Röportaj :
İSA KAMBER: Azerbaycan Halk Cephesi’nin kurucularındandır. Elçibey’in cumhurbaşkanlığı döneminde en yakın çalışma arkadaşı ve Millî Meclis Başkanı olmuştur. 1993 yılında Müsavat Partisi’ni kurmuş ve o günden bu yana Müsavat Partisi Genel Başkanlığını yürütmektedir. Temel ideolojisi “Türkleşmek, İslâmlaşmak, çağdaşlaşmak”tır.
S- İsa Bey, Azerbaycan’ın sosyal, siyasî ve ekonomik durumunu kısaca değerlendirebilir misiniz?
C- Azerbaycan, tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır. Ekonomi iflâs etmiştir. İşsizlik % 50’lere ulaşmıştır. Rüşvet, sosyal ve ekonomik hayatı felç etmiştir. Ülke, bir aile diktatörlüğü tarafından yönetilmektedir. Herkes aileye çalıştığından, devlet tam bir aşiret devleti görünümündedir. Zannedildiği gibi, sosyal ve demokratik devlet yoktur. Müsavat Partisi, ülkenin en büyük siyasî partisi olduğu hâlde, sudan bahanelerle seçimlere sokulmamıştır. Bu bile demokrasinin ne durumda olduğunu göstermeye yeter de artar bile…
Kısaca Azerbaycan, sosyal, siyasî ve ekonomik açıdan perişan bir vaziyettedir. Tarihinin en kötü dönemini yaşamaktadır.
S- Azerbaycan’daki siyasî ortamı biraz açar mısınız? Bildiğim kadarıyla 50’ye yakın siyasî parti var. Siyaset yapmak kolaylaştırılmış gibi, ne dersiniz?
C- Evet doğru söylüyorsunuz. Kırkın üzerinde siyasî parti var. Ama bu Azerbaycan’ın demokratik bir devlet olduğunu göstermez. Parti kurmak kolay, herkes parti kurabiliyor. Mesele o partilerin, söz, yazı, düşünce ve gösteri yapma özgürlüklerini kullanıp, kullanamamasındadır. Hapishaneler, siyasî düşüncelerini söz ve yazı ile açıklayanlarla dolu. Gösteri yapmak, bir uygulamayı protesto etmek istiyorsunuz, şehrin 10 km dışında yapabilirsiniz diyorlar. Yani siyasî partilerin söz, yazı, düşünce ve gösteri yapma özgürlükleri yok. Bu yüzden bunlar, siyasî parti değil, birer dernektirler.
Seçim kanunu ayrı bir problem. Komünist sistemden kalma meclisin yarıdan az kısmı siyasî partilere ayrılıyor. Devlet başkanının kontenjanı var. Aday olabilmeniz için halktan imza toplamaya mecbursunuz. Belli sayıda imza toplamazsanız, aday olamıyorsunuz. Yani seçilme özgürlüğünüz yok. Seçme özgürlüğü de, vatandaşın elinden korkutularak, para verilerek alınıyor. Nerede demokrasi? Nerede özgür seçen ve seçilen?
Bu ortam, demokratik falan değil. Tam bir diktatörlük. Yukarıdaki ne istiyorsa o oluyor. Mahkemeler bağımsız değil. Oraya da güv enemiyorsun. Yani tüm siyasî partiler güya anayasa teminatı altında ama gerçekte pamuk ipliğine bağlılar. İktidar isterse ipi koparır ve işinizi bitirir.
S- İsa Bey, iktidar isterse ipi koparabilir diyorsunuz. Peki neden ipi koparmıyor?
C- Bunu hep soruyorlar. Şu anda koparamaz. İzledikleri politika gereği bugün bunu yapmazlar. Çünkü, Avrupa Parlâmentosuna üye olundu. Avrupa Birliğine, NATO’ya girmek istiyorlar. Buralara ancak demokratik ülkeleri aldıklarından bunlar, demokratik görünmek zorundalar. Bu yüzden, şimdilik parti kapatmıyorlar.
S- İsa Bey, bana göre 2003 yılı Azerbaycan için çok önemli bir yıl olacak. Çumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Aday olacak mısınız?
