Ana Sayfa 1998-2012 TÜRK DİLİ TETKİK CEMİYETİ

TÜRK DİLİ TETKİK CEMİYETİ

ARI BİZİZ, BAL BİZDEDİR…

(Türkçenin Bahçesinde Bir Gezinti)-XXI

Alfabe komisyonunun genişletilmesiyle kurulan “Dil Encümeni”, şu hususlar üzerinde çalışıyordu:

1- Bir Türkçe sözlük yapmak,

2- Fransızca “Larousse Universelle”i Türkçeye çevirmek,

3- Terimleri Türkçeleştirmek.

İki buçuk yıl (1929-1931) süren çalışmalarında “Dil Encümeni”, göze görünen herhangi bir sonuca ulaşamamıştı. Türkçe sözlüğün yalnız “A” harfi tamamlanabilmiş, Fransızca Larousse tercümesine ise, doğru-dürüst başlanamamıştı. “En küçük bir eksiğe – yüzde yarım da olsa – göz yummamak isteyen bu titiz çalışma yolu, uzaktan değil, yakından bakanlarda bile, iş yapı lmıyor düşüncesini uyandırıyordu.” (1)

Nihâyet, 1931 yılı bütçesinden “dil parası” kaldırıldı. “Dil Encümeni” dağıldı.

Birinci Türk Târih Kongresi’nin bittiği günün akşamı (11 Temmuz 1932), Atatürk Çankaya’da yanındakilere:

“Dil işlerini düşünmek zamânı gelmiştir. Ne dersiniz?” diye sorup, etrafındakilerin de aynı düşüncede olduklarını görünce: “Öyle ise, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi, bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adı, Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.” diyordu. Hemen orada, Sâmih Rifat’ın başkan, Ruşen Eşref’in genel sekreter, Celâl Sâhir ile Yakup Kadri’nin de üye olmaları kararlaştırılıp, cemiyetin hangi çalışmaları yapacağı görüşülmeye başlandı. (2) Atatürk, cemiyetin çalışma sâhalarını, bizzat çizdiği şemada şöyle belirtiyordu:

I- Filoloji ve lengüistik

II- Türk Dili:

a.) Lûgat ve ıstılah

b.) Gramer ve sentaks

c.) Etimoloji (3)

Ertesi gün (12 Temmuz 1932), İçişleri Bakanlığı’na müracaat edilmiş ve Atatürk’ün himayesinde “Türk Dili Tetkik Cemiyeti” kurulmuştu.

Artık, tarih sâhasında olduğu gibi, dilde de Atatürk’ün direktifleri ışığında yeni bir döneme giriliyordu. Atatürk, dil meselesinin içine, büyük bir şevkle girmişti:

“Atatürk, bu davaya önce idealist tarafıyla atılacaktır. Önünde çok câzibeli bir ideal var: sînesinden bütün yabancı kelimeleri atmış, atılanların yerine; bir yandan mâzinin eski kitaplarında uyuklayan öz Türkçe kelimeleri diriltip, bir yandan halkın şifâhî kâmusundaki sayısız kelimeleri toplayarak, bir yandan da Türkçenin bünyesindeki üretme kâbiliyetinden faydalanmak suretiyle, hiçbir yabancı dile minneti olmayan, ak pak, tertemiz, katıksız bir Türk dili meydâna getirmek. Böyle bir ideale, öyle bir idealist nasıl vurulmasın? Atatürk, dâvâya motörünün bütün hamlesiyle atıldı.” (4)

– Türk Dili ( Türk Dili Tetkik Cemiyeti Bülteni), Sayı:10, Birinci Teşrin, 1934, s. 17- 18

2 – Türk Dil Kurumu, Dil Devriminin 30 Yılı, s. 17

3 – Rûşen Eşref Ünaydın, Hâtıralar, Ankara, 1943, s. 10

4 – İsmail Habib Sevük, Dil Dâvası, s. 27

 

Orkun'dan Seçmeler