MAKEDONYA TÜRKLERİ KAN AĞLARKEN
BİZ NEREDEYİZ TÜRKİYE NEREDE?
Yugoslavya’da Tito Anayasasının sağladığı hakları uygulamaya geçiren Kosova ve Makedonya Türkleri “KOSOVA TÜRK DEMOKRATİK BİRLİK PARTİSİ” ve “MAKEDONYA TÜRK DEMOKRATİK PARTİSİ” adıyla siyasî partilerini kurdular.
Türkiye dışında ilk defa Türk adıyla kurulan bu partiler, ne yazık ki gerekli ilgi ve desteği görmedi. Türkiye dışında Türk adıyla bir siyasî parti kurulabileceğine Dışişleri Bakanlığımız da ihtimal vermiyordu. 1992 yılında siyasî partiye dönüştürülen Makedonya Türk Demokratik Partisi cesur bir adım daha atmış, ayyıldızlı bayrağımızı da parti amblemi olarak kabul etmişti.
Yürüyüş ve gösterilerinde Türk bayrağı dalgalandırmamaya özen gösteren sendikalarımıza, Türk bayrağı asmamak, asılı bayrağımızı indirmek adiliğini gösteren HADEP kongrelerine inat, M.T.D.P. kurultayları ayyıldızlı bayrağımızla donatılıyordu.
Makedonya Türklerine, Türkiye’den çok bilmiş birçok aklı evvel “Neden partinize Barış, Dostluk, Çiçek gibi adlar koymuyorsunuz da Türk adını veriyorsunuz?” gibi sözlerle akıl veriyordu!
Dışişleri Bakanlığımız şaşkınlık içindeydi. Makedonya Türk Demokratik Partisi Genel Başkanı Sayın Erdoğan SARAÇ, Üsküp Büyükelçiliğine davet edildi. Parti yönetim kurulu, bu görüşmeye büyük önem veriyordu. Acaba sayın büyükelçi bir soru sorar da cevabında yetersiz kalır mıyız heyecanı içindeydiler. Bu duygularla görüşmeye giden heyete Büyükelçi Süha NOYAN “Makedonya Türk Demokratik Partisindeki Türk adını kaldırın” teklifini yöneltti. Hiç beklemedikleri bu teklif karşısında Başkan SARAÇ -Biz Türk adını koyarken kimseden izin almadık, bu bizim kararımız! cevabını verdi.
Görüşme hayâl kırıklığı içinde hemen sona erdi.
Türkler gibi Arnavutlar da, Makedonya anayasasında kurucu halk olarak kabul edilmişti. Kosova ve Makedonya’da Arnavut partileri Arnavutluk bayrağını ve adını açıkça kullanırken, Makedonya Türklerinin kurultay kararıyla aldığı Türk adı ve Türk bayrağı, Türk Dışişlerini ve bazılarını neden rahatsız ediyordu?
Türkiye’nin Makedonya’ya verdiği siyasî ve ekonomik destek Makedonya Türklerinin durumuna ne derecede katkı sağlamıştı?
Türk Devlet v ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultaylarında yıllardan beri Makedonya Türklerinin sorunlarını ifade eden M.T.D.P. Makedonya’daki siyasî gelişmeleri ilgililere ve kamuoyuna aktarıyordu.
Sonunda Arnavut ve Makedon yönetimleri Türk düşmanlığında birleşti. Kosova Piriştina Belediye Meclisi Türkçeyi resmî dil olarak kabul etmeyen bir karar aldı. Makedonya Cumhuriyeti, yeni devlet yapısının Makedon ve Arnavutlara dayandığını açıkladı. Makedonya’da da Türkler dışlanmıştı. Erdoğan Saraç “Türkiye daha hızlı davranmalı” mesajlarını veriyordu.
Türkiye’nin Bosna’da, Kosova’da savaşın durdurulması yönünde siyasî, askerî, ekonomik ve insanî yardımlarına; Arnavutlarla aynı dine mensup olmak, birbirimizden kız alıp vermek gerekçelerine rağmen Kosova’da Türk varlığı göz ardı ediliyır, kültürel hakları ellerinden alınıyordu.