C- 2003 yalnız Azerbaycan bakımından değil, tüm Türk dünyası, bilhassa Türkiye açısından da önemli bir yıl. Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Kimler aday olur? Onu henüz bilmiyoruz. Yalnız iktidarın adayı belli. Sağlığı elverirse Haydar Aliyev, elvermezse oğul İlham Aliyev. Belli olan sadece bu. Ben şu aşamada aday olmayı düşünüyorum.
S- Resul Guliyev ve Ayaz Muttalibov aday olabilirler mi? Böyle bir çalışma olduğunu biliyorum.
C- Bu şartlarda aday olmaları mümkün değil. Yasalar buna izin vermiyor. Ama benim şahsî görüşümü soruyorsanız, gelsinler aday olsunlar, yasalar yeniden düzenlenebilir. Demokratik haklarını kullanmalarında fayda olduğuna inanıyorum.
S- Muhalefetin güçlü partisi A.H.C.P ile ilişkileriniz ne düzeyde? A.H.C.P’nin yeni yönetimini nasıl buluyorsunuz?
C- Biliyorsun Elçi Bey’in rahmete gitmesinden sonra, A.H.C.P içerisinde bir mücadele yaşandı. Bunun sonucunda iki A.H.C.P ortaya çıktı.
Şimdi, ikisi de esas A.H.C.P biziz diyorlar. Devlet Ali Kerimli yönetimini tanıdı. Diğer grup, Elçi Bey’in gerçek devamı biziz diyor. Biz, biraz da olsa ikincilerin görüşünü uygun buluyoruz. Ama şunu söylüyoruz; meselenizi kendiniz hallediniz. Ortada bir tane A.H.C.P kalsın. Onunla işbirliğine hazırız.
S- A.H.C.P herhalde devletin mühürünü tanıdığı Ali Kerimli’nin lideri olduğu kesim. Diğerleri devletin tanımadığı kesim, aynı isimle seçime iştirak edemez. Bu durumda Ali Kerimli de sizin gibi cumhurbaşkanı adayı olursa muhalefet bölünmeyecek mi? Bu bölünme iktidarın işini kolaylaştırmayacak mı?
C- Doğal olarak, A.H.C.P Ali Kerimli’nin lideri olduğu grup. Bu devlet ve yasalar açısından doğru. Ama şu aşamada bizim için doğru değil. Biz, Mir Mahmut Fettayev’in temsil ettiği grupla şimdilik birlikte hareket etme kararı aldık. Ali Kerimli de aday olursa, muhalefet bölünecek ve bu iktidarın işine yarayacak bunlar hep doğru. Şunu söylemek istiyorum. Bunları hep düşünüyoruz. İnşallah meselelerini hallederler, daha sonra şartları konuşuruz. Biraz daha zamanımız var.
S- Meselâ size şöyle bir teklifle gelseler, nasıl karşılarsınız?
Teklif:
A- İsa Bey cumhurbaşkanı, Ali Kerimli meclis başkanı olsun.
B- Ali Kerimli cumhurbaşkanı, İsa Kamber meclis başkanı olsun.
C- Ali Kerimli ve İsa Bey, ortak bir aday üzerinde anlaşsın, her ikisi de yetkileri genişletilmiş cumhurbaşkanı yardımcısı olsunlar.
C- Biz, iktidarı değiştirecek her türlü teklife açığız. Saydığımız üç seçeneği de görüşür müzakere ederiz. Hiçbir zaman ısrarcı olmayız. Mesele, bu iktidardan kurtulmaktır.
S- Eğer cumhurbaşkanı olursanız, ilk ele alacağınız meseleler nelerdir?
C- Buna cevap vermek isterdim. Ama, henüz vakit çok erken. Parti olarak hazırlıklarımız var. Arkadaşlarımız çalışıyorlar. Yine de bir şey söylemem icap ederse; öncelikli mesele Azerbaycan’ın devlet müstakilliğinin sağlam temellere oturtulmasıdır. Öncelikle bunu hallederim. Tabiî ki, bu meselenin çözümü Türkiye ile çok yakınlaşmamıza bağlı. Daha açık, Türkiye ile konfederasyon bile kurarım. İkinci mesele olarak halkın geçim durumunu iyileştiririm.
S- Cumhurbaşkanlığı seçimlerine alâka gösteren ülkeler hangileridir? Bu alâkayı nasıl karşılıyorsunuz?
