Enerji

Sözlükler enerji kelimesinin anlamını; faal durumda olan güç olarak veriyor. Tabiatta bulunan, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak enerji sağlayabilen katı, sıvı ve gaz hâlindeki maddelere enerji kaynakları deniliyor. Tezekten çalı-çırpıya, odundan kömüre, petrolden doğalgaza, güneş ve rüzgârdan uranyum ve toryuma kadar geniş bir yelpaze oluşturan enerji kaynakları, doğrudan doğruya veya yapısı değiştirilerek kullanılır.

Cumhuriyet öncesi dönemde toplumumuzda enerji tüketimi çok sınırlı ve önemsizdi. Isınma için tezek ve odun, aydınlanma için çıra, mum ve gaz, ulaşım için hayvanlar kullanılıyordu. Osmanlı’da modern anlamda ilk enerji kullanımı 1902 yılında Tarsus’ta gerçekleştirildi. Su değirmeni milinden yararlanılarak 60 kilovat/saat takatinde bir dinamodan elde edilen elektrik, şehrin bir bölümünün aydınlatılmasında kullanıldı. 1914 yılında İstanbul’da, Macar Belçika ortaklığında elektrik üretildi. 1923’te Silâhtarağa Santrali hizmete girdi.

1933 yılında hazırlanan İkinci Beş Yıllık Sanayi Plânı ile enerji konusu ekonominin önemli bir unsuru hâline geldi. 1935’te Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA), hemen ardından Elektrik İşleri Etüd İdaresi kurularak enerji ile ilgili ilk ciddî ve kapsamlı uygulamalar başlatıldı. 1935’te Etibank kuruldu. 1940’ta Raman’da petrol bulundu. Aynı yıl Zonguldak’ta Çatalağzı Termik Santrali üretime başladı. 1941’de Petrol Ofisi, 1953’te Devlet Su İşleri, 1956’da Başbakanlık Atom Enerjisi Komisyonu kuruldu.

1960’dan sonra daha kaliteli1 ve bol enerjinin ekonominin emrine sunulması için Yol Su Elektrik İşleri Genel Müdürlüğü (YSE), Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) ve bütün enerji kurumlarını tek çatı altında toplayan Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı kuruldu.

Enerjinin, ekonomide ve sanayide temel girdi olduğu kabul edilmişti. Enerji sektörü hızlı bir gelişme sürecine girdi. Özellikle elektrik üretimine, barajlarda biriktirilmiş su ile çalışan hidroelektrik ve kömürle çalışan termik santrallerin kurulmasına başlandı ve sayıları hızla artırıldı. 1974’te 4.600 Gw/saat2 kapasiteli Keban Barajı Hidroelektrik Santrali faaliyete geçti. Buna rağmen kişi başına düşen elektrik enerjisi tüketimi bakımından dünya ülkelerinin çok gerilerinde idik. (Norveç’te: 17.695 Kv/saat, ABD’de: 9.317 Kv/saat, İspanya’da: 4.997 Kv/saat, SSCB’de: 3.828 Kv/saat, Yunanistan’da 1.589 Kv/saat, Türkiye’de: 345 Kv/saat.) Aynı yıl ülkemizde elektrik sıkıntısı baş gösterdi, kısıtlamalar uygulandı. 1983’te Türkiye’nin en büyük tesisi olan Atatürk Barajı’nın temeli atıldı. 2000 yılına gelindiğinde, tekrar elektrik kısıtlaması uygulaması başlatılmak üzere iken ekonomide yaşanan olumsuzluklar sebebiyle sanayi tesisleri ve irice üretim atölyeleri birer-ikişer kapanınca elektrik sıkıntısı yaşanmadı.

Ülkemizde, enerjinin ekonomideki önemi geç fark edildi. Bu sebeple kaliteli, ucuz ve bol elektrik enerjisi üretimi konusunda geç kalındı. Açığı kapatmak için kısa zamanda faaliyete geçecek ve fakat pahalı birim maliyetle üretim yapacak tesisler kuruldu.

Bilindiği gibi günümüz şartları itibariyle ülkemizde en ucuz elektrik enerjisi hidroelektrik santrallerinde üretilmektedir. Ancak bu santrallerin inşası uzun zaman alır. Yapım ve bakım masrafları yüksektir. Ucuzluk açısından ikinci sırada yeraltındaki sıcak sularla çalıştırılan jeotermal santralar vardır. Türkiye’de bir tane Jeotermal elektrik santrali vardır ve Denizli’dedir. Buradaki enerji üretimi sembolik ölçüde, çok azdır. Kömürle, özellikle linyit kömürü ile çalışan termik santrallerden de ucuz üretim yapılabilmektedir. Ülkemizde termik santraller aleyhinde belli bir direnç vardır. Çevre kirliliğine yol açtığı ve yeterli miktarda kömürümüz olmadığı iddia edilmektedir. Filtre sistemi ile birinci iddia çürütülebilir. İkinci iddia ise gerçeği tam olarak yansıtmıyor. Bilinen taş kömürü rezervlerimiz: 1.275.000.000 ton, linyit kömürü rezervlerimiz: 5.400.000.000 tondur. Türkiye, linyit rezervleri bakımından, zengin ülkeler arasında ilk 5 sırada yer almaktadır. Ancak kalitesi düşüktür. Ayrıca termik santrallerde kullanılmaya uygun bitümlü şist rezervlerimiz 10.000.000.000 tonun üzerindedir. Petrol kökenli bir yakıt olan ve yine termik santrallerde kullanılabilen asvaltilt rezervlerimiz 76.000.000 tondur. Bu ham maddeden çok az yararlanılmaktadır. Nükleer enerji santrallerinde ham madde olarak kullanılabilecek uranyum rezervlerimiz 8.800, toryum rezervlerimiz ise 380.000 tondur. Bunlar çok önemli miktarlardır.

