Ana Sayfa 1998-2012 Kerkük’ü isteyen gafiller

Kerkük’ü isteyen gafiller

KERKÜK’Ü isteyen Kürtler bölgenin sahibi ve çoğunluklu sakinleri olduklarını son zamanlarda büyük bir iftira, yalan, uydurma bilgiler içerisinde çalışmalarına destek olarak yürütmektedirler. Türkmenler bu konuda ne etkili bir lobi oluşturabilmişler, ne de aktif olarak atağa bilimsel, bilinçli gelebilmişler ve ne de siyasî etkili bir teşkilât veya örgüt hâline geçebilmişler. Bugünkü duruma baktığımızda mevcut kuruluşlar ki, bunların çoğu güvenli bölgededir, tökezleye tökezleye mevcut durumu idare etme yoluna gitmeyi tercih etmişler, Türkmenlere atılan çamurlara seyirci kalmışlardır. Karşılarındaki çalışanlara ayak uydurmamışlar. Bölgede etkili, araştırıcı yayın yapılamamıştır. Birkaç yazarın şahsî gayreti hariçtir. Biz de Türk milletine kendini adayan Orkun’un sayfalarında bilgimizin yettiği kadar yazmaya ve bazı tv kanallarında anlatmaya çalışmaktayız. Kıbrıs’ın bugünkü durumu ile Kuzey Irak ilişkilerini Orkun’un Ocak 2002 47. sayında yazmıştım, bugünlerde Kıbrıs’ta cereyan eden hâdiseler düşündürücüdür. Verelim kurtulalım diyenlerin ekmeğine yağ bal sürülmekte, tv’de program yaparken sırıttıkları çehreleri Türklüğün ululuğu, DENKTAŞ’ın ERİŞİLMEZ YÜCELİĞİ karşısında lânetlenerek çirkinleşmektedir ve Kerkük Türk’ünü, Türklüğünü de bu tutum, davranışlar derin derin düşündürmektedir, acaba biz ne olacağız diye.

Kıbrıs’ın genç nesli dünü unutmuş, bilmiyor, nedeni açık, geçmiş mücadele tarihini bilmiyor, öğretilmemiş, gerçekleri bilmiş olsalar da AB’ye RUMUN kanatları altına girip kimliklerinden para için vazgeçerler miydi? Ama onlara lâyıkı vechiyle öğretilmedi, anlatılmadı. Kerkük’te Kerküklülere olduğu gibi.

Önümde Arapça yazılan bir kitap, bir de Kürtçe. Yazarı Vurya El-Caf, kitabın adı “Kerkük-Politik ve Sosyal Çalışma”, basıldığı yer, Kültür Bakanlığı Matbaası-Erbil-1998.

Ön sözünde:

“Büyük Kürt milletinin komutanı Mustafa Barzanî, o ki Kerkük’ü Kürdistan’ın kalbi olarak tanımladı, Kürtlerin bağımsızlık hareketinde şehit olanlara, bugüne kadar suskun kalmış Kerkük’e ithaf ediyorum”.

Bu kitap Erbil’de basılmış, okunmuş, Türkmen kesiminden yalanlarla dolu olan bir kitaba cevap veren olmamış. Genç nesil kendi gerçeklerini nasıl öğrenebilsin, Kıbrıs misâli. Biz irdeleyelim.

Bir kere yazarın soyadı El-Caf, elim lam Arapça da kullanılan, isimlerin önünde yazılan, bu dile öz bir kullanımdır, El-Caf olduğuna göre soyunu, zikrini, fikrini ve amacını düşünmemek mümkün değil.

Baştan sona kadar yanlışlarla, uydurma, maksatlı iftiralarla dolu bir kitap, tarihî bilgisi yok denecek kadar az, afakî fikirlerle dolu, bölgeleri yanlış tanımlıyor, petrolün tarihini, Türk topraklarını bilmiyor. Küçük bir örnek verirsek, kitabında diyor ki; Kerkük’ün yakınında asfaltın çıktığı bir çukur veya mağaraya benzer bir yer yok. Var. Baba Gürgür’ün yandığı yerin eteklerinde çok çok eskilere ait içinde de o zamanlara dair âlet edevatı bulunan mağaraya benzer bir yerin bulunduğunu bilmiyor ama yazıyor. Ahkâm kesiyor, tarihi tahrif ediyor. (Orkun, sayı: 57. Petrol Tarihi).

