18 Ekim 1999 Kurultay Gazetesinde Kürt Devletinin kurulduğunu, Hükûmetinin fiilen işbaşında olduğunu, konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne götürülmesini, geç kalındığı ve önlem alınmadığı takdirde Güneydoğumuzun etnik tehlikelerle karşı karşıya kalacağımızı, iddia ettikleri Kürdistan haritası eşliğinde yazmış, bir rapor halinde de bizim düşüncemizde olan bazı sayın milletvekillerimize göndermiştim.
Bir toplantıda da aynı konuya değinmiş, milletvekillerimizin dikkatlerini bu hayatî meseleye çekmiş, meclise getirilmesinin zaruret olduğunu tekrarlamıştım. Sayın Sökmenoğlu söz verdiler ama bugüne kadar meclise geldiğini duymadık, beklemekteyiz.
Bugüne baktığımızda neler görmekteyiz, 3-4 ayda neler oldu? Orkun okurlarına özetlersek:
1. PKK’nın kırılası beli şanlı ordumuz tarafından kırıldı, zaten orduya verilen görev de bu idi, görev başarı ile yerine getirildi. Kürtçülük silâhlı eylemini, bir yerde siyasî eyleme bıraktı.
2. Siyasî Kuzey Irak’ta yeni Kürt Hükûmeti ilân edildi, kabine kuruldu, Türklerle (Türkmen) hiçbir ilgisi ve yakınlığı olmayan bir kişi Türkmen temsilcisi olarak kabineye alındı.
3. Siyasî Kuzey Irak’ta, Sayın Başbakanın “alt yapısı tamamlanmış bir oluşum var” dedikleri oluşumun oluşması tamamlandı. “ABD’nin bu konudaki politikası açık değil, ne olduğunu da tam olarak bilmemekteyiz, bizim de net ve açık bir tavrımız yok”. Doğru, geçenlerde bir TV kanalındaki konuşmasında Sayın Dışişleri Bakanımız, “Biz Irak’ın bütünlüğünden yanayız, ama onlar toprak istiyor biz de bundan yararlanmaya çalışıyoruz” diyebilmekte ve Türkiye’de birey hakkı olmalı, isteyen bu hakkını açık olarak kullanm alı demektedirler, birileri de çok dillilik konusunu gündeme getirmektedir. Türkiye’de, benim olan bu vatanda Kürtçü çıkacak TV da Kürtçe konuşacak. şaşarım bu düşüncede olanlara ve güdülen politikaya.
4. 22 Ekim 1999’da Washington’da ABD’nin parası ile Irak muhalefeti toplanıyor, Federe Kürt Devleti konusu tekrar gündeme geliyor ve benimseniyor, Türkiye gücenmesin diye sonuç bildirisine geçmiyor, ama Türkmenler âdeta dışlanıyor, Madeleine Albright Kerkük’ün Saddam denetiminden çıkarılması gerektiği konusuna değiniyor, unutuyorlar ki 1990’da Kerkük ve 3 milyon Türk, Kerkük Güvenli Bölge içerisine alınmış olsaydı bugün GÖÇ OLMAZDI TÜRKLER SAHİPSİZ KALMAZDI, TOPRAKLARINI KAYIP ETMEZLERDİ VE TÜRKİYE’NİN ARKA BAHÇESİNİN GÜVENCESİNİN DUVARI OLAN BU TÜRKLER SAĞLAM KALIRDI. Ama bizim CUMHURBAŞKANIMIZ ve DIŞİŞLERİ BAKANIMIZIN ISRARLARI İLE GÜVENLİ BÖLGE DIŞINDA KALDIĞI İÇİN arka bahçemizin güvencesi olan Türkler Saddamın zulûm ve baskısı altında güvencesiz kalarak dağıldı, zayıfladı. Hem de 36. paralel içerisinde SEVR’de tasarlanan Irak Kürdistanının sınırları belirlenmiş oldu.
5. Türkiye’deki İnsan Hakları Derneği geçenlerde bir toplantı düzenlemiş, davetiyesinde “Kürt İlleri” Belediye Başkanları ifadesini kullanmış. Kanımızla canımızla kurduğumuz Cumhuriyette meğer Kürt illeri varmış da haberimiz yokmuş.
6. HADEP, Anayasaya bir madde eklenerek Kürt vardır ibaresinin yazılmasını istiyor. Yüce Atatürk’ün bu topraklar, bu vatan Türklerindir dediği unutuluyor. Evet değerli Orkuncular bu vatan, bu topraklar bizimdir, Bozkurt izinden Tanrı Dağında Kızıl Elmaya eriştiğimizde bütün Türk toprakları Ay Yıldıza kavuşacaktır. KERKÜK hasretle, heyecanla yakın olan o günleri bekliyor.
