GÜRCİSTAN’DA Türk bölgesi şüphesiz sadece Karaçöp yöresi değildir. Biz bu yazımızda; Boldoy, Eyrem, Karabağlı, Muganlı, Keşeh, Lembeli ve Tüller isimli yerleşim yerlerinden meydana gelen Karaçöp Türklerini ele alırken, onların, “İnanç ve İtikatları”, “Dua ve Bedduaları”, “Antları ve Yeminleri”ni ele aldık. Halk Sufizmi de sadece bu değildir.
İnanç ve İtikatları İle İlgili Tesbitler
“Kapı tabanında (kapının eşiğinde) Karamatlık elamati vardır (Tekin değildir)”.
Evin kapı eşiğinin tekin olmadığı inancı Anadolu’da da vardır ve bu inanç Ev İyesi ile ilgilidir. Eşiğe basılmaz, gelin eşikten atlatılır.
“Şer vakti adama gargış eğlenmez, tez tutar.”
Güneşin batıp havanın kararma saati Anadolu’da “dar vakit”, “şer zamanı” olarak bilinir. Bu saatlerde uyunulmaz. Bu saatten sonra “yer mühürlenir” inancı vardır.
“Adna (cuma) akşamı bir şeye dokunulmaz”.
Anadolu’da cuma akşamı ve cuma günü ile ilgili inançlar vardır. Ölülerin evleri ziyaret ettikleri, evlerinde hayır işlenip, Kelâm-ı Kadim okunduğunu görmek istediklerine inanılır. Bu gece meftaların ruhuna helva kavrulur, konu komşuya dağıtılır.
“Tandıra ekmek koyarken, pişirenin yanında oğlan uşağı durmaz hamur bozulur.”
Anadolu’da da mayalanan hamur, yoğurt, sirke gibi yiyeceklerin bozulması ile ilginç inançlar vardır. Bunlar akşamdan sonra komşuya verilirse, bereketin kaçacağına inanılır. Bu tür gıdalara hayızlı kadının eli sürülmez. Bozulacağına inanılır.
“Toy günü kızlar kısmetleri açılsın diye geline pirinç verirler. Gelin yeni evine gidinceye kadar yol boyunca bu pirinci yere serper.”
Anadolu’da kızlar kısmetleri açılsın diye gelinin pabucunun altına isimlerini yazarlar, gelinin duvağından tel veya gelinin başına saçılan saçıdan şeker, para türünden saçı alır saklarlar.
“Soysuz (mürüvetsiz) kadın içinde yılan derisi olan suda yıkanır ise, çocuğunun olacağına inanır.”
Anadolu’da yılan derisi soğukluk verici olarak bilinir. Yılan derisinden yapılan muskayı taşıyanın nazar almayacağına inanılır.
“Döl vakti (koç katımında) koçun beline oğlan uşağı bindirilip, sürüye katılacak olsa, sürü çok döl tutar.”
Anadolu’da bu uygulama aynı amaçla yapıldığı gibi, gelinin ilk çocuğu erkek olsun diye, bu dönemde koça bindirirler.
“Çöreği bir elle kesmek günahtır”.
Anadolu’da ekmeği cimdikler gibi koparmak ufatarak kırmak doğru bulunmaz. “Nimettir, berekettir”. denilir.
“Yere düşen çörek üç defa öpülür ve gözüste koyulur. Yoksa çörek adamın gözünü tutar.”
Anadolu’da da aynı uygulama vardır. Yerde rastlanılan ekmek yerden alınır, öpülür, başa konulur, çiğnenmeyecek bir yere konur. Aksi hâlde namede/niymete muhtaç kalınır, inancı vardır.
“Oçağa su dökülmez evde soğukluğa yol açar”.
Anadolu’da ateş su ile söndürülmez, mecbur kalınır ise “tu-tu-tu destur Bismillah” denilir.Bu ocağın ateşin kutsallığı inancı ve ateşte bazı güçlerin olduğu inancının bir sonucudur.
Suyun yarısından geri kayıdılmaz (dönülmez) pis alamettir (hayıra yorulmaz)”.
Yolla ilgili inançlar Anadolu’da da var iken, yolun yarısından geri dönülmesi ile ilgili tesbit yenidir. Anadolu’da uğursuz insanla karşılaşmak, kara kedi görmek yoldan dönülme sebebi sayılmıştır.
“Elin koynunda tutulmaz. (Bu hal) yakın adamın telefini bildirir (öleceğ ine işarettir)”.