Yenilenebilir enerji olarak adlandırılan güneş, rüzgâr ve deniz dalgalarından ve hidrojenden elektrik enerjisi üretiminde dünya ölçeğinde önemli ilerlemeler kaydedilmiş olmakla birlikte, bu çalışmalar deneme safhasının biraz ilerisindedir.

Ülkemizde 1973 yılında kurulan santrallerde, toplam elektrik üretiminin % 52,3’ü petrolden sağlanıyordu. Sonraki yıllarda petrol fiyatlarındaki aşırı artışlar sebebiyle sistemden yararlanma oranı en aza indirildi.

1984’ten bu yana doğalgazla çalışan ve çevrim santrali denilen tesislerde elektrik üretilmektedir. Bu santrallerin bir kısmı yap-işlet ve yap-işlet-devret modeli ile çalıştırılmakta olup özel sektöre aittir. İşletmecilerle yapılan sözleşmeler, devlet aleyhine hükümler içermektedir.

Çevrim santrallerinde çevre ve hava kirliliğine yol açmadan üretim yapılmakla birlikte, maliyet fiyatı yüksektir. Yüksek maliyet vatandaşlarımızı bunaltmakta, sanayicilerimizin milletlerarası piyasalardaki rekabet gücünü kırmaktadır. Ayrıca enerjide dışa bağımlı olmamız, ekonomi yapımızdaki kırılganlığı artırmaktadır.

Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, Türkiye’mizde elektrik üretiminde kullanılabilecek en ucuz kaynak sudur. Tabloya intikal ettirilmeyen detaylara göre, Türkiye’de elektrik üretiminde kullanılan en pahalı girdi; Motorindir. Motorinle çalışan santrallerde elektriğin kilovat/saat mâliyeti: 80,10 YKr.’tur. Mâliyet, linyit kömüründe 9,77 YKr., taşkömüründe 10,99 YKr. olarak belirlenmektedir.3

BİLGİ NOTLARI

1- Bu yazıda, enerji kaynakları olarak önemli ve çok değerli olan petrol ve doğalgaz üzerinde durulmamıştır. Çünkü her iki kaynakta da dışa bağımlıyız. Özellikle ulaşım araçlarında petrol kullanımının yerine ikame edilecek teknolojileri geliştirmeye gücümüz ve imkânımız (şimdilik) yok. Dolayısıyla konu hakkında söylenecek fazlaca bir şey de yok.

2- Nükleer enerji, ayrı bir yazının konusu olacaktır.

Aşağıdaki tablo, T.C. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı bünyesindeki Elektrik Üretim Anonim Şirketi tarafından işletilen santrallerde üretilen elektrikle ilgili bilgileri içermektedir. Bakanlık; ayrıca; işletme hakkı satın alınmak,Yap-İşlet- Devret ve Yap-İşlet modelleri uygulanmak suretiyle çalıştırılan özel sektör elektrik üretim tesislerinden 100.000.000 Mv/S., 2005 yılına ait olmak üzere İran’dan 463.474 Mv/S. elektrik enerjisi satın almış ve enterkonnekte sisteme eklemiştir. Bunun dışında; Otoprodüktör Santral olarak anılan tesislerde 17.200.900 Mv/S. elektrik üretilmiştir. Bu santraller özel sektöre aittir. Sahipleri, kendi fabrikaları için elektrik üretmektedirler. İhtiyaç fazlası elektrik, özel sektöre ve devlete satılmaktadır.

Irak’ın kuzey kesimine 2005 yılında 828.219 Mv/Saat elektrik enerjisi satılmıştır.

DİPNOTLARI

1- Kaliteli elektrik: Kesintisiz ve sabit voltajlı elektrik.

2- 1.000 Vat = 1 Kilovat (Kv), 1.000 Kv = 1 Megavat (Mv), 1.000 Mv = Gigavat (Gv)

3- Termik veya hidroelektrik, her barajın kilovat/saat maliyeti farklı olduğundan, ortalama fiyatlar verilmiştir.

 

Orkun'dan Seçmeler