Osmanlı-Türk İmparatorluğu’nun 14. y.yıl sonlarına kadar kullandığı bayrağın rengi beyazdı. 15. y.yılda bayrağın rengi kırmızıya çevrildi. Padişahların bayrağı kırmızı ve beyaz renklerden oluşurdu. Bugünkü bayrağımız 18. y.yıl sonlarında bugünkü şeklini aldı. İlk zamanlar yıldız sekiz uçluydu, Sultan Abdülmecid döneminde yıldız beş uçlu hâle getirildi.
5 Haziran 1936 tarihinde yayınlanan 2994 sayılı kanun gereğince Türk bayrağı aşağı satırlarda görüleceği veçhile şekil ve nisbetlerde olmak ve al zemin üzerine beyaz ay yıldız konmak şartıyla yerli Şali’den yapılır. Şali’nin tedarikinde zorluk olursa en büyük mülkî âmirin izniyle zemini al olmak üzere başka bir kumaştan yapılabilir.
Ölçüler: Dış ay merkezinin uçkurluktan mesafesi A=G1/2, ay’ın dış daire çapı B=G1/2, ay’ın iç dış merkezleri arası C:G0.0625, ay’ın iç dairesinin çapı D=G0.4, yıldız dairesinin ay’ın iç dairesine mesafesi E=G1/3, yıldız dairesi çapı F=G1/4 , boy L=G1/2, uçkur genişliği M=G1/30. Not: Bayrak genişliği ne olursa olsun G emsali değişmez.
24 Eylül 1983 tarih ve 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanunu’nda yeni düzenlemeleri belirleyen tüzük yayınlandı. (17 Mart 1985) Bu tüzük Türk bayrağının günlük hayatımızda cereyan eden hâllerde nasıl kullanılacağı hususlarını ihtiva eder.
Cumhuriyetimizin 75. yılı kutlamaları dolayısıyla Türk bayrağı yukarıda bahsettiğimiz kanunlar hilâfına yamuk bir şekilde tanzim edilmiştir. Türk milletinin asırlardan beri millî alem’i olan bayrağımız, Cumhuriyetimizin 75. yıl kutlamalarında kanunlarla teminat altına alınmış olmasına rağmen şekli değiştirilmiş, beş rakamı hilâlin içine girmiş, ay ve yıldız yamuk bir hâle getirilmiş ve neyi ifade ettiği muğlak bir şekil ortaya çıkmıştır.
Uğruna milyonlarca şehid verdiğimiz, âdeta Türklükle kaynaşmış bayrağımızla böyle oynanmasına devletimiz yetkilileri nasıl müsaade ederler anlamak mümkün değil. 75. yıl kutlamalarının bir yabancı sponsor firmaya astronomik bedelle verildiği söyleniyor. 75. yıl bir devlet hayatında 75 dakika gibidir. Bir insan ömrüdür. Türk milletinin şerefini, haysiyetini, kahramanlığını, güneş sistemini, şairlerimize fikir ve dâva adamlarımıza ilham veren İslâmı yaşatan, Türk’ü kudret ve adaletini ifade eden, manevî değeri ölçülemeyecek kadar yüksek olan Türk bayrağı ile kim oynadı? Bu cesareti nasıl ve kimden aldılar, trilyonları bu fakir milletin cebinden harcama emrini hangi yetkili imzaladı, bilmek istiyoruz.
Cumhuriyet’in 75. yılında süper bir devlet mi olduk, insanlığın menfaatine keşifler mi yaptık, paramız dünyanın en kıymetli parası mı oldu, (yedi sıfırlı olan tek para Türk lirasıdır) dünyanın en büyük patenti bizim mi, ne oldu da öğünüyoruz. Aksine perişan hâldeyiz. Hapishanelerimizi yabancılar kontrol ediyor, devletimizi yıkmaya çalışan örgütleri yabancılar ülkemize gelip destekliyorlar, adalet sistemimizi yabancılar tenkit ediyor, ekonomimizi İMF düzenliyor, devlet olmamış kuruluşlar Ankara’da resepsiyon veriyor, devletin haberi yok. Avrupa Birliği’ne üye olmamız için otuz senedir haysiyetimizi payimal ediyorlar. Dünyada seksen ülke Türkiye’ye vize uyguluyor (müttefiklerimiz dahil, bayındırlık bakanımız hava alanında sekiz saat bekletiliyor) vize yok.
Bunlarla mı Cumhuriyet’imizin 75. kuruluş yılında öğüneceğiz. Biz bayrağımızı böyle hafife alırsak, İngiliz holigan da bayrağımızı edep yerine sürer. İngiliz holiganı ne ise bütün İngilizler aynıdır. Vaktiyle bizi evimizden atmaya gelmişlerdi, dayağı yeyip gittiler. Biz değerlerimize sahip çıkmaya mahkûmuz. İnsan hakları teraneleri aldatmacadır. Başvekilimiz Hintli kafasıyla bizi yönetemez. Biz Türk’üz. Türk gibi düşünen, ancak Türk’ü yönetebilir. Hükümranlık hakkımızı çok ciddî olarak koruyalım. Yoksa bizi yaşatmazlar.
Tanrı Türk’ü Korusun