Anadolu’da eller göğüste bağlı tutulmaz. Böyle tutan kimsenin anne veya babasının öleceğine inanılır. Çocuklara müdahale edilerek ellerin çözülmesi sağlanır.
“Birbirinin ayağına arkadaş taflamış adamlar el tutarlar. Yoksa kavga olur”. (Ayağının tabanına arkadan basan kişi, ayağına basılan kimse ile tokalaşmaz ise kavga çıkar).
Anadolu’da bıçak, makas, sabun gibi kesici ve kayıcı nesneler elden ele alınmaz. Almak için yere konulmaları istenilir veya alan, bunları elinin tersini kullanarak alır. Aksi hâlde kavga çıkacağı inancı vardır.
“Evde fistirik (ıslık) çalmazlar. Bu (uygulama) evin kasiflaşmasına (fakirleşmesine) gelip çıkar (sebep olur)”.
Anadolu’da kapalı yerde bilhassa evde ıslık çalınmaz. Islık çalınır ise eve şeytanların doluşacağına inanılır. Yemek yenirken ıslık çalınır ise sofranın bereketinin kaçacağı inancı vardır.
“Yatmış ve uzanmış adamın üzerinden atlamazlar (atlanır ise) o adamın öleceğinin alâmetidir. Yatan birisinin üzerinden muhakkak atlanılacak ise, elini yere koyarak atlamalı”.
Yatan uzanan insanın üzerinden Anadolu’da da atlanılmaz. Atlayan kimseye bir defada ters istikamette atlaması söylenir. Böylece birinci atlayış ile hasıl olan olumsuzluğun giderildiğine inanılır. Çocukların üzerinden atlanılır ise, onların büyümeyip cüce kalacağına inanılır. Gürcistan Türkleri birinin üzerinden atlarken ellerini yere koymaları yer kültürü ile ilgili olabilir. Bir nevi yerden icazet alma olayıdır. Kars’da canlı hayvan alış verişi yapanlar pazarlıkta ellerini yere deydirirler.
“Şer karışandan sonra (güneş batıp hava kararmaya başlayınca) evi söndürüp, tırnak tutmaz (tırnak kesilmez) düşer-düşmezi olar (uygunsuz bir şeye, tekin olmayan bir güce rastlayabilir) hayırsızlık olabilir”.
Anadolu’da akşamdan sonra dar vakitle ev süpürülmez. Süpürülmesi hâlinde çöpler toplanır ve gece dışarıya atılmaz. Atılacak olsalar “tu tu tu destur Bismillah” denir. Cin türü bir şeylerin rahatsız edilmelerinden kaçınılır, onların zararından çekinilir. Keza böyle zamanlarda tırnak da kesilmez ve tırnağın etrafa saçılmaları da önlenir.
“Köpre uşağın tırnağı ilkin tutarsa, (keser ise) çocuk o kimseye okşar (benzer)”.
Anadolu’da ve bilhassa Türk dünyasının Özbekistan, Türkmenistan gibi kesimlerinde ilkin tırnağın kesilmesi çok önemsenir ve “Tırnak Toyu” yapılır. Dünyaya gelecek çocuk aşerme gibi dönemlerde anne kime veya kimin resmine bakar ise, kimi özlemle düşünür ise ona benzeyeceği inanılır.
“Mal-koyun doğan ayında (doğma zamanı) bunların üzerine erkek çocuk oturtulur ki, hamile gelinin çocuğu da erkek olsun.”
Bu inanç ve uygulama Anadolu’da da vardır.
“Günün şer vaktinde yanar ocağa su dökülmez, aileye felâket gelir”.
Bu inanç ve uygulama Anadolu’da da vardır.
Ezeller (eskiler) kız göçerken (kocaya giderken) annesi onun cebine taş koyar ve “ay kızım, bu taşı hemişe (daima) cebinde gezdir. Kaynananın kaynatanın kabağında (önünde-huzurunda) daş danışsa (taş konuşur ise, cevap verirse) sen de dillenersen (cevap verirsin). Gelinin dilinin altında şeker olur, tatlı dilli ol” der.(1)
Bu tekerleme ve mesaj içerikli öğütler Anadolu’da da vardır. “Tatlı dilli ol, yeni evin artık kocanın evidir. Orada dur, taş gibi ağır ol. Yeni annen kayın annen ve yeni baban da kayın babandın. Tatlı dilli şirin yüzlü ol” denilir.