7. 27 Mart 2000 KDP, Ankara Sheraton Oteli’nde resmî törenle Nevruz Bayramını kutladı, Safin Dizeyi Kürt kıyafeti içersinde bir büyük elçi edasıyla davetlileri karşıladı.
8. 18 şubat 2000’de ANAP”yeni yüzyılda yeni politikalar” konusunda bir dosya hazırlamış, dosyada “millî devletin tanımı” yapılmış, basına pek yansımayan bir toplantıda konu tartışılmış. Ne tartışılmış bilmemekteyiz. AB yolunu meclis yerine Diyarbakır’dan geçirmek için mi?
9. 17-18 Nisan 2000’de Washington’da Kürt kimliği konulu toplantıya katılan KDP temsilcisini, dostumuz ABD, hangi OLUŞUMUN temsilcisi olarak veya hangi resmî sıfatıyla karşıladı? Dışişlerimiz bu konuda ne düşündü? Katılmadığı, davet edilmediği bu toplantıya ne tepki gösterdi, gösterilen tepkinin ne etkisi oldu? Hâlâ bizler, adı ilân edilmeyen, zamanını bekleyen bu oluşuma Kürt Devleti demeyelim mi?
10. 3.2. 1999’da Sayın Başbakan Bülent Ecevit, katıldığı bir TV toplantısında: “ABD, Kürt Devleti amaçlamayabilir ama attığı adımlar o noktaya götürüyor” diyor.
Bütün bu olup bitenler ve gördüklerimiz karşısında, yerini siyasallaşmaya terk eden bu çalışma ilerde Güneydoğuda ciddî sıkıntılar ve üzüntülere neden olabilir, toprak kaybı konusu kolay olmamakla beraber, Türkiye askerî harekâtı göze alabilir, almak zorunda kalabilir, bu harekât notları dış âlemde iyi olmayan Türkiye’nin notunu düşürebilir. Onun için bugünden gerçekleri görmek, tedbir almak, girişimlerde bulunmak gerek.
Takip edilen Türkmen politikası büyük külfetlere rağmen bence yanlışlarla dolu ve istikrarsız. Irak’ın toprak bütünlüğü içerisinde Türkmenlere (o da yalnız Erbil’de olanlara) kültürel ve bazı sosyal faaliyetler dışındaki gelişmelere, bütünlük bozulur düşüncesi ile engel olunmuş veya teşvik edilmemiş, siyasallaşma, askerî yönden kısır gelişmeler dışında gelişmeleri sağlanmamış, ciddî bir çalışma da görülmemiştir. Kaldı ki güvenli bölge dışında kalanlarla hiç mi hiç ilgilenilmemiştir. Toplumun kesif olduğu Kerkük bölgesi ile askerî, siyasî ve iktisadî yönden birinci derecede ilgilenmek, el uzatmak gerekirdi, yollar aranmalı idi, yapılmadı. Umarım bugünden sonra daha vakit varken millî menfaatlerimiz ve anavatanımızın çıkarı doğrultusunda ciddî çalışmalar yapılır, tedbirler alınır.
Bir önemli konu da Türkiye bugüne kadar olanlara hep dar bir pencereden bakarak PKK’ yi gördü, politikasını da ona göre uyguladı. Türkiye, Güneydoğu ve Kuzey Irak’ı bir bütün kabul edip çözüm yollarını millî menfaatlerimiz doğrultusunda arayıp bulmak zorundadır.
Marşı, haritası, bayrağı ve alt yapısı olan bir yapıya hâlâ oluşum mu denir?
MARŞ
(Kürtçe Metin)
Ey, rakip her mawa kawmi Kürt zuban
Naşkene daneri topi zaman
Eme roley Midyaw Key Hüsrewin
Dinimana, aynıman, her niştiman.
Kes nele Kürt mırduwe
Kes nele Kürt mırduwe
Kürt zinduwa
Zindıwaw kad nanwe alakaman.
(Türkçe Tercümesi)
Hey rakip Kürtçe dili konuşan milleti her zaman kalmıştır
Zaman topunun kurucusu bu milleti kahır edemez
Biz Midye ile Key Hüsrev’in evlatlarıyız
Vatandır dinimiz ile imanımız.
Kimse söylemesin Kürt milleti ölmüştür
Kimse söylemesin Kürt milleti ölmüştür
Kürt dirilmiştir
Dirilmiştir kesinlikle inmez bayrağımız.