Folklor hazinesi bediî sanat eserlerinden farklı olarak şifahî meydana gelme ve yaşama prensipleri esasında mevcut olur. Bu da folklor metinlerinin çevreyle, meydana geldiği ve mevcut olduğu bölgeyle sıkı şekilde ilişkili olmasına sebep olur. Müşahedeler folklor metinlerinin mahallî muhite karşı “hassas” olduğunu ve bu hassaslığın folklorun kendisine mahsus hususiyetlerinin biçimlenmesi ile neticelendiğini gösterir. Azerbaycan’ın zengin folklor bölgelerinden olan Şirvan folklor bölgesi de, bu bakımdan mahallî özellikleri ile dikkati çeker.
Şirvan sahasının tarihî-coğrafî hudutları, takriben şimdilik Kuzey Azerbaycan arazisini ihtiva eder. Bu arazi folklorunun mahallî kendine özgülüğü, her şeyden önce bölgedeki folklor türlerinin icra edilme sıklıklarının çeşitliliğinde belirgin şekilde göze çarpar. Öyle ki tabiî-coğrafî şartlardan, üretim tarzından, içtimaî yaşayış şekillerinden (yerleşik, göçebe hayvancılık) ve folklor harici âmillerin (yazılı edebiyat, klâsik musîki, onun icra ediliş biçimleri vs.) tesirine bağlı olarak bu veya başka folklor muhitindeki türlerin tatbik edilme sıklığı farklı farklı olabilir.
Şirvan folklor çevresi mahallî kendine özgülüğünün canlılığı, belirginliği ile seçilir. Bu mahallî özellikler yukarıda gösterilen âmillerle birlikte tarihî âmillerle de ilgilidir. Şirvan arazisinde uzun müddet Şirvanşahlar olarak adlandırılan devletin muhtar olarak mevcut olması, mahallî folklorun kendine özgülüğünde rol oynamıştır. Şirvanşahların devamlı bağımsızlık meyilleri bu bölgenin mensup olduğu muhitin muhtarlığını temin etmiş ve bu da mahallî folklorda izlerini bırakmıştır.
Araştırma2 Şirvan folklorunun muhitte mevcut olan bütün türler için mahallî özelliklere malik olduğunu göstermektedir. Muhit tür bakımından da zengindir. Genel olarak ele aldığımızda Şirvan, Azerbaycan’ın kadim Türk bölgelerinden olmakla çok zengin folklora sahiptir. Burada Azerbaycan-Türk folklorunun bütün türleri mevcuttur. Zengin saz, âşık destan ananeleri vardır. Âşık ise bildiğimiz gibi folklorun taşıyıcısı, millî folklor hafızasının sahibidir. Bu bakımdan Şirvan âşığı, zengin Şirvan folklorunun bugün bile canlı temsilcisidir. Şirvan’da klâsik edebiyatın, klâsik musîkinin vesaire inkişaf etmesi, mahallî folklora tesir etmiş, onun özelliklerinin güçlenmesinde ciddî rol oynamıştır.
Şirvan sahası millî bakımdan da özelliklere maliktir. Bura esas kitlesi itibariyle Oğuz-Türk çevresidir. Az miktarda gelme İran menşeli unsurlar da vardır. Türk muhitinin hem yerleşik, hem de terekeme3 hayat tarzı geçiren insanlardan teşkil olunması mahallî folklorun tür ve muhteva renkliliğini temin etmiştir. Bu bakımdan Şirvan folkloru en eski görüş ve inançları kendisinde saklayan metinler de ihtiva eder.
Şirvan’ın birçok bölgelerinde (Gobustan, Hacıkabul, Ağsu, Kürdemir gibi) halihazırda da bir dizi eski merasimlere tesadüf olunmaktadır. Meselâ adı anılan bölgelerde güneş tutulduğu zaman halk içinde amel-i salih (güzel amel sahibi) sayılan kişiler yüksek bir yere çıkar ve üç gruba ayrılırlar (gruptaki adamlar birer kişi olmalıdır) ve döne döne kendileriyle getirdikleri kaplara vurarak yüksek sesle okurlar:
Açıl günüm açıl
Saçıl günüm saçıl
Elin zindana düşüp
Aşın kazanda bişip
Oban yolunu çaşıp
Korhu heddini aşıp
Açıl günüm açıl
Saçıl günüm saçıl.4
Şirvan folkloru merasim nağmeleri ile de zengindir. Bunların içerisinde toy (düğün) nağmeleri hususî yer tutar. Bunların bir kısmı Azerbaycan’da geniş yayılmış nağmeler olsa da, mahallî folklor mirasını aksettirmek bakımından da göze çarpar. Meselâ aşağıdaki nağme-deyişme millî etnografyanın mahallî hususiyetlerini canlı şekilde aksettirir.
