TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin ilk kâğıt paraları 5 Aralık 1927 tarihinde, o dönemde, Merkez Bankası görevini yürütmekte olan Osmanlı Bankası tarafından tedâvüle konulmuştu. Kupürler; 1, 5, 10, 50, 100 ve 1.000 liralık idi. 1931 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) kurulunca bu banknotların sorumluluğunu üstlenerek 1939 yılına kadar tedâvülde tuttu. (Diğer kupürlerin tedâvüle çıkarıldığı tarihler Tablo: 1’de gösterilmiştir.)
İlk Türk kâğıt parasının tedâvüle sürüldüğü 1927 yılında, 20.000.000 TL’na sahip olanlar, 10.000.000 ABD doları satın alabiliyorlardı. Bugün, 20.000.000 TL ile yaklaşık olarak yalnızca 14 (yazı ile: on dört) dolar satın alabiliyorlar. 76 yıl içerisinde TL’nin değeri 714.286 kat düşmüş. Yaklaşık 1.000.000 kat denilse, TL ile ifade edilen rakamların sağındaki 6 adet sıfıra denk geliyor. Bu durumda, TL’den sıfır atılması ve atılacak sıfırların 6 adet olarak düşünülmesi, doğru bir tercihtir.
Tercih doğrudur da… uygulamanın olumlu sonuçlar vermesi şartlara bağlıdır. O şartların varlığından veya oluşturulabileceğinden şüphe edildiği için olsa gerek, sıfırların atılması kararı hemen uygulamaya konulmuyor. Uygulamanın başlaması için 1 Ocak 2005 tarihi beklenecek. O tarihten sonra da, 1.000.000 TL’nin karşılığı olan 1 Yeni Türk Lirası (YTL), ile şimdiki TL, bir yıl süre ile birlikte tedâvülde olacak.
Türkiye, hızlı politik değişimler sebebiyle siyasî istikrarsızlıklara sahne olan bir ülke. 3 Kasım 2002 seçimleriyle siyasî istikrarı yakalamış olmamıza rağmen, bilinen ve sıkça tekrarlanan bir anlatımla, “İç siyasette, 24 saat bile değişimler için çok uzun bir süredir.”
Uygulamaya 1 Ocak 2005 yılında başlanacak olmasının; biri teknik, diğeri enflâsyonla ilgili olmak üzere 2 sebebi var. Teknik sebepler, biz vatandaşları ilgilendirmiyor. Enflâsyonla ilgili sebeplere gelince: Enflâsyon, tek haneli rakamlarla ifade edilecek duruma indirilemediği ve de indirildiği seviyede 1 yılı aşkın süre ile sabit tutulmadığı takdirde, TL’ den sıfır atmanın, faydadan çok zararı olur. Düşürülemeyen enflâsyon, eskisinden çok daha hızlı bir şekilde yeniden yükselmeye başlar.
Herşey yolunda gitse bile, gerekli olan ağır ve kapsamlı çalışmalarda aksaklık olursa, problemlerle karşılaşılacaktır. En büyük problem; geçmiş yıllarla her konuda yapılacak kıyaslamalarda kendisini gösterir. Ayrıca, resmî ve özel sektörde, bir – iki yıl süre ile, YTL ve TL esasına dayalı iki ayrı bilânço düzenlenmesi gerekir.
ÖRNEKLERİ VAR
Paradan sıfır atılması, yeni para biriminin dolaşıma sürülmesi, ilk defa Türkiye’de seslendirilen bir düşünce değil. Almanya 1923’te parasından 12, 1948’de 1 sıfır attı. Fransa ve Finlandiya 1960’ta millî paralarından 2 sıfır sildiler. Brezilya, 1962 yılında parasından 6 sıfır atmıştı. 1993 yılında 3 sıfır daha atmak mecburiyetinde kaldı. Rusya; 1947’de ve 1961’de birer sıfır, 1998’de üç sıfır sildi. Yugoslavya 1966’da 2, 1990’da 4, 1992’de 1, 1993’te 6 ve son olarak 1994’te 9 sıfır attı. Sonra da para birimini üç defa değiştirdi. Hattâ bu uygulamayı, hazineye kazanç temini amacıyla da kullandı. Elindeki eski paraları yeni paralarla değiştirecek olanlardan, sahibi oldukları paranın kaynağını sordu. İnandırıcı belge ibraz edemeyenlerden % 50 oranında vergi aldı. Aynı işlemi Ukrayna da yaptı. Bu konuda en başarılı ülke Bulgaristan. 1999’da yıllık % 600 olan enflâsyonu, % 6 seviyesine indirdi, millî parasından 3 sıfır sildi, işi bitirdi. Hem ekonomisini düzeltti, hem de parasının değerini koruyabildi. Türkiye’nin de aynı başarıyı göstermesi, zor olmakla birlikte mümkün. Zorluğun sebepleri şöylece özetlenebilir: 1- Gerçekçi bir denk bütçe hazırlanmasının imkânsızlığı. 2- İç ve dış borçlarımızın fazla oluşu, 3- Vadelerinin kısalığı ve 4- Faiz oranlarının yüksekliği. Bir başka zorluk da, tahmin edilemeyen bütçe dışı giderler ile milletlerarası komplolardır. Günümüzde finans çevreleri kredi vermekte nazlanıyor gibi görünmekle birlikte, asıl hedefleri faiz oranlarını yükseltmektir. Bir ülkeye para satmak istediklerinde, gereken herşeyi yapıp o ülkeyi kredi kullanmak mecburiyetinde bırakıyorlar. Uygulayacakları zorlayıcı yöntemler içerisinde, o ülkede ihtilâle yol açacak karışıklıklar çıkarıp borçlanmayı reddeden siyasî iktidarları ihtilâlle devirmek de vardır. Bu sebeple, siyasî tercihler farklı olsa bile, ciddî bir tehlike karşısında, milletimizin dış tahriklere kapılmaması şartı vardır. Siyasî iktidarın bu güveni sağlayıp sağlayamadığı hususunda, kesin bir hüküm vermek, ne yazık ki mümkün değil.
