Ana Sayfa 1998-2012 İl Ögesi İnançu Bilge

İl Ögesi İnançu Bilge

Tarihteki büyük hükümdarların ön plana çıkmasında sadece kendi yeteneklerinin kifayet etmediği ortadadır. Çünkü kimse tek başına mükemmel değildir.

Mutlaka bu büyük insanların yanlarında eşleri, kardeşleri, arkadaşları, çocukları vs. gibi yardımcıları olmuştur. Zaman zaman da onların beraberinde çok akıllı danışmanlar ve devlet adamları yer almıştır. Mesela İl-teriş, Kapgan ve Bilge Kagan’ın yanındaki Tunyukuk; Fatih’in hocası Ak-Şemseddin ve diğerleri böyledir. Türk tarihinde bu tip devlet adamlarına çok sıkça rastlayabilirsiniz. Her ne kadar yukarıda saydığımız kişiler derecesinde ünlü olmasa da; ismini belki de şimdiye değin hiç duymadığımız fedakâr ve çalışkan insanlardan birisi de, İl Ögesi Inançu Bilge adındaki Türk büyüğüdür.

Türk tarihinin Uygur dönemine tesadüf eden 779 senesi, bilindiği üzere Ötüken Uygur Kaganlığında bir taht değişikliğine sahne oldu. Meşhur Moyun-Çor Kagan’ın oğlu Bögü, sekizinci asrın ikinci yarısında Çin’e yaptığı seferler sırasında (762) Mani rahipleriyle tanışmış ve onların vasıtasıyla da Türk topraklarına Maniheizm gibi Türk sosyal hayatıyla hiç de bağdaşmayan bir inanç sistemi girmişti. Bu itikat özellikle fütûhat ruhunu öldürüyordu. Maniheizme göre, herkes bir gün içinde yalnızca akşamları yemek yemeliydi. Suya saygı göstermek lâzımdı. Süt katiyen içilmemeliydi. Tereyağı yemek yasaktı. Hattâ Mani mezhebinin büyük rahipleri yerlerinden birkaç sene kımıldamıyorlardı. Küçükleri ise, durmadan gezerlerdi.

Maniheizmin biri farsça, altı tanesi süryanice olmak üzere yedi kitabı vardı. Bunları öğrenmenin ve ezberlemenin Türkler için ne derece zor olduğu ortadadır. Mani itikadı bir tüccar ve şehirli diniydi, Türkler ise konar-göçerdi vs.

Bu arada kagan ve çevresindekiler yeni din ile Çinlilerden gördükleri şeyler yüzünden değişmeye başladı. Türklere üstünlük sağlayan gelenekler terkediliyor, idareciler ve halk aşırı şekilde gösterişe meylediyorlar, büyük çadırlar yerine saraylar inşa ediliyor, kadınlar Çinli prensesler gibi süslenmeye özeniyorlar; herşeyden öte halkın esas inancı olan Kök Tengri Dini ikinci plana atılmaya çalışılıyordu. Bunun üzerine milletin arasındaki birtakım sağ-duyulu insanlarla, bir bakan olan Tun Baga Tarkan gidişatın hiç iyi olmadığını, devletin geleceğinin karanlık olduğunu, binlerce yıldır Çinliler karşısında gösterdikleri üstünlüğün yavaş yavaş yok olduğunu işaret ettikleri hâlde, Bögü Kagan onları dinlemiyordu. İşte bütün bu şartlar içerisinde Tun Baga Tarkan, bir darbe gerçekleştirip, Bögü Kagan ve onun en yakın taraftarları olan Sogdları ortadan kaldırdı.