Ana
Men gelinin anasıyam
Ahar sular sonasıy yam
Süd pulunu kem eylesez
Od tutuban yanasıyam.
Ata (baba)
Men gelinin atasıyam
Kızıl gülün butasıyam
İpek köynek getirmesez
Sizi ite atasıyam.
Hala (teyze)5
Men gelinin halasıyam
Bu dağların lalasıyam
“Hacımenebah” getirmesez
Sizi kana salasıyam.
Emi
Men emiyem, yeyem gerek
Saf sözümü deyem gerek
Toy zamanı siz getiren
Arhalığı geyem gerek.
Bibi (hala)
Men bibiyem, can eylerem
Can size kurban eylerem
“İynebatmaz” getirmesez
Toy zamanı kan eylerem.6
(süd pulunu kem eylesez: süt parasını az verirseniz/butasıyam: goncasıyım/toy: düğün/arhalığı: hırkayı)
Mizahî ve neşeli bu deyişmede mahallî özellikler bakımından birkaç cihet dikkati celbeder. Burada millî düğün etnografyasının tarihî ruhu görülmektedir. Öyle ki, düğün eski Türk toplumunda aynı zamanda çok ciddî mülkiyet problemlerinin hâllini de beraberinde getirirdi. Bu tarihî ruh gözden geçirilen örneklerde kendisini şaka, neşeli ruh, gülme şeklinde korumuştur. Böylece Şirvan düğün türkülerinin mahallî özelliklerinin bir katını onlarda kendisini korumuş tarihî-etnografik tabaka teşkil eder. Bundan başka bu nağmede hacımenebah, iynebatmaz gibi artık istifade olunmayan giyimlerin de adları anılır. Bu tarihî giyim adları da o folklor örneklerinin mahallî özelliklerinin bir kaynağını teşkil eder.
Tören folklorundaki mahallî bir özelliğe de dikkat edelim. Şirvan düğünlerinde en meraklı anlardan biri de beye (güveye) elbise giydirmektir. Güveye elbise geldikten sonra, berber onun üstünü başını traş ederdi. Bazen berber eve çağırılırdı. Güveyin akranları güveyden helet (bahşiş) almak için berberin âletlerini gizlerdi. Bu esnada berber nağme ile onlara şöyle hitap ederdi:
Çağırın gelsin Kasımı
Götürsün gelsin tasımı
Çağırın gelsin Abını
Götürsün gelsin sabını.
Çağırın gelsin Lezgini
Götürsün gelsin güzgünü
Çağırın gelsin o Leci
Götürsün gelsin ülgücü.7
(ülgücü: usturayı)
Bu nağmede şen ruh, yüksek moral, ritüelleştirilmiş şaka ifade olunur. Ancak mahallî özellikler bakımından burada başka folklor unsurları da dikkati celbeder. Şiirde şiir unsurlarına çevrilmiş adlar (Kazım, Abı, Lezgi, Leci) mahallî hususiyetleri ile seçilir. Burada etnonimler (Lezgi, Leci halk adları), antroponimler (insan adları) gibi geçer. Şirvan’da Lezgi, Leci (Lahıc) etnonimleri işlek adlar olarak kullanılır. Bu hâdiseyi meselâ Göyçe, Borçalı folklor muhitlerinde başka şekilde müşahede etmek mümkündür. Bu bakımdan Şirvan tören nağmelerinde muhitin gayri Türk menşeli etnonim adlarından istifade olunması mahallî özellik olarak göze çarpar.
Folklor metninin mahallî özelliklerinin tecessümü bakımından Şirvan bayatıları (manileri) hususiyle dikkati çeker. Umumî Türk şiirinin bu mucizesi lakonik (kısa, küçük) yapısına rağmen onu taşıyan milletin mâneviyatını, millî ruhunu bütünüyle askettirmektedir. Şirvan bayatıları bu bakımdan da seciyevîdir:
Şair deyer gezeli
Her söhbeti mezeli
Dedim: “Ey kız, sen kimsen?”
Dedi: “Şirvan gözeli”.
Men âşikem Şıhlara
Zülfü dolaşıklara
Eşkim bir destan olup
Yayılıp âşıklara.
Ağdaşda mehman menem
Göyçayda kurban menem
Şamahıyam, Ağsuyam
Baş başa Şirvan menem.
