Ana Sayfa 1998-2012 Değişen Şehirler ve Mutsuz Sakinler

Değişen Şehirler ve Mutsuz Sakinler

Yaz tatilinde gezip dolaşma imkânı bulduğum Mersin ilimizdeki bir yazı dikkatimi çekmişti. Büyükşehir Belediyesi binasının denize bakan arka cephesinde yazan Atatürk’ün “Mersinliler, Mersin’e sahip çıkınız.” sözünü görünce yüzümde buruk bir gülümsemenin belirdiğini hatırlıyorum.

Tespitim odur ki; maalesef Mersinliler Ata’nın nasihatini kulak ardı etmişler. Büyük ve gelişmiş bir liman şehri… Ama, 15 sene öncesinde gördüğüm ışıl ışıl Mersin’den eser yok. Kocaman bir köy gibi sanki… Ben çok daha modern ve pırıltılı bir şehir beklerken ummadığım manzaralarla karşılaştım ve doğrusu beni ağırlayan arkadaşlarım da mahcup oldular. Mersinliler ve Büyükşehir Belediye Başkanı kusura bakmasın ama hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmek zorundayım.

Ancak asıl mesele; Mersin ilimizdeki demografik yapının alt üst olmuş olması… Kontrolsüz göçün tüm sıkıntılarını yaşayan bir şehir. Tam bir karmaşa ve seviyesizlik hakim bu kalabalık kenti in çoğu noktasına. Deniz şehri ama hiç deniz şehri gibi değil nedense?… İnsanların yüzü pek gülmüyor ve herkes birbirine kuşkulu gözlerle bakıyor. Geceleri şehrin merkezi noktalarından bile seri silah sesleri duyuluyor. Bazı semtlere girilemediğini de öğrendim sıcak bir Akdeniz gecesinde, hayretler içinde kaldım. Doğrusu, durumun bu kadar vahim olduğunu tahmin etmiyordum.

Özellikle Güney Doğu’ya yakın bir cazibe merkezi olması sebebiyle gelen göç dalgası, şehrin tüm yapısını ve dengelerini bozmuş. Velhasılıkelam; Mersinliler, Atatürk’ün vasiyetine itibar edip şehirlerine sahip çıkamamış.

Çuvaldızı kendimize batırma zamanıdır. Ya Manisa?… Mazbut ve muhafazakâr Manisa kendini muhafaza edebildi mi acaba? Bu sorunun cevabı, üzülerek söylemeliyim ki “hayır”.

10 yıldır Salihli dışında yaşasam da memleketimi ziyarete gittiğimde ve yolum düşüp il merkezine her uğradığımda gördüğüm manzaralar hiç de hoşuma gitmiyor açıkçası… Manisa’nın nüfus ve sosyal yapılarında ciddi sapmalar meydana gelmiş. Hatta, konuştuğum bazı yerli araştırmacılar, Manisa il merkezindeki Doğu kökenli nüfusun aynen Mersin’deki gibi 3/1 oranına geldiğini belirtiyor.

Bu bir sorun mu ki ben bunları yazıyorum? Evet, ciddi bir sorun. Çünkü bazı mahallelere girilemiyor. Şehirlerde asayiş vakalarında ciddi artışlar var ve varoşlardan gelen suç unsurlarıyla mücadele edilemiyor. Bu şehirler artık güvenli değil. Hatta lokal çatışmaların çıktığı haberleri dahi geliyor. Sokak mafyaları ise almış başını yürümüş. Bu durum, şehirlerin yerlilerini rahatsız ediyor.

İyi ama neden kimse bir şey yapmıyor, niçin kentlerine sahip çıkmaktan imtina ediyorlar? Korkuyorlar mı? Çekiniyorlar mı? Küçücük bir mesele için bile bir anda toplanan kalabalıklar karşısında güvenlik güçlerinin desteğinden ve yardımından mahrum kalan yerli vatandaşlar maalesef ki endişeye düşüyor. Çünkü şehir insanı, özellikle de Ege insanı, halim selimdir. Azınlık psikolojisiyle ve hemşehri mantığıyla hareket etmez.

Bu yazıyı yazmayı uzun zamandır tasarlıyordum ama DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün Manisa İl Teşkilatınca düzenlenen “Birlik ve Beraberlik”(!) toplantısında PKK’ya teşekkür etmesi kalemime sarılmam için yetti. Benzeri bir hadise Kars’ta da sahnelendi ama Manisa’da bile durum bu noktaya gelmiş. Uzaklarda olsam da şehrim için duyduğum kaygı utanca dönüştü. Utanmayanlarsa sessiz…

Devlet otoritesinin mecrası değişmişse, çapulculara ve sokak serserilerine pabuç bırakılıyorsa, PKK bayrakları açılıp gösteri yapılan “kurtarılmış semtler”(!) gerçeği görmezden geliniyorsa vatandaş sahipsiz demektir. Devlet, en büyük devleti olan kurucu unsurunu koruyamıyorsa ya da koruma kalkanı başkalarının eline geçmişse vay halimize!… Devlet olma vasfını yitirmiş devlet eksik olsun! Şehrine, huzuruna ve düzenine sahip çıkmayan sakinler de kaderine razı olsun!
 

Orkun'dan Seçmeler