Tun Baga Tarkan, kagan olunca bir Kırgız’a en önemli bakanlıklardan birisini verirken; ordu komutanlığını ve başbakanlığı da İl Ögesi Inançu Bilge adındaki yaşlı bir Türk üstlendi. İhtilâl sırasında Çin’de yaşayan Tun Baga Tarkan’ın amcalarından birisi öldürülmüştü. Onlar ayrıca fırsat bu deyip, imparatorluğun kuzey sınırlarında yaşayan bin kadar savunmasız Türk ile Sogdlu’yu da kılıçtan geçirdiler. Bu, Çin devletinin kayıtlarına da geçen utanç verici bir durumdu. 781 yılında Tun Baga’nın amcası ve ileri gelenlerden dördünün cesedi Uygur başkentine gönderildi. Elçileri İl Ögesi Inançu Bilge karşılamıştı. İl Ögesi gelen Çin elçisine çok kötü davranmış, onları elli günden fazla hapsettirmiş ve ölüler için tazminat almıştı. Bununla beraber ortaya konan icraatlardan Tun Baga’nın Çin karşısında silik bir politika takip ettiği, Uygurların bileklerinin gücü ile ele geçirdiği üstünlüğü, Tun Baga’nın hiç zahmetsiz terkettiği anlaşılmaktadır. Artık Uygur Türk birliği de dağılmaya yüz tutmuş; 8. yüzyılın 80’li yıllarında herhalde Uygurların kötü idarelerinden olsa gerek, bazı Sha-to (Ak Tatarlar) kabileleri gibi halkların Uygur Kaganlığından ayrılmaya başladığı da görülmüştü. Uygur kaganı Tun Baga Tarkan da neredeyse bütün mesaisini Çinli bir gelin ile evlenme işine ayırmıştı.

Neticede Tun Baga Tarkan başarısız olunca, muhtemelen zehirlenerek ortadan kaldırıldı (789). Arkasından Uygurların kontrolündeki Beş-Balık bölgesinde ayaklanmalar çıktı. Kaganlığın batı kısımlarına Karluklar tamamen hâkim oldular ve 790 senesinde başta bulunan Uygur kaganı Külüg Bilge kardeşi tarafından öldürüldü. O sırada, Uygurların ünlü komutanı İl Ögesi Inançu Bilge, Tibetlileri bastırmak için gittiği seferden dönmemişti. Yedibin kişilik seçme bir orduya komuta eden İl Ögesi, Orkun’a dönmeden, onun adamları halkı kışkırtarak Külüg Bilge’nin kardeşini tahttan indirip, oğlu Kutlug Bilge’yi (A-Çor) başa geçirdiler (790).

Kutlug Bilge veya A-Çor Kagan’ın zamanında devletin en güçlü kişisi İl Ögesi Inançu Bilge olmuştur. Böylesine büyük bir yetkiye sahip olmasına rağmen, Türk tarihinde zaman zaman rastlanan vezirlerin tahtı ele geçirme eğilimine kapılmayıp devlete sadakatını devam ettirmiş, kaganını sürekli desteklemiştir. Hattâ kaynaklardan anlaşıldığına göre, elde ettiği malların hepsini adamlarıyla paylaşıyordu. 1857 yılında bulunan A-çor Yazıtı, bizim tesbitlerimize göre İl Ögesi Inançu Bilge adına dikilmiş olup, yazıtında; sayısız mala-mülke sahip olduğu, ülkesi için bıkıp usanmadan çalıştığı, beylerinin de erdem sahibi olduğu zikredilmiştir.

Çok genç yaşta ölen Kutlug Bilge kendinden sonra bir halef bırakmamıştı. Bu yüzden kısa bir müddet de olsa, taht kavgası yaşandı. Kutlug Bilge’nin yerine, Ediz kabilesinden ve bakanlarından biri olan Kutlug’un geçtiği söylenmektedir. Bu kaganın Yaglakar ailesinden olmamakla beraber, Tun Baga Kagan’ın torunu, aynı zamanda daha önceki Uygur kaganının da evlâtlığı olduğu sanılmaktadır. Hattâ bazı âlimlere göre, Ediz boyundan olan bu kaganın İl Ögesi Inançu Bilge olma ihtimali vardır. Yeni kaganın devlet meselelerinde ağzı lâf yapan, savaşçı kişiliği yanı-sıra, Tun Baga Tarkan zamanından beri orduya hâkim ve nüfuzlu bir yapıya sahip olduğu; bütün büyük begler ve danışmanların ondan korktuğu iddia edilmektedir. Fakat bizim kanaatimize göre, yukarıda da izah ettiğimiz gibi İl Ögesi Inançu Bilge kaganlık iddiasında bulunmuş olamaz. Dolayısıyla bu fikre katılmıyoruz.

İl Ögesi Inançu Bilge’nin de, Tunyukuk’un neslinden olması çok kuvvetli bir ihtimaldir. Onun gibi devletine sonuna kadar hizmet etti. Bu büyük devlet adamının maalesef ne zaman ve ne şekilde öldüğüne dair henüz elimizde belge bulunmuyor; ama ülkesi ve milleti için durmadan, gözünü budaktan esirgemeden, faydalı işler yaptığı ortadadır.

 

Orkun'dan Seçmeler