Men âşığam Daşkende
Ayak götür aş kende
Bu zülüm ki burdadı
Neyçün yağmır daş, kende?8
(mezeli: tatlı/mehman: misafir/kende: köye)
Şirvan bayatı dünyasının sayıca çok zengin olan hazinesinden verdiğimiz bu birkaç bayatı bir “güzgü-ayna” gibi Şirvan elini, onun tabiatını, insanlarının mâneviyat dünyasını, yaşayış-üretim özelliklerini parlak şekilde aksettiriyor. İşte bu bakımdan Şirvan bayatıları Şirvan folklorunun mahallî özelliklerini aksettiren en seciyevi metinler olarak seçilir. Gözden geçirilen bayatılarda Şirvan’ın sanat-şiir dünyasının esas unsurları (gazel), Şirvan güzelliğinin sabitleşmiş karakteri (Şirvan güzeli), bu sahanın dinî-irfanî inançları (Şıhlar piri, “zülfüdolaşıklar sureti), sanatkârlık unsurları (âşık sureti), bölge tipleri (Ağdaş, Göyçay, Şamahı, Ağsu), tarihî alâkaların coğrafî hudutları (Daşkend) zulüm ve haksızlıklara karşı millî tepkinin şiirle ifadesi vesair motifleri görülür. Gösterilen cihetler bütünüyle Şirvan’la ilgili olarak, onları taşıyan bayatıların mahallî seciyesini de belirtir. Yani bu folklor örneklerinde muhteva ve diğer şiirsel hususlarda bediîleşen mahallî Şirvan tipi, aynı zamanda o örneklerin mahallî taraflarını da karakterize etmiş olur.
Şirvan folklorunun mahallî özellikleri etrafın bütün folklor türlerinde yüze çıktığı gibi, alkış ve kargışlarda da kendisini gösterir. Bunlar içerisinde mahallî dinî ocak-pirlerle alâkalı olanlar bilhassa seciyevîdir.
“Şıh Eyyub kömeyin (yardımcın) olsun”.
“Diri baba sene yar olsun.”
“Pirsaat baba dadına çatsın (imdadına yetişsin)”.
“Gürbet nene ocağı müşkülünü helletsin”.
“Veyis baba işini avand etsin (kolay kılsın)” vesaire.9
Alkışlarda adları anılan kutsal kişiler halihazırda Şirvan’da meşhur pirlerdir (ocaklardır). O yüzden bu ocak sahiplerinin adlarından, beddualar (kargışlar) edilirken de istifade olunur.
Görüldüğü gibi alkış ve kargışların birbirinden aksi şekilde farklı olan fonksiyonel kuruluşunda ocak sahiplerinin adlarının anılması, ruhlarının çağrılması bu örneklerin mahallî özelliği olarak ortaya çıkar.
Şirvan folklorunun mahallî özelliklerinin kaynakları arasına, artık unutulmakta olan türlerin bu muhitteki yaşarlığı da dahildir. Şirvan’ın ayrı ayrı bölgelerinde (Gobustan, Hacıkabul, Ağsu, Kürdemir) folklor araştırma gezilerinde tapmaca (bilmece) seciyeli, çözülmesi için düşünmek gereken folklor numuneleri de elde ettik. El arasında bunlar “caşdırma” (şaşırtma), “baş gicellendirme” (baş karıştırma), “aldatma” şekilde isimlendirilir. Bu metinlerin muhtevasını hısımlık, akrabalık münasebetleri teşkil eder.
1. Babam atanın kürekeni (dedem babanın damadı) olarsa, bes (peki) men senin neyin oluram?
2. Atamın kardaşı oğlunun emisi oğlunun yoldaşı menim neyimdir?
3. Bibim (halam) kızının anasının atası (babası) menim neyimdir? Vesaire.
Şirvan folklor bölgesinin mahallî özelliklerinin ifadesi bakımından ata sözleri ve mesellerin kendine mahsus yeri vardır. Şirvan ata sözleri mevzu bakımından rengârenktir. Onlarda Şirvan hayatının sosyal “teferruatı”, üretim “incelikleri”, o cümleden el-zümre hayatı aksini bulmuştur. Bu bakımdan Şirvan sahasında elde ettiğimiz numuneler içerisinde hayvancılıkla, terekeme (göçebe) hayatı, yaşayışı, âdet ananesi, mânevî dünyası ile alâkalı olanlar ayrıca bir grup teşkil eder. Onların tedkik edilmesi sadece Şirvan ata sözlerinin değil, aynı zamanda bütünüyle Azerbaycan ata sözlerinin tedkikinin birçok cihetlerini de aydınlatır.
Şirvan terekemelerinin hayatı ile ilgili ata sözlerinde onların mekân, zaman, dünya, yaşayış, etnik bakımdan özlerini ve özgelerini (kendilerini ve başkalarını) değerlendirme vesair tasavvurları ortaya çıkar. Bu metinlerin incelenmesi aslında bütün bir elin, Şirvan elinin etnik-dahilî renklilik hususiyetlerini ortaya koyar. Meselâ:
“Terekemenin dovğası (ayran aşı), Tatın lovğası (kibirlisi)”.
“Tat10 olanı deyer, terekeme yalanı”.
