ERTUĞRUL SÖĞÜTLÜ
Milâdî IV. yüzyılın sonlarına yaklaşıldığında, Dünyâ’yı derinden etkileyen büyük bir göç hareketi başlamıştı. Çin’in desîse ve tuzaklarına düşen Merkezî Asya’daki Hun toplulukları, önce devletlerini ikiye ayırdılar, sonra da bu parçaları düşmana yem ettiler. Daha, Mete Hân’ın vefâtı sıralarında, yeni hükümdara güven duymayan muhâlif Hun kitleleri teşekkül etmeye başlamıştı. Zamanla, yeni gelişmelerin de tahrîkiyle, bu grubun sayısı arttıkça arttı. Sonunda, yeni bir hicret dalgası kabarmaya başladı. İstiklâllerini rahatça yaşayabilecekleri topraklar aramaya çıkan muhâcir Hunlar, Karadeniz’in kuzeyini tâkip ederek Avrupa’ya aktılar ve bugünkü Macaristan’ı merkeze oturt ukları yeni devletlerini kurdular.
Avrupa Hunları veyâ Batı Hun İmparatorluğu denilen muazzam sınırlar içindeki bu Türk devleti, bilhassa Attilâ’nın saltanat döneminde Baltık sâhillerinden Hazar kıyılarına kadar uzandı, hattâ İstanbul ile Roma kuşatıldı. Bunlar, bahsedilen Avrupalı Hun devletinin siyâsî hayâtı ile ilgilidir. Bir de, anılan hâdisenin Avrupa milletler ve kavimler tablosuna âit cihân-şümûl tesirleri vardır. Balamır’ın komuta ettiği Hun birlikleri, sonraki yıllarda Deşt-i Kıpçak denilen Kuzey Karadeniz arâzisinde bulunan ve Roma İmparatorluğu’nun hışmından sinmiş bir vaziyette dolaşan kavimleri önlerine kattılar. Hunların yerlerinden oynattığı bu hakikî mânâda barbar topluluklar, Roma’nın destisini çatlatacak hareket ve manevralarla Avrupa’nın muhtelif yerlerine dağıldılar.
Hun tazyîkinden kaçarak değişik coğrafyalara konan Germen, Vandal, Süev, Got kabîleleri, oralarda evvelâ Roma ile mücâdele ettiler, Roma’nın târihe vedâsından sonra da, bulundukları yerlerde kendi adlarına devletler kurdular. Germen asıllı göçmenler; Almanya, Avusturya, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç gibi siyâsî teşkilâtlara ön söz yazarken, yine bu gruptan Angıl ve Saksonlar Britanya Adası’nı mesken tutup burayı Angılland (İngiltere) yaptılar. İspanya’dan İtalya’ya, oradan Dalmaçya’ya doğru öteki Avrupa sâhalarında da Franklar, Lombardlar, Gotlar (Vizigot, Ostrogot) yeni devlet tohumları yeşertiyorlardı.
Kavimler Göçü diye bilinen bu büyük yer değiştirme hareketi, tamâmen Türk milletinin inisiyatifinde meydâna gelmiştir. Bu yüzden, bugünkü Avrupa siyâsî tablosunun gerçek mîmârı Hun Türkleridir. Ayrıca, aynı göç hikâyesinin içinde, o, yıkılmaz zannedilen Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılış paragrafı ile Batı Roma’nın yıkılış serencâmı da okunmaktadır. Zaman zaman, Türk’e yeni yetme muâmelesi yapanlar, kendilerinde vehmettikleri kibirle etrâfa afra-tafra satanlar, fazla uzağa gitmeden Avrupa’nın milletler manzarasına bakmalıdır. Bizim içimizdeki uzantılarına da; Balamır, Uldız, Rua, Muncuk, Attilâ ve Bleda markalı kılıçlarla okları göstermek lâzımdır.