Dr. Havva Memmedova
(Tarihçi, Milletvekili)
ÖZET:
BMT, ne yazık ki, Ermenistan’ı hiçbir zaman saldırgan gibi tanımadı.
Kendi arazilerini Türkiye ve Azerbaycan toprakları hesabına genişlendirmekle “denizden denize büyük Ermenistan” devleti meydana getirmek hayalini gerçekleştirmek maksadıyla Ermeniler 1988 nci yıldan başladıkları karmaşayı geniş çaplı savaşa çevirdiler. Ermenistan 1992-1993’cu yıllar öncesinde Azerbaycan’nın %20’sini işgal etti. Savaşta, 30 binden fazla Azerbaycanlı öldürüldü ve 200 binden çok yaralandı, 1 milyondan çok soydaşımız kendi topraklarından göçe zorlandı.
Dünyanın en nüfuzlu teşkilatı BMT’nin dört kararname kabul etmesine bakılmayarak bu kararnamelerin hiçbiri yerine getirilmemiştir. Ona göre ki, BMT Güvenlik Şurası Ermenistan’ın açık-saçık işgaline göz yummuş, Ermenistan’ı hiçbir zaman işgalci devlet gibi adlandırmamıştır. Bu büyük haksızlıktır.
***
Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı saldırıları 1991-1992 yıllarında daha da genişledi. 1992 yılı Şubat ayının 25’ini 26’sına bağlayan gece Ermeni birlikleri en gelişmiş silahları kullanarak Rusya’ya ait ve o zamanda Stepanakert’de bulunan 366. Alayın doğrudan iştiraki ile halkının tamamı Azerbaycan Türklerinden oluşan Hocalı şehrine hücum etti. Şehir tanklarla darmadağın edildi. Silahsız halk feci bir şekilde soykırıma maruz kaldı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, hastalar akıl almaz şekilde vahşice katledildi. Aynı gece Ermenilerin başlattıkları bu soykırımın sonucunda, 613 kişi öldürüldü, 487 kişi yaralandı, 1275 kişi esir edildi, 150 kişi kayboldu. (12, s. 30)
Hocalı’da yapılan soykırımına dünya toplumu tarafından hiçbir sert tepki gösterilmedi. Bunun üzerine Ermeniler saldırılarını devam ettirdiler. Azerbaycan’da oluşan hâkimiyet boşluğundan istifade eden Ermeniler 8 Mayıs 1992’de Şuşa, 18 Mayıs’da ise Laçin bölgelerini işgal ettiler.
1992 yılının sonlarında Ermenilerin saldırılarının yeni bir aşaması başladı. Ermenistan’ın işgal birlikleri Aralık ayının 10. Günü devlet sınırlarımızı bozarak Azerbaycan arazisinin içerilerine doğru 15 km kadar ilerleyerek Zengilan bölgesinin 12 köyünü işgal etti. Ermeni birliklerinin 27 Mart 1993 tarihinde Ermenistan’ın Vardenis bölgesinden başlayan ve 03 Nisan’a kadar devam eden saldırıları sonucunda Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesi tamamen işgal edildi.
1993 Temmuz ayının sonlarında Azerbaycan’ın Ağdam şehri, 23 Ağustos’ta Fuzuli, 24 Ağustos’da Cebrayıl, 31 Ağustos’da Kubatlı ve 29 Eylül de ise Zengilan Ermeniler tarafından işgal edildi.
Böylece, “Denizden denize (Karadenizden Akdenize) büyük Ermenistan” devleti kurmak hayalini gerçekleştirmek maksadı güden Ermeniler 1988’de başladıkları saldırılarını geniş çaplı muharebeye çevirdiler ve Dağlık Karabağ’ın ayrılıkçı kuvvetleri ile birlikte 1992-1993 yılları arasında Azerbaycan arazisinin % 20 sini, Dağlık Karabağ’ı ve ona bağlı 7 bölgeyi işgal ettiler. Sonuçta Azerbaycan Devleti’nin %20 si işgal edildi, 20 binden fazla Azerbaycanlı öldürüldü, 200 binden çok insan yaralandı, 1 milyondan çok insan ise göçe zorlandı. Aynı zamanda işgal olunan arazilerdeki 700 kadar tarih ve medeniyet eseri, 22 müze, 10 mescid ve diğer maddî manevî medeniyet ocakları ciddi şekilde tahrip edildi. 60 binden fazla eser mahvedildi.