Beddua ve Dualarla İlgili Tesbitler
Ağ günün ağ olsun, ağ (Ak) bahtın olsun.
“Ak’ın hayıra, karanın şere işaret etmesi önemlidir. Anadolu’da da bahtın ak olsun veya kara bahtlı tabirleri vardır.”
Bahtına ağ gün doğsun, ağ günün anlına doğmasın. “Alnına doğacak ak günün istenilmemesine bir anlam veremedik.”
Adın adlara kalsın “ölesin”
Ayıbını yer örtsün “ölesin”
Andıra kalasan “ölesin”
Allah, daşını dök “ölesin” anlamındaki bu gargışa bir anlam veremedik. Başına Allah’ın taşı gelsin, anlamında olabilir.
Atların terkinde gidesin. “Düğün dernekle değil de kaçılarak kocaya gidesin”.
Boyuna boz ip tutum “Boz iple kastedilen kefendir. Bu gargışla ölüm temenni edilmektedir.”
Vayına oturum “sen öl, bende senin için vay vay diye oturanların arasında olayım.”
Kazancın kana dönsün “Servetin ölümüne, cinayetlere vesile olsun”.
Kantargan (atın kantarması) boş kalsın “ölesin atının süvarisi kalmasın”.
Irak senden, ırak balalarından “felâket senden ve çocuklarından uzak olsun”.
Yastığın yüngül olsun “Hastalar için söylenir, hastalığın ağır seyretmesin, geçmiş olsun”.
Yanın yer görmesin “Hasta olup uzun süre yataklara bağlı kalma”.
Yedi muradının hamısına çatasan “Bütün muratlarına eresin”.
Yığbalın ağ gelsin “ikbalin parlak olsun”.
Gözün dolusu göresen “dileyip düşlediğin arzuların gerçekleşsin”.
“Toprağın sanı yaşayağasan” “uzun ömürlü olasın, toprağın kadar çok yaşayasın”.
Kara vurgun vursun seni “ani ve amansız bir dertten ölesin”.
Kara yara çıksın dilinde “tedavisi zor, çok acı veren yara, en hassas yerinde çıksın, iyi konuşmayan dilinde kötü yara çıksın”.
Kara Yığvallı ol seni
Kara günlü ol seni “kara ve akla ilgili örnekleri, Türk halk sufuzminde “ak” ve “kara”nın önemi itibariyle çok aldık.”
Kapın bağlansın “ölesin, evinin büyüğü, erkeğin ölsün, aranılmaz sorulmaz olasın”, Halk inançlarımızda “bağlama”, “bağlanma”, “bağlı”nın özel yeri vardır. Baht, kapı, yol, ağız ve damat bağlanır. Bağın çözülmesinin özel yöntemleri vardır.
Karnına karayılan çalsın. “Sancılar çekerek ölesin.”
Dedenden sen kalıpsan, senden bir nişane kalmasın. “Neslin kesilsin, zürüyetin olmasın”.
Diline düğün düşsün. “Derdini anlatamayasın, hep yanlış anlaşılasın, düğüm atmak bir tılsım, büyü yöntemidir. elleri göğüste bağlamakta bir düğüm türüdür. Bağlamakla ilgilidir”.
Elin koynunda kalsın “çaresiz kalasın”.
Elin kına görmesin “Evlenmeyesin, murat alamayasın, bekar olarak ölüp gedesin”.
Yagın tavada kalsın “kazandığını, varlığını yiyebilmen mümkün olmasın”.
Yedi kapıdan giresin “yedi defa evlenesin, genç kızlar için mesut olamayasın anlamında bir bedduadır”.
Yedi muradının birine çatma “hiç bir muradın olmasın”.
Yeherin (atın eğeri) kanla dolsun (bir felâket sonucu ölesin, evine ulaşamadan ölesin”.
Yıgvalın kara gelsin. “Bahtın kara olsun, ikbalin kara olsun.”
Üstüne gün doğsun “çok yerde, günün insanın üzerine doğması olumlu karşılanır. Ancak çok kişi, (aklım kestiğinden beri üzerime güneş doğmamıştır. Sabah ezanını yatağımda dinlemedim, namaza kalktım) anlamında kullanır.”
Çiğninde gidim. (Benim tabutum senin omuzlarında taşınsın, sen benden çok yaşa, uzun ömürlü ol.”
Oçağın kararsın “oçağın sönsün, oçağın ateşi sönsün, kocan ölsün”.
