Ana Sayfa 1998-2012 Kaht-ı Ricâl

Kaht-ı Ricâl

Mürekkep bir kelime olan başlıktaki deyimin lügat mânâsı (devlet adamı eksikliği, kıtlığı, yokluğu gibi) mânâlara gelir.

Devlet de insan gibi canlı bir varlıktır. Çünkü devlet insan için vardır. Onun da içinde mâneviyat, yani ruh olması gerekir. İnsanoğlu nasıl vücut ve ruhtan ibaretse, insanın sıhhat ve selâmeti ve refahı ve emniyeti için devletin gözle görülmeyen, fakat devleti yöneten insanların da ruhuna sinmiş (umur’u devlet) zihniyeti olması gerekir. Ne ulvî bir mesuliyet hissidir bu, milyonlarca insanın her türlü ihtiyacını karşılamak. İşte öyle bir eğitim ve öğretim sistemi kuracaksınız ki, ordan yetişenler emin kişiler olacak.

Osmanlılar o günkü şartlara ve ihtiyaçlara göre I. Murad zamanında Edirne’de Enderun teşkilâtını kurmuşlar, Fatih kanunnamesiyle görevler belirlenmiş ve Kanunî zamanın da da son şeklini almıştır. Devşirme olan Enderun mensupları öyle bir potada eritilmişlerdir ki, birçok ırka, birçok din ve inanışa sahip Osmanlı toplumunu asırlarca yönetmişlerdir. Osmanlı devlet ve saray geleneğinde teşrifat (protokol) son derece titizlikle tatbik edilen bir hayat sistemiydi.

Devleti kuranların muhakkak bir hedefi vardır. Hedefe ulaştığı zaman ne yapacak, hedefe ulaşamadığı zaman ne yapacak? Bir bina yaparken önce sağlam bir zemin buluyor, sonra sağlam bir temel atıp binayı inşa ediyorsunuz, plâna göre. Bunları yapacak kişi ve ekibin, önce yüksek bir ruh, engin bir görüş, bitmez bir azim ve fevkalâde bilgisi olması gerekir. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları işte böyle mütecanis bir kadro idiler. Geldikleri ekol 623 sene yaşamış bir müstesna devletin sistemiydi. Ama devleti kurduktan sonra onu yaşatacak umdeleri çok iyi tesbit etmek gereklidir. Muayyen bir zaman yozlaşmadan devam eden Türkiye Cumhuriyeti müesseseleri zamanla tahribata maruz kalmışlar, böylece yozlaşma başlamış ve köşeleri tutmuş hırslı birtakım politikacılar birçok istidat ve kabiliyetleri tasfiye etmişler ve Kaht-‘ı Ricâl devri başlamıştır. Bu arada ülkemizde estirilen kültür erozyonu fırtınası, yabancı okullardan yetişen kendi milletinin özelliklerini, tarihini, töresini hattâ dinini bilmeyen kişiler mühim vazifelere geldiler. Netice ortada. Batmanlı bir arkadaştan öğrendim, PKK ve Hizbullah 1977 yıllarında kurulmuş. O vakitte devletle yani polisle çatışmalar olmuş. Bölge insanının cehaleti, sosyal yapısı, meşhur deyimi ile mozayıkı maksatlı illegal teşkilâtlarca devletin aleyhine kullanılmıştır. Hâdiseyi en yetkili makamlar üç beş çapulcu işi, diyerek kasden küçümsemişler ve sonraki beyanlarıyla da âdeta körüklemişlerdir. Bu hâle ihanet kelimesi az gelir. Gafleti mi, ihaneti mi, yoksa anarşiyi mi yargılamak gerekir?

Türkiye medyasının içinde bulunduğumuz bu müessif hâle üzüldüğünü katiyyen söyleyemeyiz. Bu tip medya herhâlde dünyada bir merkezden yönetilmektedir. Kıymet hükümlerini alt üst etmek için her gün ne değişik neşriyat yapılmaktadır. Milletçe ilk yarayı Feriha Tevfik Hanımın güzellik kraliçesi seçilmesiyle aldık. Küreselleşmeye sür’atle gidilen zamanımızda, TÜRK milleti erimeden, asimile olmadan yeniden kurulacak dünyada dünyaya yeni şeklini verecek bir güç olmalıdır. Hedef budur. Miadı dolmuş ancak cahilleri yönetecek kabiliyette olanlar, köklü bir maziye sahip Türk milletinin yöneticisi olamazlar.

Tanrı Türk’ü Korusun.
 

Orkun'dan Seçmeler

Yalnız Kurt