Ana Sayfa 1998-2012 Soykırım endüstrisi Belçika pazarında

Soykırım endüstrisi Belçika pazarında

2001 yılının başında Fransa, devlet olarak Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren Ermeni sorunu konusu ile ilgili oldukça önemli bir karar (7 Ekim 2000) almış ve onu yasalaştırmıştır (18 Ocak 2001). Söz konusu yasa ile Fransa’da “Ermeni soykırımı olmadı” demek artık suç halini almıştır.

Fransa’nın Ermeni sorunu konusunu bu şekilde yasalaştırması, sorun üzerinde önemli bir milat olmuştur. Konunun, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın imzasına kadar devam eden sürecinde Fransa, Türkiye’nin tepkisini/tepkisizliğini çok iyi gözlemlemiş ve nihai noktayı Cumhurbaşkanı Chirac koymuştur.

Fransa’da Ermeni sorununun parlamentoya taşınması, Fransız parlamentosu’ndan çıkışı ve Jacques Chirac’ın yasayı imzalama sürecinde, milat olarak değerlendirdiğimiz bu tehlike, Türkiye tarafından bir anlamda sadece izlenmiştir. Neticede, Fransa’da kanunlaştırılmış olan mevcut yasayla Ermeni soykırımı o lmamıştır demek, yasal işlem gerektiren bir suç halini almıştır.

Bir devlet başka bir devletin tarihini kendi parlamentosunda yargılamış ve karara bağlamıştır. Mevcut tablo her ne kadar garip gibi görünse de vakıa tam anlamıyla böyledir.

2001 yılında Fransa’da yaşanan olgunun bir benzeri 2005 yılı Nisan ayında bir başka Avrupa ülkesi olan Belçika’da yaşanmıştır. 15 Nisan’da Belçika’da Meclis’in Adalet Komisyonu’ndan geçirilen ve 21 Nisan’da Belçika Parlamentosu Genel Kurulu’nda onaylanarak kabul edilen tasarı, Senato’ya gönderilmiştir. Tasarı, Senato’da tasdik edildiği takdirde (-ki, Meclis Genel Kurulu’ndan çıkan kararlara Belçika Senatosu’nun onay verdiği biliniyor) imza için Kral’a gönderilecektir.

Söz konusu yasa tasarısı Belçika’da yasalaştığı takdirde, kendi alanında (her ne kadar daha önce Fransa örneği olsa da) bir ilki gerçekleştirecektir. Çünkü, tasarı yasalaştığı takdirde, sadece Belçika’da değil Avrupa Birliği ülkelerinin herhangi birisinde ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ya da Güvenlik Konseyi’nde Ermeni soykırımı iddialarını reddedenlere 1 yıla kadar hapis ve 5 bin Yüro’ya kadar para cezası öngörülmüştür. Yani, Ermeni iddialarını Belçika dışında başka bir Avrupa ülkesinde dahi dillendirmiş olmanız durumunda, Belçika adaletini harekete geçirmiş olacaksınız. Böylece, Fransa’nın 2001 yılında yasalaştırmış olduğu kanunun çok ilerisinde bir hamle Belçika tarafından atılmıştır.

Bir tarafta, 1,5 milyonun üzerinde Cezayirli Müslüman’ı etnik temizliğe/Soykırımına (Genocide) tutmuş Fransa Devleti, diğer tarafta 19. yüzyılda kendi sömürgesinde 10 milyon Kongoluyu, Kral II. Leopold’un şahsî malı olarak gördüğü Kongo’daki kauçuk çiftliklerinde çalışmayı reddettikleri için etnik temizliğe/Soykırımına (Genocide) tutmuş Belçika Devleti var.

Bir tarafta 2004 yılı Mayıs ayında Avrupa Birliği (AB)’ne henüz girmiş ve bu girişten yaklaşık bir yıl sonra parlamentosunda Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmiş bir Polonya Devleti, diğer tarafta 2004 yılı Mayıs’ında AB’ye (İçerisinde Polonya’nın da olduğu) katılmış olan 10 yeni üyeyi Ankara Antlaşması’na ilave etmeye zorlanmış olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti var.

Kısaca, bir tarafta, bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla kendisini Avrupa ile bütünleştirmeye çalışan bir Türkiye, diğer tarafta ise, kendisini AB ile bütünleştirmeye çalışan Türkiye’yi bir kenara itip Ermenistan’ın savunuculuğunu yapan ve yasalar çıkartıp Türkiye’yi/Türkleri katil olarak ilân eden bir Avrupa var. Bütün bu yaşananlar sadece Ermeni sorunu özelinde Batı’nın Türkiye algılamasıdır. Avrupa tarafından sorun haline getirilen diğer konular aynı Batı tarafından dosyalar halinde bekletilmektedir.

 

Orkun'dan Seçmeler

Ahmet Aydın Bolak

Yabancı sermaye