Of-oy deme sen “işlerin iyi gitsin”.
Papağın boş kalsın “ölesin”.
Seni yan üstü ye “oturarak yemek yeme imkânın kalmasın yatarak yemek yemeğe mecbur kal”.
Toyun vaya dönsün, “düğünün yasa dönsün”.(2)
Kınası kara olsun “mutlu gününde betbaht olsun, genç kızlar için söylenir.”
Antlar-Yeminlerle İlgili Tesbitler
Atamın Atanın Goru Hakkı, “Bu ant “Ata Ruhu” ve “Mezar” kültleri ile ilgilidir. Türk halk inançlarında ata ve mezar kutsaldır.
Bereket hakkı “Bereket üzerine yemin edilebilmesi, bereketin başlı başına bir kot olduğunu gösterebilir. İnançları katologlama da önem arzedebilir.
Bu akşamın Garibi Hakkı, “Halk inançlarında havanın kararması inanç muhtevası olan “güneş kültü” ile ilgilidir. Şer vakti güneşin batışı ile başlar. Garip ise; Kişioğlu inanç kültü itibariyle önemlidir. Garip insan hakkında ayet olan insandır, itibarı vardır. Bir anlamda tekin değildir. Akşamın garibine yemin edilmesi önemli bir yemin şeklidir.
Bu aziz gün hakkı, “üzerine yemin edilen gün”ü vakit almak mümkün olabildiği gibi, gün=güneş olarak da algılanmalıdır. Zira, Azerbaycan Türklerinde güneşe yemin edilebildiğini biliyoruz. Ayrıca halk sufizminde zaman da mistik bir faktördür.
Bu günün dar vakti hakkı “Anadolu’da inandırılmak istenen kimseye ikna edici olabilmek için, ramazan ayından, cuma gününden, iftar saatinden bahsedilerek konuşulur. Âdeta bu zamanlar şahit olarak gösterilir”.
Bu şehrin, şer vakti hakkı.
Bu çayın Piri hakkı, “su kültü ve pir kültü” ile ilgili bu ant şekli çok önemlidir. Eski Türk inançlarının izlerini göstermesi itibariyle çok vecizdir.
Kalkan âlem hakkı “ant”ta kastedilen âlem, Muharrem ayında kaldırılan Kara/Yas bayrağıdır. Caferî inançıl Türklerde Hz. Abbas’ın kolunu temsilen açık hâldeki beş parmak âlem olarak kabul edilir.”
Kıble hakkı.
Kırmızı Kur’an hakkı.
Dünyadan vakitsiz göçenlerin başı hakkı (genç ölenlerin, muradını alamadan ölenlerin, Allah indinde itibarlı oldukları inancını yansıtıyor.)
Ali Yolu Hakkı “bu antla Hz. Ali’nin ictihatının üzerine yemin edilmiş olunuyor.”
Kestiğimiz çörek hakkı “anadolu’da, ekmek-nimet hakkı için, ekmek-Kur’an çarpsın ki, şekli ile yaşamaktadır. Aras vadisinde tamamen aynen kullanılır.”
O ışığın yanarı hakkı “Anadolu’da o ışığın nuru hakkı için, o ışığa kör bakım ki denilir. Işık ve od/ateş kültü örneğidir.”
Mezhep hakkı, “Anadolu’da Pir’in yolu hakkı için şekliyle yaşamaktadır.”
O oçağa ant olsun
O günün şovkatı (ışığı) hakkı
O sabah hakkı “Türk halk sufuzminde sabah rızkların dağıtıldığı zamandır. Gün ışıması ile başlar. Bu saatlerde ev halkı ve esnaf evler ve işyerlerinde bereket ve rızkla ilgili uygulamalar yaparlar.
Çöreğin bereketi hakkı(3)
Gürcistan Türk folkloru cümlesinden evvelce Ahıska Türkleri Halk İnançları konusunda bir çalışma başlatmıştık. Bu amaçla, Kırgızistan ve Özbekistan’dan bu soydaşlarımızla temaslar kurmuştuk. Ardahan ve Artvin yöresinden keza bu kesimden bilgiler derlemiştik. Bu çalışmayı Ağrı yöresine iskân olmuş aynı soydaşlarımızdan derlemiş halk inancı bilgileri ile geliştiriyoruz. Bütün bu malzemeler toplanınca halk kültürümüz yeni bilgilerle tanıştırılmış olacaktır.