Haydar Aliyev MDB Devlet Temsilcileri Şurası’nın 24 Aralık 1993 yılı toplantısında verdiği beyanatta haklı olarak bildirdi ki, Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı saldırısı halkımıza hesabsız musibetler getirmiştir. SSCB dağıldığında, Azerbaycan ve Ermenistan bağımsızlık kazandıktan sonra iki ülke arasında savaş olmuştur. Ermenistan silahlı kuvvetleri Azerbaycan arazisinin %20 sini işgal etmiştir. Bunun % 15’i Dağlık Karabağ sınırları içerisindedir. Ermeni silahlı birlikleri Dağlık Karabağ arazisini tam kontrol altına aldıktan sonra saldırganlık emellerini ardı ardına genişleterek Laçin, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Cebrayıl, Qubatlı, Zengilan bölgelerini ve Kazak bölgesinin bir hissesini işgal etmiştir.
En nüfuzlu uluslararası teşkilâtların desteğini gören Ermenistan silahlı kuvvetleri 8 Mayıs 1992’de Şuşa şehrini işgal ederek Azerbaycan’ın tamamını işgal etmiş oldular.
Azerbaycan Hükûmeti Şuşa’nın işgalinden sonra BMT Güvenlik Şurası’nın başkanına müracaat ederek Ermenistan’ın saldırısının engellemesi için bütün vasıtalardan istifade etmeye çağırdı. (8-14 Mart 1992)
BMT Güvenlik Şurası Azerbaycan’ın BMT yanında daimî temsilciliği teklifi ile başvurduktan sonra Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki vaziyeti 12 Mayıs 1992’de Güvenlik Şurası’nın 3072, toplantısında görüştü. (7-14 Mayıs 1992). BMT TŞ Başkanın’ın beyanatında yalnız iki mesele öz zıttını buldu. Onun biri olayların başladığı çatışma bölgesinde durumu öğrenmek maksadıyla derhal BMT’nin özel temsilcilerinin gönderilmesi, diğeri uluslararası birliğin mecburî göçkünlere insanlık yardımı gösterilmesiydi.
BMT yanında Azerbaycan Devleti daimî temsilcisi Güvenlik Şurası’nın Başkanı’na mektubla müracaat ederek Ermenistan’ın saldırısını engellemek için karar alınmasını istedi. Ermenistan’ın bu hareketlerinin bağımsız Azerbaycan’ın arazi bütünlüğünün bozulması gibi değerlendirilmesini taleb etti. Güvenlik Şurası’nın başkanı Lİ DAOYUY, bölgede vaziyetin kötüleşmesinden Şura üyelerinin rahatsızlığını ifade ederek BMT karargâh menzilinde 26 Ağustos’da beyanat verdi (7-28 Ağustos 1992). Güvenlik Şuras ı’nın beyanatında taraflar ateşi derhâl durdurmaya ve ATEM çerçevesinde Dağlık Karabağ meselesine dair Minsk Konferansı’nın gayretlerine yardım etmeye çağırılır, hepsine Roma konuşmalarına hazırlanmak tavsiye edildi.
BMT Güvenlik Şurası’nda 1992 sonrasında yapılan görüşmelerin ne yazık ki, doğuran yanı Ermenistan’ın Azerbaycan arazilerine saldırısına göz yumarak onun yalnız Dağlık Karabağ çatışması veyahut Dağlık Karabağ etrafında olan olaylar gibi adlandırılması, olayların asıl mahiyetinden çıkmamasıydı. Kesin olarak Ermenistan’ın saldırgan hareketleri her zaman örtbas edilirdi. BMT gibi önemli teşkilât, onun Güvenlik Şurası, Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı saldırısının engellenmesi için tedbirler görülmesine, yumuşak desek, soğuktu. BMT kanun tasarısında saldırganlık gibi kıymetlendirilen hâllere yer verilmedi, Ermenistan’a karşı vaktinde hiçbir tedbir görülmedi.