C- 2003 cumhurbaşkanlığı seçimlerine en büyük alâkayı Türkiye, Rusya ve İran göstermektedir. Onların bu alâkalarını normal görüyorum. Rusya kaybettiği Azerbaycan’ı geri alabilmenin hesapları içinde Ayaz Muttalibov’u destekliyor. İran, Sovyetler Birliği’ne benzemekten korkuyor. Güney Azerbaycan’la ilgilenmeyecek bir cumhurbaşkanı istiyor. Türkiye bizim en büyük desteğimiz. Her zaman bağımsız yaşamamız için gerekeni yapan kardeş ülkemiz. Onların çabaları, seçime ilgileri bizim devlet bağımsızlığımızın korunması yönünde. O yüzden Türkiye daha aktif olmalı. Bizim bu aşamada Türkiye’den beklediğimiz, iktidarı demokratik seçim yapması konusunda uyarması. Bunu yaparsa, zaten çok şey yapmış olacak.
Bu üç devletin dışında, Gürcistan, Ermenistan ve Türk cumhuriyetleri de seçimlerle yakından ilgililer. Onların da kendilerine göre ilgilenmek için sebepleri var. Yalnız seçimlere etki bakımından en önemli devlet Türkiye’dir. Bu asla hatırdan çıkarılmamalıdır.
S- Türkiye, Azerbaycan ilişkileri hakkında ne düşünüyorsunuz? Daha iyi olabilir mi?
C- Bugün Türkiye- Azerbaycan ilişkileri, devlet bazında oldukça iyi durumda görünüyor. Son İran tehdidi üzerine Türkiye uçaklarının Bakü’ye gelmesi halkın üzerinde çok olumlu bir tesir icra etti. Zaten halklar arasında bir mesele yok. Mesele; Azerbaycan’ı yönetenlerle daha çok Türk iş adamları arasında. Bakü-Ceyhan hattı, şimdiye kadar yapılmalı ve işletmeye açılmalıydı. Ama o zaman Haydar Aliyev’in elinde bir koz kalmazdı. Bu da işine gelmediği için petrol boru hattı böyle sürüncemede kaldı. Biz iktidar olursak, ilk yapacağımız işlerden biri hattı hayata geçirmek olacaktır.
Askerî alandaki iş birliği güzel gelişiyor. Daha da iyi olacağını düşünüyoruz. Türkiye, uluslararası alanda hep bizim yanımızda yer alıyor. Avrupa Parlâmentosu’na ve NATO’ya girmemiz için büyük destek veriyor. Ermeni meselesinin çözülmesi için elinden geleni yapıyor. Onlara karşı bizim en büyük güvencemiz.
Tabiî ki, bunlar yeterli değil. Daha ileriye gitmek, entegre olmak gerekir. Sessiz sedasız oturup şartlarını konuşarak bir konfederasyon kurulabilir. ama bunu yaparken kesinlikle sessiz hareket etmenin gerekli olduğuna inanıyorum.
S- Sayın İsa Bey, Türkiye’ye gelmeyi düşünüyor musunuz? Kimlerle görüşmeyi istiyorsunuz?
C- Hiç aklımdan çıkmıyor ki. Elbet geleceğim. Orası benim de vatanım. Merhum Elçibey’in çok güzel bir sözü var. Şimdi Haydar Aliyev bu söze sahip çıktı. “Biz iki devlet bir milletiz.” Aynı millet olduğumuza göre, orası benim de vatanım.
2002 yılı içinde mutlaka geleceğim. Öncelikle devlet ricali ile görüşmek istiyorum. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller Hanımefendi ile görüşmeyi çok arzuluyorum. Daha sonra kim benimle görüşmek isterse onunla görüşürüm.
Çok teşekkür ediyorum. Bu imkânı bana tanıdınız. Vaktinizi ayırdınız. Sağolun.
C- Sen bizim en eski dostumuzsun. Bu kapı daima size açıktır. Ne zaman isterseniz gelebilirsiniz. Aslında ben teşekkür ederim. Yalnız size de bu arada büyük görevler düşüyor. Türkiye’ye Azerbaycan’ı en doğru şekliyle tanıtın. Buradaki kardeşlerinin, gerçek kardeşlerinin onları kucaklamaya hazır olduğunu bildirin. Bizim iktidarımız yakın. İş adamlarına kucağımızı açtık, bekleyeceğiz.
Türkiye’ye gönülden selâm ve sevgilerimi götürün.