AZERBAYCAN’ın özgürlüğü uğrunda mücadele yürüten Anadolu Türkleri, büyük siyaset ve devlet adamları ve Azerbaycanlı devlet adamları, 1920 yılının nisan ayında Rusya’nın Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ni işgal etmesinden sonra terörist saldırılara maruz kalarak öldürüldüler. Azerbaycan Cumhuriyeti başbakanı Feteli Han Hoyski, millî meclisin başkan vekili Hasan Bey Ağayev, İçişleri bakanı Behbud Han Cevanşir, Türkiye Türklerinden Talât Paşa, Bahaeddin Şakir, Cemal Paşa ve daha birçok devlet ve siyaset adamı Bolşevik ve Ermeni terörünün kurbanı oldular.
Azerbaycan özgürlüğüne kavuştuktan sonra Sovyet devrinde gizli tutulan Azerbaycan KGB’si arşivlerinin açılması birçok karanlık meselelerin aydınlanmasına yardımcı olmuştur.
Azerbaycan İç ve Dış Güvenlik Bakanlığının (KGB) arşivinde çalışırken, Cemal Paşa’nın 1922 yılında öldürülmesi hâdisesine ait Gürsistan kaynaklarına göre hazırlanmış belgelere rastladım. Bu belgede, Cemal Paşa’nın öldürülmesinin sebebi, nasıl öldürüldüğü ve bu işin nasıl ört-bas edildiği ve onu öldüren şahsın nelere maruz kaldığı verilmişti.
Cemal Paşa’yı Tiflis’te Ermenilerin öld ürdüğü hakkındaki bilgi genel bir kanı olarak yaygındır. Bu belge bu bakımdan, inanıyorum ki, Türkiye tarihçileri için ilgi çekici bulunacaktır. Belgeyi Türkiye halkının dikkatine sunuyorum.
Cemal Paşa ve birkaç arkadaşı, 1922 yılının Temmuz ayında gece saat 11’e gelirken Gürcistan’ın başşehri Tiflis’te Büyük Petro sokağında, Gürcistan KGB binasının karşısında öldürüldüler. Cinayet hiç araştırılmadan ört-bas edildi. Bu hâdisenin ilgi çeken bir yönü katil ya da katillerin sadece Cemal Paşa ve arkadaşlarını değil, onları ele verecek görgü tanığı olan sade bir Gürcü vatandaşını da öldürmeleriydi. Bu hâdisenin kaynağının nerede aranması gerektiği hakkında belgede bazı bilgiler var. Suikast emri Sovyet hâkimiyeti tarafından verilmiştir ve ucu Moskova’ya uzanmaktadır. Bilindiği gibi, Cemal Paşa bir ay evvel Moskova’ya gelmiş, orada ilgililerle görüştükten sonra Türkistan’a, Enver Paşa’nın yanına gitmişti. Enver Paşa ile neler konuştuğunu, hangi kararlar alındığını bilmiyoruz. Yalnız Enver Paşa’nın yanından Ankara’ya gitmek üzere ayrıldığını biliyoruz. Yani Cemal Paşa, Ankara’ya giderken Gürcistan’a uğramıştı. Gürcistan’dan elde edeceği önemli siyasî belgelerle Ankara’ya gitmeyi düşünüyordu. O dönem siyaseti içinde Cemal Paşa’nın Ankara’ya gitmesi, Azerbaycan ve Türkistan hakkında bilgi ulaştırması, kamuoyunu Rusya’nın aleyhine çevirebilirdi. Bu yüzden Cemal Paşa’nın Mustafa Kemal ile görüşmesi engellenmeliydi. Moskova’nın emri ile Gürcistan ve Zakafkasya KGB’si Cemal Paşa’ya suikast düzenlenmesine karar verdiler. Bu suikastin yapılması işini, KGB önceleri meşhur bir cani olan ve o sıralarda KGB’nin özel tetikçiliğini yapan Sergo Labedze’ye verdi. Sergo Labedze, KGB’nin bu emrini Büyük Petro Sokağının köşesinde, tam KGB’nin karşısında yerine getirdi. Olayın KGB’nin karşısında olmasına rağmen, havada uçan aykırı sinekten haberi olan KGB’nin katilleri yakalayamaması oldukça düşündürücüdür. Bir ihmâl ve savsaklama söz konusudur. Çünkü, Cemal Paşanın öldürülmesi hâdisesinin açığa çıkması Moskova’yı ve Zakafkasya hükûmetini oldukça rahatsız edecekti. Ankara hükûmeti ile Sovyet hükûmeti arasında kurulmuş olan iyi ilişkiler bozulabilecekti. Bu yüzden suikast işi Sergo Labedze gibi ünlü bir katile verildi. Onun yakalanması ya da öldürülmesi kimsede rahatsızlık yaratmazdı. Çünkü o eski bir katildi.
Suikastin üzerinden bir ay geçmeden Sergey Labedze’ye Batum’da kimliği belirsiz kişilerce bir saldırı düzenlendi. Labedze ağır yaralandı, fakat ölümden kurtuldu. O artık KGB’nin niyetinin ne olduğunu iyi anlamıştı. Ama yaralı olması ne saklanmasına ne de ülkeden kaçmasına imkân vermedi. KGB onu sorguya çekti. O, hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranarak, hâdisenin eski bir hesaplaşmadan meydana geldiğini söyledi. Mesele kapatıldı. Hastahanede 4-5 ay kalan Labedze, hastahaneden çıkar çıkmaz Şubat ayı başlarında KGB’ye bir özel toplantı için çağırıldı. Toplantı falan yoktu. Labedze derhal tutuklandı. Tetikçilikten önce işlediği suçları ortaya çıkarıldı. Ve muhakeme bile edilmeden birkaç gün sonra kurşuna dizilerek öldürüldü. Onun muhakeme edilmemesi, konuşmasını engellenmek içindi.
KAYNAKLAR
1. Gazete “Bakinski Raboçiy” (3 Ağustos 1922) Nu: 172 (604).
2. Azerbaycan Cumhuriyeti İç ve Dış Güvenlik Bakanlığı Arşivi; PR-41056, cilt 4, sayfa 183-184.
* Türkiye Türkçesine Hüseyin Adıgüzel tarafından aktarılmıştır.