Malûmdur ki, 18 Aralık 1967 de BMT Baş Meclisi’nin 2330 sayılı kararı ile meydana gelmiş “saldırının kesin olması üzere komitenin” hazırladığı konferans esasında beğendiği etrafta saldırının ne olduğu kesinleştirilmiştir. Sekiz maddeden ibaret senedin 1. maddesinde, saldırı bir devlet tarafından diğer devletin özerkliğine, arazi bütünlüğüne ve siyasi bağımsızlığına karşı silahlı kuvvetin uygulanması veya herhangi şekilde BMT kararnamesi ile bir araya sığmayan hareketleridir. İkinci maddeye göre, saldırıya her tür beraat kazandırmak olmaz. 3. maddede aşağıdakiler dikkate alınır:
a. Bir devletin silahlı kuvvetlerinin başka devletin arazisine sokulması ve hücumudur veya zor gücüne başka devletin arazisini veya onun bir hissesini herhangi şekilde birleştirmesidir.
b. Bir devletin silahlı kuvvetleri tarafından başka devletin arazisinin bombardıman edilmesi veya başka silahın başka devletin arazisine karşı kullanılmasıdır.
c. Bir devletin limanlarının ve sahillerinin silahlı kuvvetlerle kuşatmaya alınmasıdır.
ç. Başka devletin kara, deniz veya hava kuvvetlerine veya deniz ve hava donanmalarına silahlı kuvvetlerle hücumudur.
d. Bir devletin arazisinde silahlı kuvvetleri olan devletin aynı devlete karşı kuvvet uygulamasıdır.
e. Kendi arazisini başka devlete vermiş bir devletin arazisinden aynı devlet tarafından başka üçüncü devlete karşı saldırı ürütmesidir.
f. Devlet tarafından veya devletin adı ile esir gruplar veya ücretliler gönderilmesidir. Bundan ilave, Güvenlik Şurası kararnamesinin beşinci maddesinde gösterildi ki, saldırı sonucunda zabtedilmiş arazi, özel menfaat kanuni değildir ve kabul edilebilmez. Belgenin altıncı maddesine göre, saldırının böyle oluşması BMT kararnamesinin faaliyet dairesinin sınırlandırılması veya genişlendiren gibi yorum edilemez. (9, s. 108).
Göründüğü gibi Ermenistan tarafından kararnamedeki genel maddelerin bozulması asıl saldırıcı hareketleri olduğu hâlde, Ermenistan cezalandırılmadı (4, s. 62, 63).
Ceza yemekten kurtulan Ermenistan 27 Mart 1993’den 3 Aralığa kadar Azerbaycan’ın Kelbecer bölgesini işgal etti ve bu zaman sahte bir sıyasi adım attı. Böyle ki, Azerbaycan topraklarının yalnız Dağlık Karabağ Ermenileri tarafından ele geçirilmesi gibi bir mesele uydurdu. Çok ne yazık ki, BMT bu sahte siyaseti düzgün kıymetlendirmedi. (4, s. 64).
Kelbecer’in Ermenistan silahlı kuvvetleri tarafından işgal edilmesiyle alâkadar komşu Azerbaycan Devleti’nin kesin talebinden sonra BMT Güvenlik Şurası’nda Ermenistan’ın saldırgan devlet gibi tanınması meselesi görüşüldü. 6 Nisan’da Güvenlik Şurası’nın üyeleri Şura Başkanı’nın ileri sürdüğü beyanatın kabul edilmesi ile bağlı razılığa geldiler. Bu zaman Şura’nın beş daimî üyesinden hiçbiri ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin beyanatla alâkadar herhangi bir rahatsızlık etmedi, ancak Güvenlik Şurası’nın üyeleri Ermenistan’ı saldırgan olarak da tanımadılar.
