Ana Sayfa 1998-2012 Ecevit, Vahdettin ve Atatürk

Ecevit, Vahdettin ve Atatürk

1950’li yıllarda İktisat Fakültesinde asistan iken komünizm propagandası yapmak, teşkilât kurmaktan mahkûm olan ve Gizli Komünist Partisinin icra komitesine seçilen Mihri Belli, Sayın Bülent Ecevit için şöyle diyordu:

“Ecevit’i diğer CHP’lilerle aynı torbaya koymam”. Mihri Belli bu sözleri ile kendisi gibi solun en solunda olan Ecevit’i, diğer CHP’lilerden ayırarak, aşırı sola takdim ediyordu. Ancak Ecevit çok dikkatli davranarak, ortanın solunda karar kılmış görünümünü veriyordu.

Sayın Ecevit, gerçek hedefine varmak için CHP genel başkanlığına göz koymuştu. Fakat önünde en büyük engel, aşılması zor, tarihî bir şahsiyet vardı: İsmet inönü…

İnönü’yü aşıp CHP’yi ele geçirdiği anda, Sosyalist Enternasyonal’a girme yolu da açılacaktı. Dünya sosyalist Enternasyonali ise, ilke, hedef ve kararları ile, milliyet ve milliyetçilik fikrini reddeden bir kuruluştu. 1951 Frankfurt ve 1962 Oslo bildirilerinde “mutlak millî hâkimiyetler aşılarak bir dünya hükûmeti fikrini amaçladığını” ve “uluslar arası sosyalist hareketi fikrini temsil ettiğini” açıklamıştır.

Bu bildiri orta ve uzun vade de, bütün sınırları kaldırarak tek bir dünya devleti kurmayı, bayrak, para, ırk, din, dil farkı gözetmeden tek ba yrak altında birleştirmeyi hedefliyordu. Rahmetli İnönü, bütün bu oyunları bildiği için, CHP’nin “Ortanın solunda olduğunu ilân ederek, CHP’nin solculuktaki sınırını çizmişti. CHP’nin giderek kızıla doğru açılan yelpazesinin önünü kesmişti. Çünkü İnönü CHP’nin sosyalist olmayan bir bünyeye sahip olduğunu, sosyalist partilerin temel ilkelerinin milliyetçiliğe karşı olduğunu ifade ederek şöyle diyordu. “Ortanın solu hiçbir şekilde CHP’nin 6 ok’u dışında, onların tesirini değiştiren bir prensip tarzında yorumlanamaz, yani bir fikir olarak tatbike konamaz.”

Nitekim İsmet İnönü, Ecevit’in gerçek fikrini bildiği için CHP’nin 4.üncü olağanüstü kurultayında şu konuşmayı yapmıştı.

“Biz vazgeçilmez bir şekilde milliyetçiyiz. Sosyalist partiler, esas itibariyle beynelmilelcidirler. Milliyetçilik bize kurtuluş harbinin bir neticesi olarak devlet temeli olmuştur. Halkçılığımız herhangi bir sınıf ve zümrenin egemenliğini reddeder. Derler ki, CHP sosyalizme gidiyor. Hiçbir yere gitmiyoruz. Sosyalist bir parti değiliz ve olmayacağız.”

CHP içinde gün geçtikçe İnönü-Ecevit’in siyasî kavgaları su yüzüne çıkıyordu. Ecevit, kendi çizgisinde olan üyeleri CHP tabanında örgütlüyor, bu sayede de, İnönü’yü partiden ayrılmaya mecbur edecek zemini hazırlamış oluyordu.

Nitekim İnönü, çok geçmeden partiden ayrılıyor, Ecevit CHP’nin kontrolünü eline geçiriyordu. Böylece önü açılan Ecevit, CHP’yi, artık Sosyalist Enternasyonala üye yapabilirdi…

Zaman, zaman Atatürk milliyetçiliğini de dilinden düşürmeyen Ecevit, İnönü’den sonra “Ortanın solu” deyimine yeni bir anlam getiriyordu. Ecevit bu anlama göre Atatürk’ü inkılâpçı ve yaptıklarını da inkılâp olarak kabul etmiyordu. CHP, sonunda Atatürk çizgisinden ayrılarak diyalektik materyalizmin görüş ve ölçüleri ile izah edilmeye başlanmıştı. İnkılâpçı büyük Atatürk’ün kurduğu CHP’yi deforme ederek terk eden sayın Ecevit, kendi düşünce temelleri üzerine kurduğu DSP’de siyasî hedefine doğru yol almaya başlamıştı. Çünkü DSP’nin başarı sağlamasının yolu CHP’nin deforme edilmesinden geçiyordu, bu da sağlanmıştı.

CHP’nin Ecevit’ten sonra başına geçen liderler, DSP ile solda yarışmaya kendilerini kaptırmayıp, gerçek Atatürkçü çizgiye dönebilselerdi, Ecevit’i çoktan saf dışı bırakmış olabilirlerdi. Böyle olunca da Türkiye bugünkü şanssızlığını yaşamamış olurdu. Ecevit kendi kendisiyle bile kavgalıdır. Bir sözü diğer bir sözünü asla tutmaz. Meselâ, 19.07.1955 tarihli Ulus gazetesinde şöyle yazmıştı…

“Ben komünist rejime her şeyden önce insan haklarına saygı göstermediği için düşmanım.” Aynı Ecevit, 8.4.1977 tarihli Milliyet gazetesinde ise şöyle yazmaktadır. “CHP iktidara gelince Komünist Partisi’nin kurulmasına olanak sağlanacak ve tüm fikirler serbestçe temsil edilecektir.” Ecevit ve CHP aşırı sola o kadar hızlı gittiler ki, 204 sayılı Devlet dergisi aynen şöyle yazmıştı. “CHP sosyalist bir partidir. Maddeci-Marksist dünya görüşüne bağlıdır. Türk milliyetçiliğine düşmandır.”

Bu bakımdan Ecevit’in DSP’si gerçek Türk milliyetçiliğini temsil eden MHP ile koalisyon ortaklığını içine sindiremediğini söylemiş, üstelik sayın Rahşan Ecevit vasıtası ile de Türk milliyetçiliğine ve ülkücülerine hakaret etmişti.

Son kırk yıllık siyasî hayatımızı aksettiren gazetelere göz atanlar, Sayın Bülent Ecevit’in siyasî hayatı boyunca, kendisinin içinde olmadığı her iktidarı akıl almaz suçlamalarla lekelemeye çalıştığını göreceklerdir.

Bu bakımdan Sayın Ecevit hiçbir zaman Atatürkçü olmamıştır. Son padişah Vahdettin’i de beraat ettiren sözlerinde samimî değildir. Asıl hedefi büyük Atatürk’ü Türk toplumu nezdinde şaibeli hâle düşürmektir.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene

 

Orkun'dan Seçmeler