Kerkük Kalesinde Kürtler yaşar yazıyor. Hayır, ne Erbil Kalesinde ne de Kerkük Kalesinde Kürtler yaşamaz, yaşamamıştır, Kalede, bildik bileli Hristiyan ve Müslüman Türkler yaşar, Kerkük’te bulunan tarihî eserlerin hepsinin adı Türkçe’dir. Eski dönemlere ait bir t tek Kürtçe eser yoktur, olması da mümkün değil, çünkü bugüne kadar tarihin hiçbir döneminde olmadılar, olmamışlar. (Orkun, sayı: 58. Kerkük Türkmenlerin kutsal toprağıdır, Kâbesidir).

Vurya El-Caf kitabında: Kral Faysal Irak krallığına İngilizler tarafından getirildikten sonra, halk oylamasına gidildi, Kerkük ret oyu verdi yazıyor ve ekliyor Kürtler Faysal’ı istemedi. Burada Kerkük’ün Kürt olduğuna işaret ediyor. Hangi Kürtleri kastediyor? İngilizlerin yanında saf tutup velinimetlerine karşı altınlar karşılığı isyan edip arkadan vuranları mı, Musul-Kerkük’ü isyanları ile kayıp ettirenleri mi? Tarihî gerçek, Kerkük, yani Türkler hariç hepsi (Arap ve Kürt) evet dedi. Böyle değil ise, neden Türkler devamlı baskı gördü, içlerinden hiçbir kimse yüksek makamlara gelmedi, getirilmedi? Kürtler defalarca isyan etmelerine rağmen baskı görmediler, yerlerinden tehcir edilmediler ve yüzlercesi Irak Devletinde yüksek makamlarda görev aldı. Sait Kazzaz İçişleri Bakanı oldu, Bekir Sıdkı Genel Kurmay başkan vekili oldu, isyan etti, öldürüldü.

İftiracı yazar, Kerkük katliamını Kürtler yapmadı diyor. Allah şahittir, Molla Mustafa Barzanî bu soykırıma kalkışmış, plânlarını hazırlamış, adamlarını görevlendirmiş (Kitabın önsözünde Kerkük için söyledikleri). Talabanî silâhlı olarak görülmüş, bugünlerde ben Kerküklüyüm diyen Talabanî’ye sormak gerek: insan kendi şehrinde katliam yapar mı? İddia ettiğin gibi eğer o topraklar senin ise insan kendi toprağında kendi insanını öldürür mü? Öldürtür mü EY TALABANÎ?

Katil Maruf Berzenci bilfiil Mustafa Barzanî ile katliamı tezgâhlamış ve kanlı girişime katılmıştır. Katılmış ki Türkleri hiçbir zaman sevmeyen Irak mahkemelerinde yargılanmış, suçu ispatlanmış ve 1963 yılında diğer katillerle beraber idam edilmiş.

İftiralarla, yalanlarla dolu kitapta, Türkler 1. yıl kutlamalarına katılmamışlar, demokratik kitle kuruluşlarının hazırladıkları kutlamalara katılanları kışkırtmışlar, taşlamışlar, ilk kurşun da Türkler tarafından atılmıştır yazıyor. Halbuki:

1. Kutlamalara haftalar önce hazırlık yapılmış, taklar kurulmuş, millî kıyafetler dikilmiş,

2. Irak’ta sol eylemli kanlı bir ihtilâl olmuş, gözü Kerkük’te (bugün olduğu gibi) olan Molla, Rusya’dan eğitilmiş olarak dönmüş, solcular ve Kürtlerden oluşan demokratik kitle kuruluşları (yeni kurdukları öğretmenler birliği, işçi birliği, milis kuvvetlerin militanları, siyasî teşkilâtlar, dinî kuruluşlar “Ermeni”) eylem hazırlığı içinde kutlamalara katılmışlar. Yıllardan beri Öğretmenler Birliği var iken, ikinci Öğretmenler Birliğinin kurulmasının izah şekli ne ola ki?

1958 yılında Kerkük’te 2. tümen komutanı olan Nazım Tabakçeli vatanını seven, dürüst, Türklerin, Kerküklülerin topraklarına bağlı, vatansever, dürüst olduklarını yakından görmüş, tanımış bir kişi, daha sonra idam edilecektir. Abdülkerim Kasım’a yazdığı fotokopileri arşivimizde bulunan resmî gizli yazılarından bazı örnekler vererek Kürtlerin komplo ve katliamı nasıl hazırladıklarını, şehir içine yerleşme plânlarını belgeleyerek hem tarihe ışık tutmak hem de adı geçen kitaptaki iftiralara, yalanlara cevap vermek istedim:

Belge 1: Askerî İstihbarat Müdürlüğüne. Gizli ve zata mahsus.