Hatta Büyük Britanya’nın BMT’deki temsilci heyetinin üyeleri Ermenistan’ın insanlık yardımına büyük ihtiyacı olduğunu dediği vakitte, Azerbaycan arazisine büyük oranda hücumlar hayata geçirdiler. İngiltere Hükûmeti buna yalnız şaşılacak bir şey olarak değerlendirdiğini bildirdi. Avrupa birliği ise Ermenistan Hükûmetini Ermeni kuvvetlerinin Karabağ’dan çıkarılmasına nail olmak maksadıyla öz nüfuzundan istifade etmeye çağırdı.
Yaranmış vaziyete kendi münasebetini bildiren BMT Güvenlik Şurası beyanatında Ermenistan’ın son hareketlerini kötülese de bunu saldırganlık gibi kıymetlendirmedi. Ermenistan’ı saldırgan bir ülke olarak tanımadı.
Bilgi vermek gerekirse ki, 7 Nisan 1992’de 7 sini 8’e bağlayan gece Kelbecer bölgesinin Ağdaban köyünde Ermeniler tarafından yapılan bütün Azerbaycan halkına karşı tarihî soykırım, insanlığın yüzleştiği en büyük cinayetlerden biridir. O zaman Ermenistan’ın silahlı birleşmeleri, Dağlık Karabağ’daki Ermeni yaralılarının ve yabancı savunucuların yardımı ile Kelbecer bölgesi Ağdaban köyüne hücum ederek 130 evden ibaret olan köyü tamamen yakmış, 779 kişiyi esir etmiş, 67 kişiyi acımasızca katletmişlerdir. Bir gece içinde 8 kişi 90-100 yaşlarında yaşlı, 2 kişi genç, 7 kadın ise diri diri ateşte yakılmıştır. Ermeniler tarafından tarihî, mimarlık ve medeniyet eserlerimiz bozulmuş, mukaddes türbeler ve mezarlıklarımız mahvedilmiştir. Ermeniler medenî insanımıza karşı ortaya koyduğu vahşet siyasetinin devamı gibi üstad Aşık Kurban’ın ve oğlu Aşık Şemişir’in el yazmalarını yakmışlardır. Aynı gece helâk olan insanlar mahsus Türk olduğuna göre gaddarca öldürülmüş, yardımsız yaşlılar, çocuklar, kadınlar zulüme maruz koyulmuşturlar. Ermeni savaşçıları öldürdükten sonra insanların başlarının derisini soymuş, gözlerini çıkartmış insanlığa karşı en büyük cinayeti işlemiştir. Ağdaban faciası Ermenilerin halkımıza karşı işgalcilik siyaseti, vahşiliği, insanlara karşı en rezil usullerden istifade etmesi, insanlık tarihine dahil olmuş ve olacaktır.
BMT’nın Güvenlik Şurası’nın Ermeni komşularının Kelbecer’den çıkarılmasına dair Mayıs 1993’de kabul ettiği 822 sayılı kararnamede gösterilen taleblerin yerine getirilmesi meselesinde anlaşmazlıklar meydana çıktı. Ermeniler çatışmanın aradan kaldırılması ile bağlı ABD, Rusya ve Türkiye tarafından ileri sürülen barışçı teklifler planına cevap olarak bildirdiler ki, yalnız bütün çatışma zamanında ATEM’ın temsilcileri yerleştirildikten sonra komşularını Kelbecer’den çıkaracaklar. Azerbaycan tarafı ise kendi etrafında bildirdi ki, Ermenistan komşularının Kelbecer’den çıkarılmayacağı tahmininde tek ATEM çerçevesinde yok, çatışmanın düzelmesi ile alâkadar geçirilecek hiçbir konuşmalarda katılmayacak.
Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasına dair BMT TŞ’nin 822 sayılı kararnamesi kabul edildikten sonra ABD, Rusya, Türkiye 3 Mayıs’da barış teşebbüsü ile planlar hazırladılar.
Adı çekilen ülkelerin sözü giden çatışma üzere Azerbaycan ve Ermenistan’nın görüşmelerine takdim edildiği “etkilenmez tedbirlerin kesinleştirilmiş cetveli”nde Ermeni komşularının Kelbecer’den çıkarılması ve savaş operasyonlarının durdurulması meselesi öz aksini buldu. (4, s. 67). Fakat Güvenlik Şurası Başkanı’nın beyanatında yine de saldırganların kim olduğu kesin olarak gösterilmiyordu.
