Ana Sayfa 1998-2012 Devleti Kim Koruyacak?

Devleti Kim Koruyacak?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bilindiği gibi; İstiklâl Savaşı sonrası Türk Milletinin Kayıtsız Şartsız hâkimiyeti çizgisinde, Cumhuriyet düşüncesiyle kurulmuştur. Daha önde olanı; günümüze kadar geçen zaman sürecinde kabul edilmiş anayasalarda, Türkiye Cumhuriyeti;

“Atatürk Milliyetçiliğinden kaynağını alan Sosyal, Hukuk ve Laik bir Devlet Düzeni, Devletin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez bir bütün oluşu, dilinin Türkçe olduğu açık açık vurgulanarak belirlenmiş bir fikir birleşimidir.”

Genelde devlet kendini içte ve dışta korumak için, asker-polis ve hukuk üçlü tedbirlerinin aracılığında geliştirdiği teşkilât, koyduğu kaideler ile göstermektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nde manevî yapıda din düşüncesi özenle Diyanet İşleri Başkanlığı çizgisinde serbest bırakılmıştır. Bu ortamda Türk insanı; Allah ile kendisi arasında kurduğu köprüde dininin getirdiği dürüst olma, Tanrı’nın buyruğunu uygun hareket etme yolunda varlığını olgunlaştırdığı ve bu yöndeki duygusallığı inkâr edilmeyecek kadar açıktır.

Laik Devlet Düzeni bu şekilde ve böyle bir olgu ile var sayılmaktadır. Bu düşünüş ve kabul ediş şekli günümüzde fanatik din düşünürleri tara fından Büyük Atatürk’ün sözüyle “DAHİLÎ BEDHAHLAR’ın” tehlikeli oyunlarıyla bozulmaya çalışılmaktadır.

Ne var ki; son 20 yıl içinde ve politikacının hoşgörüsüyle gelişen Cumhuriyet düşmanları dinci düşünce sahiplerince oluşturulan yıkıcı ve bölücü eylemleri engellemek ve silmek için uğraş veren ve de araştırma yapan görevlilerin aleyhlerine soruşturmaya tevessül edilmesinin üzücü ve yanlış bir hareket olduğu inkâr edilmemelidir.

TSK’inin kendi birimi içinde Laik Devlet düzenine karşı kendilerine mevzi arayan din bezirgânlarını taviz vermeden cezalandırmasını sevinçle karşılarken, bir başka kurumun aksi yönde disiplin soruları hazırlamasını hem yadırgıyoruz, hem de gelecekte görev üstlenecek Emniyet mensubu müdür ve memurların Devletin Düzenini korumada güçlük çekeceği düşüncesinin geliştirilmesi olarak görüyoruz.

Dinci kesimin bu ekseni dışında bir diğer yönde de fanatik sol ideolojik düşünürlerin girdikleri eylemler ile Devletn Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğü, bozulmak istemidir.

Üniter yapı içinde Devletimizin Toprağı, Türk Milletinin Bölünmezliği gözlerden uzak değildir. Ön plânda korunması gereken tek durum, Devletimizin üniter yapısı içinde Ülkesi ve Türk Milletinin bölünmez bütünlüğüdür. Hiç kimse ve de kuruluş taviz vermeye ve karşıt düşüncenin yanında düşünce özgürlüğü savıyla yer almaya yetkili değildir.

Bir kesim politikacılarımızın; Devletimizin Ülkesi Ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğüne yönelik yıkıcı ve bölücü eylemcilerin karşısında uğraş vererek şehit olan, gazi olan görevlilerimizin kanını silecek ceza verme şöyle dursun, verilen cezalar için af yolunda uğraş vermeleri üzücü olduğu kadar acıdır da!..

Oysa politikacılarımız bilmelidir ki; Devletin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğünü bozacak, yıpratacak ve ortadan kaldıracak her türlü eylemin faillerini bulup hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını sağlamak ve cezaların infazı için gerekli ortamı hazırlamak ilk görevleridir. Aksi yöndeki tavır ile politika içinde yalancı ve talan edici bir düşünceyi barındırmanın, Devletin kendisini korumak için geliştirdiği hukuk düzenini de bozacağı unutulmamalıdır.

Şimdi şunu açıkça ifade etmeliyiz ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin; Anayasasında, Devletin Yükümlülüklerini, yapısını ve yurttaşların hak ve özgürlüklerini güvenceye aldığı gibi, ayrıca Çağdaş Hukuk Devleti çizgisinde demokratik, laik ve sosyal bir yapı da kurmuş olduğu açıkça görülmektedir.

Anayasamız, “Dinsel ve etnik köken gözetmeden, her Türk Vatandaşına Atatürk Milliyetçiliği çizgisiyle özel kimliğini açıklama serbestisi verdiği gibi egemenliğin Türk Milletine ait olduğunu, yargının bağımsızlık içinde görev üstlendiğini, toplumsal barışı sağlamak için laiklik ilkesiyle bir devlet gücü oluşturduğunu” bilmeliyiz ve kabul etmeliyiz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde vatandaşımızın büyük ismi TÜRK’tür. Toplumumuzda insanımızın küçük ismini açıklama yolunda herhangi bir engel yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni halkı ve toprağı ile parçalamak ideolojisini geliştiren “Marksist-Leninist” düşünce sahibi terör örgütlerinin karşısında, Devletimizin, kendi yapısı ve nizamını Ordu-Polis-Hukuk düzeni ve kaideleri ile korumasını önleyecek güce kimsenin varamayacağı düşünülmelidir.

Devlet bir bütündür. Parçalanamaz. Millet bir bütündür. Bölünemez. Bayrak ve Vatan birdir. Koruyanı, İnsan Hakları ve Ana Özgürlükleri Sözleşmesi içinde, kanunlarımız çizgisinde Şanlı Ordumuz ve bilinçli güvenlik güçlerimizdir.
 

Orkun'dan Seçmeler