No: C-Ş 3-5-914. Tarih 9.9.1958.

Yazıda “Kürdistan Eğitim Müdürlüğünün kurulması Irak’ın bütünlüğü yönünden aleyhine olur, hele bu müdürlük Kerkük’te kurulursa hiç doğru olmaz” konu General Kasım’a iletilmelidir.

General Nazım Tabakçeli. 2.tümen komutanı.

Belge 2: 2 Askerî istihbarat Müdürlüğüne. Gizli ve zata mahsus

Sayı: No: C-Ş 3 – 1958. Tarih 2.12.1958.

Yazıda yer alan çarpıcı bazı kesitler:

(…….. Kerkük’te azınlıkta olan Kürt kardeşlerimizi, çoğunluğu Türklerin yerleştiği ve onların olan Kerkük’e hâkimiyet sağlamak için göçü teşvik çalışmaları ve propagandaları yapılmaktadır. Bu durumun General Kasım’a anlatılması ve tedbir alınması gerekmektedir. Çünkü bu çalışma daha sonraki günlerde Kürdistan bölgesi hâline dönüşür ….)

General Nazım Tabakçeli

Belge 3: General Kasım’a iletilmek üzere askerî İstihbarat Müdürlüğüne. Gizli ve zata mahsustur.

Sayı: No: C-S 3 – 5- 1960. Tarih: 6.12.1958.

Konu: Kerkük’te Türkler ve Kürtler arasındaki sürtüşmeler:

Yine uzun olan yazıdan bazı bölümler:

1. Avukat Mükerrem Talabanî ve Emekli General Mahmut Taha 4.12.1958 tarihinde karargâhınıza müracaat ederek:

Kerküklüler (Türkler) şehrin asayişini ve emniyetini bozmak, kargaşa çıkartmak için yürüyüş yapacaklar, bu yürüyüşte silâhlı gösteride bulunacaklar, bunun için bizler de (Kürtler) 5.12.1958 tarihinde yürüyüş yapacağız.

2. Kürtlerin bu iddiası gerçek değil, amaçları halkı kışkırtmak, Türkleri korkutmak, gözdağı vermek ve şehri Kürt şehri hâline getirmektir. Avukat Mehmet Hacı İzzetti’nin müracaatından anlaşılmaktadır ki, Türklerin amacı yürüyüş değil merhum Albay Hidayet Arslan’ın ölüm yılı döneminde mezarını toplu hâlde ziyaret etmek, çiçek koymaktır. Kürtlerin amacı ise kargaşa çıkarmak ve Kerkük’ü Kürtleştirmektir.

Nazım Tabakçeli.

Belge 4:

Sayı: 1-S-144. Tarih: 19.1.1959.

Genel Kurmay Başkanlığına. Çok gizli ve zata mahsustur.

Konu: Kışkırtıcılar ve komplocular hakkında yapılan tahkikatlarımız

26.12.1958 tarihinde Teğmen Nurettin Şiride’nin evinin basılıp araştırılması sonucunda evinde silâh ve mühimmat bulunmuş. Bu konudaki önerilerimizi General Kasım’a iletilmesi için bilgilerinize sunarız:

1. Kürt subaylar örgütlenmişler, bu gizli örgütlere bazı Arap subaylar da katılmış. Örgütlenmeyi yaygınlaştırmak için de sivil Kürtlerle ilişki kurmuşlar.

2. Bu subaylar Türklerin evlerini basıp aramaktadırlar, isyan çıkartmak için bütün yolları denemektedirler.

3. Daha önce isimlerini gönderdiğimiz Kürt subayların başka yerlere nakilleri gerekmektedir, çünkü ileride Molla Mustafa Barzanî’den aldıkları talimatlarla Kerkük’te isyan çıkaracaklardır.

Nazım Tabakçeli

Belge: 5

Sayı: 1-S-142. Tarih: 19.1.1959.

Konu: 2. Tümen bölgesinde siyasî durum.

2. Tümen Komutanlığından Genel Kurmay başkanlığına.

Çok gizli ve zata mahsustur. General Kasım’a iletilecek.

1. Barzanî’nin Kürdistan Demokratik Partisi, Komünist Partisi ve Birleşik Vatan Partisi’nin birleşmelerinden sonra Kürdistan Birleşik Partileri adı altında meydana gelen parti, Irak Kürdistanının yaratılması ve fiilen ortaya çıkması için, Irak’ın geçici anayasasında yazıldığı gibi Arap ve Kürtlerin ortak oldukları ve bu vatanda haklarını kabullendirmek için çalışmaktadırlar.