18 Ağustos 1993’de BMT güvenlik Şurası adından ABD’nin BMT’deki DAİMÎ temsilcisi Madlen Olbrayt’ın verdiği beyanatta denilirdi ki, Güvenlik Şurası Ermenistan ile Azerbaycan arasında ilişkilerin kötüleşmesi ve onların arasındaki gerginlikle alâkadar ciddi rahatsızlık geçirir. Şura, Habele, Fuzuli, bölgesinde savaşın güçlenmesinde derin rahatsızlık olduğunu bildirdi. Kelbecer, Ağdam bölgelerine edilen müdahaleyle de, Fuzuli hücumda kötüleşti. Beyanatta Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan arazisi olması tasdik olunurdu. Şura bütün tarafları 13 Ağustos’da Minsk Grubu’nun takdim ettiği “BMT Güvenlik Şurası’nın 822 ve 853 sayılı kararnamelerinin yerine getirilmesine dair “etkilenmez tedbirler cetveli”nin kesinleştirilmiş kararına razılaştırmaya olumlu cevap vermeye ve meselenin barış yoluyla çözümünü bozacak her hangi hareketten kaçmaya çağırdı (6, s. 360). Devletlere Azerbaycan arazilerinin işgalinin devam ettirilmesine ve ilişkinin güçlenmeine sebeb olan bölgeye silah gönderilmesinden reddine müracaat edildi (2-20 Ağustos 1993).
Beyanatta Güvenlik Şurası yine de Ermenistan Hükûmeti’ni Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesi Ermenilerinin Güvenlik Şurası’nın 822 ve 853 sayılı kararnameleri ile razılaşmalarına nail olmak maksadıyla kendi etkisinden istifade etmeye çağırdı. Evvelki kararnamelerde olduğu gibi, burada da Ermenistan ile Dağlık Karabağ Ermenileri ayrı ayrı taraflar gibi gösteriliyordu. İlişkinin Dağlık Karabağ’a Azerbaycan arasında gitmesi fikri burada da kendi kuvvetini koruyor, Ermenistan’ın ilişkide rolünü gölgede koyuyordu.
Uluslararası Teşkilâtlar ve büyük devletlerin Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı açık saldırısının arttığı bir zamanda olaylara çok dikkatle yanaşmaları Ermenistan’ın saldırgan devlet gibi tanınmasına imkân vermedi. Bu, uluslararası teşkilatların en etken üyeleri ve dünyanın büyük söz sahibi devletlerden olan ABD, Fransa, Rusya’nın meseleye ikili standartlarla yanaşmasına bağlıydı.
Aynı devirde BMT’nin problemin aradan kaldırılması istikametinde faaliyeti ile alâkadar fikir alışverişi yapmak için Azerbaycan Devlet Başkanı’nın yetkilerini hayata geçiren Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev 23 Eylül’de BMT’nin Azerbaycan’daki temsilcisi Mahmut El Said’i kabul ederken BMT ile birlikte, onun Bakü’deki faaliyetinden razı kaldıklarını bildirdi, aynı zamanda ilişkinin çözümü ile bağlı ATEM’den başarılı sonuçların beklendiği vurgulandı: “ATEM’in Minsk Grubu’nun Paris’de yapılan toplantısında Azerbaycan temsilcileri de katıldılar. Biz bu teşkilâttan çok şeyler bekliyoruz. Ama son zamanlar bazı devletler bu teşkilâtın faaliyetinin durdurulmasını istiyorlar. Biz buna hiçbir zaman razı değiliz. Çünkü ATEM’e BMT’nin bir hissesi gibi bakıyoruz ve istiyoruz ki, bu teşkilâtlar kendi faaliyetinin temel sonuçlarını elde etsinler”.
1993 yılının Ekim ayında BMT TŞ’nin daimî üyesi olan beş devletin dış-işleri bakanları Butros Gali ile yapılmış görüşün toplamlarına dair kabul ettikleri beyanatta, ATEM’IN Dağlık Karabağ problemi ile bağlı gösterdiği faaliyeti desteklediklerini bildirdiler.
