Ana Sayfa 1998-2012 Hakikat nerede?

Hakikat nerede?

ATATÜRK’ün gençliğinde yazdığı bir şiir…

HAKİKAT NEREDE?

Gafil, hangi üç asır, hangi on asır

Tuna ezelden Türk diyarıdır.

Bilinen tarihler söylememiş bunu

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,

Dinleyin sesini doğan tarihin,

Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak

Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.

Asya’nın ortasında Oğuz oğulları

Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları

Doğudan çıkan biz

Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz

Türk sadece bir milletin adı değil,

Türk bütün adamların birliğidir.

Ey birbirine diş bileyen yığınlar,

Ey yığın yığın insan gafletleri

Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,

Hakikat Nerede?

MUSTAFA KEMAL

Bugünlerde birçok insan bu hakikatin peşinde paşam. Ken dine aydın diyenler mi ararsın, deha âlim olanlar mı ararsın, devletin sahibi, cumhuriyetinin bekçisi olduğunu iddia edenler mi ararsın, yeniden mandacılığı savunup bunun adına da güyâ senin belirttiğin “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” çalışması olduğunu söyleyenler mi ararsın, daha niceleri bu hakikatin peşinde. Lağım çukuruna altın sikkesi düşmüş adamın çaresizliğinde ve menfaatinin peşinde aranıp duruyorlar. Bulundukları mekânın farkına varamadan, savundukları düşüncenin bilincine eremeden, kalemlerinin bedelinin hesabını yapamadan, değerlerinin anlamını çözemeden aranıyorlar. Hakikat nerede diye sorgulayamadan, hakikati bir an olsun farkedemeden, seni ve arkadaşlarını tanıyamadan, ruhlarının ve kimliklerinin farkına varamadan aranıyorlar.

Kimisi dayanacak dalı kalmadı sana sarıldı, kiminin takiyyesi gerçeğinden farksız oldu kana karıştı, kimisi de gafletten öte derinleştirdi uykuyu, dayandı ihanetin kapısına ama bakar kör gözler hâlâ bulamadı hakikati.

Kimisi demokrasinin nimetlerinden faydalanıp yırttı ihanetin perdelerini, kimisi de sustu, görmezlikten geldi, duymazlığa vurdurdu, gizledi hakikati.

Senin cevabın sorunun içinde paşam. Görüyorum. “Ne mutlu Türk’üm diyene” dediğini biliyor, Gençliğe Hitabeni okuyorum. Ben bu hakikati biliyorum atam. Biliyorum. O’nun için ömrümü adamayı, çalışmayı hep çalışmayı, savaşmayı da göze alıyorum. Benim gözümden gaflet perdesini sen yırttın, onun için görüyorum. Milliyetimi de, özgürlüğümü de, devletimi de, büyüklüğümü de, tarihimi de senden öğrendim, senin dilinden, Türkçemden öğrendim. Kimseyi taklit etmemeyi, maymunlaşmamayı, kendim olmayı öğrendim. Öğündüm, çalıştım, güvendim. Millî ve mânevî değerlerimin farkındayım ve sahipleniyorum, o yüzden hakikati tanıyorum.

Hakikat, Kıbrıs’ta, Kerkük’te. Musul’da, Bişkek’te, Buhara’da. Balkanlarda hakikat. Kırımın içinde, Türkmenistan’ın törelerinde, Azarbeycan’ın sayılarında. Kımız, kıl çadır, at, silâh, töre hakikat değil de ne? Tarih hakikatleri yazmış, sen merak buyurma paşam. Tarih yazanlar gizleyemiyor ki, hakikat tarihin ta kendisidir. Bunları ben biliyorum. Bunları birçok bilenlerin olduğunu da biliyorum.

Hakikat burada, biz hakikatiz paşam. Türk’üz, doğruyuz, çalışkanız. Sen rahat uyu!..
 

Orkun'dan Seçmeler