Makedon yönetimi de Türkiye’nin verdiği askerî ve ekonomik desteğe rağmen, Türkiye’nin ne kadar hassas olduğunu bildiği Atatürk’ün okuduğu Askerî İdadinin bulunduğu Manastır gibi Türklerin çoğunlukta bulunduğu yerleşim yerlerine saldırı gerçekleştirdi. Camilerimiz, mezar taşlarımız tahrip edildi, Türk halkı göç etmek zorunda bırakıldı.
Bütün bu gelişmeler olurken Parlâmento, Makedonya Dostluk Gurubu Başkanı Kemal Vatan 29/3/2001 ve 15/6/2001 günleri Mecliste yaptığı konuşmada “…Bu istenen haklar Tito zamanında gerek Makedonya’da, gerekse Kosova’da Müslüman Arnavutların bir kısmının istedikleri daha önceden kazanılmış hakları Türk kardeşlerine tanımadıkları hatırlanmalı ve aile bağları da olan Türklere karşı asimilâsyona kadar varan davranışları Müslümanlıkla ve kardeşlikle asla bağdaşmamaktadır” sözleriyle hem de iktidar partisi milletvekili olarak “etkili girişimlerde bulunulması” isteğini vurguladı.
Bosna’dan Makedonya’ya gelinen noktada, özellikle Kosova temsilciliğinin başı çektiği, Türkiye’deki Arnavut lobisi dernekler Türkiye’nin imkânlarından sonuna kadar faydalanmak istemekte, Birleşik Arnavutluk idealine inanmakta, Kosova örneği gibi Türklerin kültürel haklarını ellerinden almaktan da çekinmemektedirler.
İzmir’de Kosova Rumeli Kültür Sanat Derneği’nin düzenlediği “Kanayan yara Kosova ve Balkanlar” panelinde Kosova temsilcisi Enver Tali: “Bağımsızlık için hazırlık var, hiç kimse şüphe etmesin Arnavutlar gel zaman git zaman birleşecek”, Sofya Ün. Öğretim üyesi Muhammed Aruci; “UCK’nın taleplerine imzamı atarım. Makul istekler. Benim milletim savaşa devam edecek. Bunun sorumluluğunu almayanlar düşünsün.” mesajlarının verildiği bu panel maalesef Arnavut lobisinin gösterisi şeklindeydi. Makedonya ve Kosova Türkleriyle ilgili sorular cevapsız bırakıldı.
“Kosova Bosna olmasın” mitingini, Kosova için birçok basın toplantısını düzenlediğimiz kardeş derneğin, Makedonya Türkleri ve Kosova Türklerinin sorunlarına yer vermemesi düşündürücüydü.
Konunun sahibi olması gereken Makedonya Göçmenleri Derneği suskundu, basın bildirisinde Arnavutların isteklerine yer veriliyor, Kalkandelen şehrinin adı Makedonca söylenişiyle yer alıyor, M. Türk Demokratik Partisi’nden söz edilmiyordu.
Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği iki basın toplantısı gerçekleştirdi.
Türk Dünyasının kanayan bir yarası olmaya devam eden Makedonya konusunda daha etkin kamuoyu oluşturması için eski ve yeni belediye başkanlarımıza mektup göndererek Arnavut ve Makedon yönetimlerini “BALKANLARA BARIŞ, TÜRK VARLIĞINA SAYGI, SAVAŞA HAYIR” başlığıyla açıklamaya davet ettik.
Ne yazık ki Burhan ÖZFATURA, Kemal BAYSAK, Ahmet PİRİŞTİNA, Cengiz BULUT’dan cevap alamadık. Basın toplantımıza sadece Galip ÖZTÜRK ilgi gösterdi.
Dışişleri Bakanlığımızın sessiz ve etkisiz figüranlık rolü Makedonya konusunda bir kere daha ortaya çıktı. Balkanlardaki Türk varlığı bir yara daha aldı. Kültür varlıklarımız yok edildi.