Beyanatın Azerbaycan’dan bahseden bölümünün iddiaları Güvenlik Şurası’nın bundan evvel Dağlık Karabağ ilişkisine dair kabul ettiği 822 ve 853 sayılı kararnamelerin iddialarını hatırlatır ve konu bakımından aynısını gösterir.
BMT TŞ 874 sayılı kararnameyi kabul ederek kendisinin 30 Nisan 1993 tarihli 822 sayılı ve 29 Eylül 1993 tarihli 853 sayılı kararnamelerini, TŞ Başkanı’nın 18 Ağustos 1993 tarihli beyanatını tasdik etti. Güvenlik Şurası bu belgede ATEM çercevesinde hayata geçirilen savaş sürecini, ATEM’in Minsk Grubu’nun daimî temsilcilerini tamamıyla desteklediğini bir daha beyan etti.
BMT TŞ’nin Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ ilişkisine dair 874 sayılı kararnamesinin olumsuz yanları öncekilerden çoktu.
Bu artık BMT TŞ’nin üçüncü kararnamesiydi ki, Azerbaycan arazisinin hangi devlet tarafından işgal edildiği gösterilmiyor, hatta bu kararnamede Azerbaycan’ın işgal olunmuş Fuzuli, Cebrayıl ve Qubatlı adları bile söylenmiyordu.
BMT’nin 874.ncü kararnamesi 28 Ekim 1993’de ATEM’in Paris’de yapılan görüşünde Minsk Gurubu tarafından hazırlanan ve Azerbaycan tarafından kabul edilmeyen “etkilenmez tedbirlerin yenileştirilmiş cetveli”ne esasen tarafdar, onu savunuyordu. Azerbaycan tarafının ısrarlı itirazına bakmayarak BMT Güvenlik Şurası’nın daimî üyeleri olan ABD, Fransa ve Rusya’nın BMT’deki daimî temsilcileri Madlen Olbrayt, Lads ve Vorontsov konuşarak kararnameyi beğendiklerini bildirdiler. (10, s.9).
BMT Güvenlik Şurası’nın 12 Kasım 1993 yılında kabul edilmiş 884 sayılı kararnamesinin önceki 822, 853, 874 sayılı kararnamelerden o kadar farkı olmadı.
BMT ve Dünya Birliği’nin Ermenistan-Azerbaycan ilişkisinin sağlam yolla aradan kaldırılması sahasında gösterdikleri, Ermenistan’ın açıkça harb işgalciliği, Azerbaycan’a karşı Ermenistan saldırısının vakti itiraf olunmadığından etkili sonuçlar vermedi. Ermenistan BMT kararnamesinin 1. ve 2. maddelerinde ve ATET’ın kararlarında ifade olunmuş uluslararası hukukun esas prensiblerini sert şekilde bozmasına bakmayarak adı geçen nüfuzlu uluslararası teşkilâtların olgular toplamak sahasında sayılı görevleri sonuç çıkarırken Ermenistan silahlı kuvvetlerinin ilişkiye doğrudan katılımını itiraf etmenin mümkün olduğunu bildirdiler. Hâlbuki, BMT Güvenlik Şurası’nın malum kararnameleri ve Güvenlik Şurası Başkanı’nın beyanında Ermenistan ilişkide bu veya başka şekilde katılımı itiraf olunurdu. Ermenistan ilişkide tarafsız olmadı, dolaylı yollarda olsa savaş saldırıya ortam hazırlamıştır. Bu ise uluslararası bir cinayettir. BMT Baş Meclisi’nin 1974 yılında yapılan 29. toplantısında saldırının istenilen şekli harbi cinayet sayıldı.
Böylelikle, Ermenistan Azerbaycan’a karşı saldırısının artmasıyla alâkadar BMT TŞ’nin ve dünyanın izleyici ülkelerinin kabul ettikleri bütün belgelerde Azerbaycan’ın arazi bütünlüğü ve sınırlarımızın dokunulmazlığının zaruriliği bildirilmiştir. Lâkin Güvenlik Şurası’nın daimî üyeleri olan büyük devletler Ermenistan’ın saldırgan devlet gibi tanınmasına imkân vermediler. Onlar Ermeni silahlı kuvvetlerinin işgal ettiği Azerbaycan arazilerinden derhâl çıkmasına değil, ilişkinin ateşkes ve konuşma yolu ile düzelmesine üstünlük verdiler.