Kürtlerin hak iddia ettikleri topraklar: Dicle’nin doğusundan Basra Körfezi’ne kadar olan sahalardır.

2. Hazırladıkları haritada görüldüğü gibi, Türkiye ve İran Kürdistanlarını da içine alan bir Kürdistan’ın ilânını yaptıkları çalışmalarda hemen istemektedirler. Bunun için de:

a) Irak Cumhuriyeti haritada belirlenen Kürdistan’ı tanıyacak,

b) Merkezi Kerkük olmak üzere Kürdistan millî eğitim müdürlüğü açılacak, aynı zamanda Kürt üniversitelerinin açılması sağlanacak,

c) Kürt talebe birliğinin Irak tarafından tanınması,

ç) Kürt öğretmenler birliğinin kurulmasına müsaade edilmesi ve tanınması, bu istekler Kürt Tabipler Birliği ve avukatlar için de istenmekte.

d) Kürt bölgelerinin sanayileştirilmesi ve Kürt işçileri sendikası mahallî yönetimden istenmekte.

Bütün bu istekler ve plânlar Molla Mustafa Barzanî tarafından, emri, isteği ve talimatları ile yapılmaktadır. Türk olan bölgede Türklerin TURANCI ve cumhuriyet hükûmetine karşı oldukları propagandası yapılmakta, Kerkük Tuzhürmatu, Altunköprü’nün silâh deposu hâline geldiği iddia edilmekte ve bu bahanelerle Türklerin evleri aranmakta, tutuklanmalar yapılmakta, baskı yapılarak göçe zorlanmaktadırlar. Bu surette Kerkük’ün Kürdistan bölgesi içinde olduğunun kabulüne çalışılmakta, böylece Kerkük’e hâkim olma yolları aranmakta…. vs. (uzun olan belgeden kısa kesitler sundum).

Nazım Tabakçeli

•••

El-Caf’ın kitabı Erbil’de hazırlanmış, basılmış, yayınlanmış, satılmış. Erbil’de Türkmen kuruluşlarının basın yayın veya kültür merkezleri bu yayınları hiç mi göremediler? Okumadılar?

Bu yazı ve belgelerde:

1. Türkmen kuruluşlarının yöneticileri bu gibi yazılara her nedense pek önem vermiyorlar, vermiyorlar ki bugün gafiller Kerkü’e sahip çıkıyorlar ve 3 milyon Türk insanını azınlık kabul ederek yok sayıyorlar. Bu durum karşısında kime dert yansın, kimi kime şikâyet etsin 3 milyon insan?! Azınlıkta kalan toplum her zaman erimeye mahkûm olmuş ey Türkmen temsilcisi!

2. Belgelerden anlaşılmaktadır, Kürtler (Molla Mustafa Barzanî) katliamları plânlamış, yaptırmış ve bu eylemlere katılmışlar, ama her nedense tv’lere katılanlara bu sual hiç sorulmaz, sizler Kerkük soykırımına katıldınız mı?

General Nazım Tabakçeli’nin General Kasım’a yazdığı resmî yazılarda talimatlar Molla Mustafa’dan alınıyordu, siz buna ne dersiniz? Sormazlar, çünkü bunlar belli yerlerin adamı, ancak ve ancak sayın Rauf Beği karalamaktan dört köşe olurlar.

3. 1958 yılında belki daha önceden. Kerkük’ün bugün açıkça ortaya koydukları gibi kendilerinin olduğunu saymışlar ve bu konuda da çok ciddî çalışmalar içene girmişler, amaçlarına varmak için her çeşit eylemi meşru saymışlar, ama Türkmenler, Türkiye ne yapmış, derin uykular içerisinde elinden geldiği kadar Kürtlere, Kürtçülere yardım etmiş siyasî Kuzey Irak’taki oluşumun oluşmasına katkılarda bulunmuş, malî kaynaktan tutun, korunmasına kadar, işte sonuç!

4. Kürtler, Kürdistan hayâlini hep yaşamışlar, daha önceki yazılarımızda bu konuları yazdık, Bekir Sıdkı örneği.

5. Belgelerden anlaşılıyor ki, federasyonu hep istemişler, bunun hayâlinin gerçekleşmesi için çalışmışlar, bazı aydınlarımız bunu savunmuş, hattâ kutsal toprağımızdan bir kısmının verilmesinin iyi olacağını, Kürtlerle komşuluğun Saddam’dan daha rahat olduğunu önermiş bu gafiller.

Tanrım, Türk’ü bu gafillerden, gaflet ve dalâlet içersinde olanlardan koru, Kerkük’ü yalnız koma.
 

Orkun'dan Seçmeler