? Yanında hiç kimse yok muydu? Ordu nerede idi? Bu anlaşılması güç bir durumdur ve birçok karanlık noktayı ihtiva etmektedir.

Bilge ve Köl Tigin yazıtlarının bir yerinde; “amcalarının ölümünden halkın da sorumlu olduğu” söylenmektedir. “Çünkü halk onun kıymetini bilmemiş ve bu yüzden halkın kötü olduğu” zikredilmiştir. Kapgan’ın elinde birçok imkân olmasına rağmen, kardeşinin çocuklarını ortadan kaldırmadı. İleride çocukları ile yeğenleri arasında bir taht mücadelesi olacağını herhalde o da tahmin etmişti. Kapgan Kagan zamanında Türk devleti Asya’nın en güçlü ülkesi olmuştur. Dört-bir yandaki bütün Türk boyları kendiliklerinden veya silâh zoruyla Kök Türk birliğine katıldılar.

Bildiğimiz gibi, Kapgan Kagan ölmeden önce küçük oğlunu “İni İl-Kagan” ilân etmişti. Fakat geleneğe göre İl-teriş’in oğullarından birisinin başa geçmesi gerekiyordu. Bu sebeple Köl Tigin ve Bilge, İni İl-Kagan’ın hâkimiyetini tanımayarak, ona karşı çıktılar. Bu mücadele sırasında, cesur Köl Tigin’in her şeyini ortaya koyarak İni İl-Kagan ile birlikte Kapgan’ın bütün çocuklarını ve adamlarını ortadan kaldırması kaganlığın kaderini değiştirmiş ve o, ağabeyi Bilge’yi kaganlık tahtına oturtmuştur.
 

Orkun'dan Seçmeler