Orkun’un Şubat 2000 tarihli 24. Sayısında “Nâzım Hikmet’in Sağcı Avukatları” başlığı ile yayınlanan yazı, unutulmuş bazı gerçekleri gün ışığına çıkarması bakımandan isabetli olmuştur. Yazık ki, hâfızalarımızın zayıflığı, bize yakın geçmişi dahi kolaylıkla unutturabiliyor. Millî hâfızamızın güçlü olması, geçmişten ders almamız bakımından zarurîdir. Bu bakımdan, o yazının çerçevesine sığmadığı anlaşılan bazı belgeleri de bugünkü nesillerin bilmesinde yarar görüyorum.
Nazım Hikmet adının alabildiğine pompalanarak neredeyse millî kahraman hâline getirilmek istendiği aşikârdır. Hattâ, geçen yıllarda, bizim maruf Kültür Bakanlığımız “Bağışla Bizi Nazım” adlı bir oyunu devle tiyatrolarında sahneletmiş; millî bütçeden, yani halkımızın parasından maaş alan Devlet Tiyatrosu sanatçılarına Nazım Hikmet’i aklama görevi yüklemişti. Hiç şüphe yok ki, Türk milletinin Nazım Hikmet’ten dileyeceği hiçbir özür bulunmamaktadır Tam aksine, millî varlığımıza sayısız kötülükleri dokunmuş Nazım Hikmet’in (veya onun adına konuşanların) milletimizden özür dilemeleri gerekirdi.
Nazım Hikmet’in Sovyet vatandaşlığına geçmek için, dönemin Komünist Parti Genel sekreteri Nikita Kruşçev’e yaptığı başvuru, yüz kızartıcı bir belge olarak arşivlerde bulunmaktadır. Nazım Hikmet’in, Sovyet yönetimine yaranmak için zelilâne bir tarzda dil dökmesini, bu yazının içinde metnini verdiğimiz dilekçede görmek mümkündür. Nazım, bu dilekçede komünizme nasıl hizmet ettiğini kendi kaleminden ve olanca çıplaklıkla anlatmaktadır. Bu belgeyi gördükten sonra bazı kimselerin “Nazım komünist değildi” demek gafletine bir daha düşmeyeceklerini umarız.
Kendilerini hem Atatürkçü hem entel-solcu sayanların da, Nazım Hikmet’in Atatürk’e bakış açısını öğrenmeleri temennî edilir. Mustafa Suphi ve tayfasının Karadeniz’de boğulmaları olayını ele alan “28 Kânunusâni” adlı şiirde bakın Nazım ne diyor:
“… Trabzon’dan bir motor açılıyor
Sa-hil-de-kal-la-ba-lık!
Motoru taşlıyorlar
Son perdeye başlıyorlar!
Burjuva, Kemal’in omuzuna binmiş
Kemal kumandanın kordonuna
Kumandan kâhyanın cebine inmiş
Kâhya adamlarının donuna
Uluyorlar
Hav… hav… hak… tû
Yoldaş unutma bunu.”
Nazım Hikmet’i aklama operasyonu, milletimize büyük bir hakarettir. Bunu asla unutmayalım.
* * *
NAZIM HİKMET’İN SOVYET VATANDAŞI OLMAK İÇİN KOMÜNİST PARTİSİ’NE YAPTIĞI MÜRACAAT
Saygıdeğer Nikita Seygeyeviç
19 yaşımdan beri, yalnızca kalbim ve kafamla değil, geçmişimle de Sovyetler Birliği’ne bağlıyım.
Bolşevik Partisi’ne, ilk olarak 1923 yılında, yine Moskova’da 1925yılı başında Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi oldum. Doğu emekçileri Komünist Üniversitesi’ni bitirdim ve parti işleri için Türkiye’ye gittim. 1925 yılı sonunda, Ankara’da yer altı çalışmaları gösterdiğim için gıyaben 15 yıl hapis cezasına çarptırıldım.
Sonra, yine Moskova’ya döndüm. 1928 yılında Türkiye’de parti işleriyle uğraştım. O zamanlardan 1950 yılına kadar toplam 56 yıl hapis cezasına çarptırılmama karşın, toplam 17 yıl cezaevinde kaldım. Başta Sovyet halkı olmak üzere, ilerici insanların mücadelesi sonucu cezaevinden çıkarıldım.
Ben, sayılı Komünist şairlerdenim. Çok mutluyum, çünkü Büyük Ekim Devrimi’nin beşinci yıldönümünü Moskova’da kutladım. Bu nedenle de şiir yazdım. SBKP’nin 22’nci kongresini kutladım. Bu nedenle de şiir yazdım.
Artık 10 yıldır Moskova’da yaşıyorum. Ailem de yanımda. Bütün Sovyet halkı gibi buradaki yaşama alıştım. Saygıdeğer Nikita Sergeyeviç, yardım edin, ben Sovyet Vatandaşı olmak istiyorum.
En iyi dileklerimle.
Saygılarımla
Nazım HİKMET
7 Aralık 1961