ÇAĞRIYA KULAK VERELİM
Nedense bazı sözlerin önemi, ızdıraplar çekilince anlaşılır.
Başlarız Arvasî Hoca: “Kendi değerlerinden zevk almayan ruhen hastadır.” demiş. Arif Hoca:
“Yoksa şu mermerde Oğuz,
Yoksa şu yaprakta Yavuz
Biz de yoğuz, biz de yoğuz.”
Diyerek bizlerin millî ve manevî değerlerimize sahip çıkan bir nesil yetiştirmemizi istememiş miydi?
Gün geldi; -“Eğiti mciler Avrupa’nın dahi bilimle ahlâkî değerleri eşdeğerde götürdüğü günde bizdeki yozlaşma neyin nesi? Bu satanistler nereden çıktı?” denmeye. Başlandı devlet adamları suçlanmaya…
Millî ve ahlâkî değerler ailede verilir, okul da bunu perçinler. Eğer biz aile olarak bunu yapamamış isek kime dert yanıyoruz?
Tabiî ki biz ettiğini çek, ektiğini biç diyemeyiz. Bu ülkenin sevdalıları çözüm üreten-çözen kişi demektir. Bizim hocalarımız bizi, öze dönerek yetiştirdiler. Ben buyum:
Sevgide muhabbet, sözde çıkar yok
Erenlerden aldım, özde çıkar yok,
O ocakta piştim, közde çıkar yok,
Ayıranı sevmem, insan ayırmam.
Bu duygularla otuz yıl hizmet verdim. Bizden komünist ve satanist yetişmedi. Devlet adamlığı vasfımızı koruduğumuz için, kimse de gocunmadı. Biz geç kalmış sayılmayız. Çocuklarımıza kendi kültürel değerlerimizi vererek bu yanlış yönelimleri önleriz.
Benim sezinlediğim bir durum da şu: Gençlik oyunda oynaşta. Kelime dağarcığı sürekli test sınavlarıyla zayıflatıldı. Okumuyor. Güzel konuşamıyor ve yorumlayamıyor. Bir erkek, kız arkadaşına: “-Bana hareket çekme.” diyor. Ne anladınız bu cümleden?
Sayın hocalarım, ilâhî hamuru kendi mayamızla yuğurmanın tam zamanı.