YENİ DEĞİL
TL’den sıfır atma düşüncesi, ülkemizde yeni bir fikir değil. 42 yıldır tartışılıyor. 1961 yılında 1 ABD Doları 10 TL olunca, TL’den bir sıfır atılması gerektiği söylendi. 1981 yılında 1 dolar, 100 TL olunca, TL’den 2 sıfır silinmesi düşüncesi seslendirilmişti. 12 Eylül askerî yönetimi düşünceye sıcak bakmayınca, konu gündemden düştü. 1990 yılında İkinci Özal hükûmeti, TL’den 3 sıfır silinmesini kararlaştırdı. Fakat kararın uygulamaya konulması için teşebbüse geçilmedi. 1994’te dönemin Başbakanı Tansu Çiller, TL’den 3 sıfır silinmesi için hazırlıklar başlattığını açıkladı. Hükûmet düşünce, konu da gündemden düştü. 1996’da konu 2 defa tekrar gündemdeki yerini aldı ise de sonuç çıkmadı. 1999’da dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, 2000 yılında TCMB Başkanı, paramızdan 5 sıfır atılacağını açıkladı. Çalışmalar yine yarım kaldı. Doların TL ile ifade edilen karşılıklarındaki sıfırlar arttıkça, TL’den sıfır silme konusu ele alınır olmuştur. İlk defa bu yıl, sıfırlar artmadığı hâlde sıfır silinmesi konusunu konuşuyoruz. (1970 yılından sora 1 ABD dolarının TL olarak değerleri Tablo 2’de gösterilmiştir.)
Türkiyemizde politikacıların, zaman zaman hayret uyandıracak, dikkatleri başka yönlere çekecek açıklamalar yapması, alışılagelmiş bir taktiktir. Söylenenlerin bir kısmı, bu taktiğin uygulaması olarak değerlendirilebilir. O hâlde konuyu hiç ciddîye almamak gerekir.
Netice itibariyle, TL’den sıfır atmanın cesaretli bir adım olduğu, psikolojik ve hesaplama- yazma kolaylıklarının dışında fazlaca bir avantaj sağlamayacağı bilinmektedir. ‘Teşbihte hatâ olmaz’ deyiminden yola çıkarak söylemek gerekirse: Atılan taşın, ürkütülen kurbağaya değip değmediği dâima tartışılacaktır. Hattâ tartışılmaya başlandı bile. Uygulamadan olumlu sonuç alınabilmesi, iktidarın gayretlerine olduğu kadar siyasî ve ekonomik istikrara da bağlıdır. Siyâsî ve ekonomik istikrar, iç tahriklerle olduğu kadar dış baskılarla da bozulabilir. TL’den sıfır atma işine hiç teşebbüs edilmeyebilir de. Karar alınıp da uygulamaya konulduğunda, akıl ve mantık; siyasî tercihler ne olursa olsun uygulamayı başlatanların desteklenmesini ve başarıya ulaşması için gayret edilmesini tavsiye eder.
TABLO 1
TÜRK LİRASI BANKNOTLARI
DOLAŞIMA BANKNOT
ÇIKTIĞI DEĞERİ
TARİH (TL)
05.12.1927 1.000
02.11.1981 5.000
25.12.1982 10.000
09.05.1988 20.000
15.05.1989 50.000
11.11.1991 100.000
02.10.1992 250.000
18.03.1993 500.000
16.01.1995 1.000.000
06.01.1997 5.000.000
05.11.1997 10.000.000
05.11.2001 20.000.000
(Kaynak: TCMB Bültenleri)
TABLO 2
DOLARIN 33 YILLIK MACERASI
AİT OLDUĞU 1 DOLARIN
YIL TL OLARAK
DEĞERİ
1970 14,85
1971 14.00
1972 14.00
1973 14.00
1974 13,85
1975 15.00
1976 16,50
1977 19,25
1978 19,25
1979 35.00
1980 89,25
1981 132,20
1982 184,90
1983 280,00
1984 442,50
1985 574,00
1986 755,90
1987 1.018,35
1988 1.813,46
1989 2.311.37
1990 2.927,13
1991 5.074,83
1992 8.555,85
1993 14.458,03
1994 38.418,00
1995 59.501,00
1996 107.505,00
1997 150.000,00
1998 314.750,00
1999 526.500,00
2000 676.000,00
2001 1.412.000,00
2002 1.602.000,00
20 Ekim 2003 1.460.000,00
Not: Günlük kur uygulamasının başladığı Mayıs 1981’den önce döviz değerleri, siyâsî kararla belirlenmekte idi.
(Kaynak: TCMB Bültenleri)