Bir kısım belediye başkanları için Makedonya gibi insanlık facialarının, siyaset malzemesi yapılabilirlerse önem ifade ettiği görüldü.
Sadece insanî gayelerle yapılan yardımların kaynak israfı olduğu, Türk kamuoyunun, yetkililerin Türk Dünyasına olan ilgi ve duyarlılıklarının mutlaka Türk varlığını korumaya ve güçlendirmeye yönelik olması gerektiği ortaya çıktı.
Makedonya’daki olaylara duyarsız kalan yetkililerin ve kuruluşların Erdoğan Saraç Bey’in yüzüne hangi suratla bakacaklarını merak ediyoruz.
Anayasal haklarını kullanan, Türkiye dışında Türk adıyla, ayyıldızlı bayrakla şahsiyetli bir mücadele veren Makedonya Türkleri böyle bir sonucu hak etmediler.
MAKEDONYA TÜRKLERİ, YANINIZDAYIZ.
DÜNYA YENİDEN KURULUYOR (*)
JEOPOLİTİK VE JEOKÜLTÜR TARTIŞMALARI
Sovyet İmparatorluğu’nun çöküşü ile Doğu Bloku’nun dağılmasından sonra, Komünizm-Liberalizm eksenindeki ikili denge bozuldu. Bunun yerine Batı düzeni tek egemen güç olarak kaldı. Batılılar, yeni çatışmanın ideolojik alanda değil, kültür alanında olacağını ileri sürüyorlar. Böylece, Batı-İslâm ayrımına dayalı yeni bir düşünce sistemi ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda da Doğu Sorunu (Şark Meselesi) yeniden gündeme getiriliyor.
Atatürk Yüksek Kurumu eski başkanı, Em. Korgnl. Suat İlhan, “Dünya Yeniden Kuruluyor” adlı önemli eserinde, bu yeni gelişmeler karşısında Türkiye’nin önündeki ciddî sorunları ve tarihî fırsatları ele alıyor. Yabancı müelliflerin (meselâ Samuel P. Huntington’ın) “Medeniyetler arasındaki fay hatları geleceğin muharebe hatlarını teşkil edecekttir.” şeklindeki tezleri, bu mücadelenin aynı zamanda kanlı olacağına işaret ediyor. Batı ile İslâm arasındaki tarihî çekişmenin sona erdiğini düşünmek, bu tezlere göre aldatıcı olmaktadır. Cumhuriyet Türkiyesi, lâik ve seküler yapısı itibariyle, artık İslâmın bayraktarlığını yapmıyor. Fakat, Batı-İslâm sınırında bulunuşu, diğer İslâm ülkelerine göre daha güçlü ve çağdaş ekonomik, sosyal, politik yapıya sahip oluşu, onu yine Doğu Sorununda ilk hedef hâline getiriyor. Batının yeniden Doğu Sorununa sahip çıkması ise Türkiye’yi Batı karşısında yalnızlığa götürücü bir gelişme olarak görülüyor. Suat İlhan bu tehlikeyi “Türk olmak zordur. Tarihin her döneminde zor olmuştur.” ifadesiyle dile getiriyor.
“Dünya Yeniden Kuruluyor” Jeopolitik-Kültür, Jeopolitikten Jeokültüre, Jeokültür Tartışma Konuları, Jeopolitik Düzeyde Kültür Tabanlı Doğu-Batı Mücadelesi, Yeni Jeopolitik Güç Odakları, Yeniden Kurulmakta Olan Dünyada Türkiye başlıklarını taşıyan bölümlerden oluşuyor. Çalışkan ve sağduyulu bir fikir adamı kimliğiyle birbirinden değerli eserler veren Suat İlhan’ın bu kitabını, bütün aydınlar ve Türklük meselelleri üzerinde düşünen herkes okumalıdır.
(*) Ötüken Neşriyat. Tel: 0212 251 03 50 Faks:0212 251 00 12