Türkiye’de son zamanlarda yaşanan terör hadiselerinden sonra ortaya çıkan öyle bir tablo vardır ki, devlet vatandaşı olarak gördüğü insanlara ne kadar sevgi ve bağışlayıcılık ile yaklaştıysa, bu onun bir zaafı olarak algılanmış ve karşısındaki suçlu hainler, nasıl olsa her defasında affediliyoruz, arkamızda bizi destekleyenler mevcut, bir şey olduğu yok düşüncesiyle, daha çok zarar verici bir mahiyette devlete saldırıya geçmişlerdir.
Özellikle büyük çaplı terör hareketlerinin içerisindekilere baktığımızda, mutlaka daha evvelce güvenlik güçleri tarafından göz altına alınmış şahısların yaşlarının küçüklüğü ile veya delil yetersizliği sebebiyle savcılarımızca salıverildiğini görüyoruz. Bunlar bazan da çok az bir cezaya çarptırılarak, âdetâ hapishanelerdeki hücre evlerde Türk devletine ve milletine karşı daha da düşmanca davranmak üzere eğitilmektedirler.
Bunlar bir yana gün olmuyor ki, çeşitli dernekler, partiler veya Türk devletinin imkânları dahilinde para, mal-mülk, unvan sahibi olmuş, değişik kesimlerden insanlar açıkça veya üstü örtülü bir biçimde Türk devletini ve milletini dış ve iç düşmanlara karşı hedef göstermektedirler. Bu duruma tepki gösteren milli bütünlük ve bağımsızlık nokta-i nazarından duyarlı, bu bölücülük faaliyetlerine engel olmaya çalışan vatandaşların müdahalelerine karşı, tabiri caizse bu hain kişileri yine devlet koruyor ve hiçbir şey olmamış gibi faaliyetlerinin devamına müsaade ediliyor. Üstüne-üstlük devletini seven ve onu korumaya çalışan Türk milliyetçileri de akla gelmedik şekilde karalanmaktalar, basın-yayın organları tarafından aşağılanmaktadırlar.
Polisi, askeri öldüren teröristler, kamuya açık yerlere patlayıcı bırakan câniler, yollara mayın döşeyen alçaklar yakalandıklarında Türk devletinin her türlü himayesine sığınıyorlar. Yukarıda da anlatmaya çalıştığımız üzere, pek çok imkâna sahip oldukları hapishanelerde günlerini gün ettikleri, Türk ülkesini parçalamak amacıyla faaliyetlerini sürdürüp, buralardan dışarıdaki yandaşlarına devletin gözü önünde emirler gönderdikleri gibi, zaman zaman göstermelik itirafçı kisvesi altında, ömrünü Türk devletinin ve milletinin hizmetine adamış vatansever Türk evlâtlarından daha iyi şartlarda yaşatılıyorlar. Bu çok acıklı bir durumdur. İş böyle olunca ister-istemez Türk milletinde devletin görevini lâyıkıyla yapamadığı ve hatta hainleri besleyerek yeniden alçaklık yapmaları için koruduğu intibaı doğmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, Osmanlı Devleti de aynı şekilde parçalandı. Avrupa ülkelerinin baskısıyla, insan hakları terâneleri altında memlekete, millete kurşun sıkan insanlar hak ettikleri cezalara çarptırılmadılar ve en nihayet bu azınlıkların başlattıkları isyanlar neticesinde koskoca cihan devleti bir çırpıda dağılıp, gitti.
Yüce Türk devletine ve milletine arz olunur.