Mayıs 1994’de Paris’de Avrupa’da sabitlik sahasında uluslararası antlaşmanın imzalanmasına hazırlıkla alâkalı yapılan tesis konferasında konuşmacı kısmına katılan Azerbaycan temsilci heyetinin rehberi konuştu. Konuşmada Dağlık Karabağ etrafında olmuş ilişkinin asıl önemi ve sebebleri dakik faktlarla açıldı ve bununla da Ermenistan’ın saldırgan asıl yüzü ortaya çıktı.
Genellikle, BMT TŞ’da yapılan görüşmeler zamanı ve belgeler kabul edilirken Şura’nın daimî üyeleri olan büyük devletler Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ ilişkisinin sebeblerinin, karakterinin ve bakımının yapılmasına yanaşmadılar. Bu bakımdan ABD’nin, Büyük Britanya’nın yerleri ile Rusya ve Fransa’nın yeri hayli farklıydı. Rusya ve Fransa’nın yeri Ermeniperestliği ile seçilirdi. Bu iki devletin temsil olunduğu bütün uluslararası teşkilâtların, o cümleden BMT’nin kabul ettiği bütün belgelerde Ermenistan’ın Azerbaycan’a karşı saldırısı örtbaş ediliyordu. Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ ilişkisi “Dağlık Karabağ bölgesinde ve onun etrafında ilişki” gibi kıymetlendirilirdi.
Böylelikle, dünyanın en nufuzlu teşkilâtı BMT’ın dört kararname kabul etmesine bakmayarak bu kararların hiçbirinin ciddi etkisi olmadı. Ona göre ki, BMT Güvenlik Şurası Ermenistan’nının açıksaçık işgaline göz yumdu, Ermenistan’ı işgalci devlet gibi adlandırmadı. Bu büyük adaletsizliktir. Uluslararası birlikler, hususuyla BMT saldırganlığının karşısını almak için BMT kararnamesinin 7. faslına muvafik surette tedbirler görmese, saldırganın karşısı alınmasa, onun sonuçları aradan kaldırılmasa, Avrupa’nın merkezinde, o cümleden Kafkas’ta sabitliğin berkarar edilmesine yönelmiş gayretler ilişkinin bütün bölgeye yayılması sonucunda berabere inebiler.
KAYNAKLAR
1. Azerbaycan Uluslararası Âlemde, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in 1993-1998.nci Yıllarda Dış ülkelere Seferlerine Dair Materyaller. 1-5 cildler. Bakü, Göktürk, 1996-1999.
2. “Azerbaycan” gazetesi, 20 Ağustos 1993. yıl
3. BMT’nin Kararnamesi.
4. Ahmedov E. Ermenistan Azerbaycan’a Saldırısı ve Uluslararası Teşkilatlar. Bakü, Turan, 1998, 137 s., s.67, s.84
5. Haydar Aliyev Azerbaycan’ı Dünyaya Tanıtıyor. (düzenleyen İ. Şükürov). Bakü, 1994.
6. Hasanov E. Azerbaycan’nın ABD ve Avrupa Devletleri İle İlişkileri (1991-1996). Bakü, Azerneşr, 2000, 368 s.
7. “Hayat” gazetesi, 14 mayıs 1992.
8. “Halk” gazetesi 453, 14 Mart 1992.
9. Kasımov M. Azerbaycan Uluslararası İlişkiler Sisteminde (1991-1995. yıllar), Bakü, Gençlik, 1996, s. 108.
10. Pakt O Stabilğnosti v Evrupe, Paris, 20-21 Mart 1995, s. 9.
11. U.S. Hopes for Acceptance of Nagorno Karabakh Plan. State Department Report. 3 may, 1993.
12. Memmedova H. Hocalı: Şehitler, Şahitler. Bakü, Altın Doğu Matbaası. 2003.