Birinci numunede terekeme dovğası ile tatın lovğası mecazi bakımdan mukayese edilir. Bunlar arasına eşitlik işareti konularak birbiriyle eş değerli kabul edilir. İkinci numunede terekeme ve Tat, ahlâkî bakımdan mukayese edilir. Terekeme hayatının kendine mahsus cihetleri onların terekeme olmayanlara karşı öceşken (dalaşkan), çığal (oyun bozan, mızıkçı) ters münasebetleri, bu ata sözlerinde şiirsel şekilde taşlaşır. Hattâ burada istihza nesnesi, mevzuu terekemelerin kendileridir. Bizce bu ata sözlerinin müellifi de terekemelerin kendileridir. Ata sözlerindeki terekeme-tat mukayesesi, mahallî muhitten gelmekle, aynı zamanda folklor metninin muhtevasına tesirini gösterir. Bunu diğer örneklerde de bariz şekilde görürüz.
“Terekemenin özünü öymeyi de var, söymeyi de.”
“Tatın on iki uşağı olar, terekemenin on iki devesi”.
“Tat doyunca, terekeme ölünce yeyer.”
Verilen ata sözleri, fikrimizce yerli Tat muhiti ile değil, terekeme muhiti ile ilgilidir. Çünkü bunlarda terekeme tek “kişide” görünmekle hem, “tenkit olunur”, hem de “övülür”. Başka sözle terekeme kendi kendine kıymet verir.
Terekeme muhiti ile alâkalı ata sözlerinin incelenmesi bu örneklerde bütünüyle bir “terekeme tipinin” mevcutluğunu gösterir. Bu “terekeme tipi” kanaatkârdır, kavgakârdır, yaşayış-üretim karakterli hatları belirgindir. Meselâ: “Terekeme nökere (uşağa) bir verer, ite iki”.
Bu metinde terekemenin kendi servetine, devletine kaygısı komik, mizahî tarzda ifade olunmuştur. Böyle bir yaklaşım öteki ata sözlerinde de vardır. Bu şunu gösterir ki, bu ata sözlerinde aksini bulan hasis, varlık (zenginlik) seven “terekeme” tipi terekemeleri eğlendiren, onlara hoş gelen bir tiptir. Meselenin bu tarafı terekeme muhitinin tedbirliliğini, şen ruhunu, geniş kalbini ortaya koyar. Dikkat edelim:
1. “Terekeme yeddi oğluna dedi ‘yohdu(r)’; bir kıza dedi ‘çohdu(r)”.
2. “Terekemenin kızını almak asan (kolay), kuzusunu almak çetindi(r)”.
3. “Dedesi öldü dedi ‘Vahtı çatıbdı’, devesi öldü, dedi: ‘Belim sındı!”
4. “Padarın ulağı zağada (mağarada) yatar, özü çölde (dışarıda)”.
5. “Terekemenin pişiyi (kedisi) de gerek doğar (doğurgan) ola”.
Birinci numunede terekemenin oğul evlâdına temayülü; ikinci numunede hasisliği, varlığa, servete düşkünlüğü; üçüncü, dördüncü ve beşinci numunelerde yine aynı ruh ifade olunur.
Yukarıdaki numunelerden görüldüğü gibi terekeme ata sözleri muayyen mevzular etrafında toplanır. Bu da Şirvan ata sözlerinin mahallî hususiyetlerinin gerçeklerin hangi cihetleri ile alâkalı olduğunu yüze çıkarmaya imkân verir. Meselâ aşağıdaki ata sözleri terekemelerin kavgakârlığını, inatçılığını, savaşa yürekten iştirak etmelerini, deli doluluklarını ifade eder.
1. “Başı yeddi yerden yaralanmayıpsa, terekeme deyil.”
2. “Deli terekemeni görende ağıla (akıla) geler”.
3. “Terekeme çomağı başa berk vurar, daşa yavaş.”
4. Terekeme öz pendirinde (peynirinde) kurdu görmez.”
Terekemelerin yaşayış hayatı, göçebe yaşama tarzı da terekeme ata sözlerinde ifadesini mizahî şekilde bulur.
1. “Terekeme arvadı çarığı ele düyünler, tikmekden artık. Kabı ele yalayar yemekden artık”.
2. “Terekeme ömründe iki defe yahşı çimir: Biri doğulanda, biri de ölende.”
Şirvan ata sözlerinin incelenmesi bu metinlere yerli mahallî istihsal tarzının da ciddî tesir ettiğini gösterir.
1. “Yayın (yazın) tozu, kışın alafı (samanı, otu)”.
2. “Koyun üç baş otlar.”
3. “Terekemenin dostu it, düşmeni kurd olar.”11
Şirvan folklor muhitinden elde ettiğimiz pek çok ata sözünün yalnız bir kısmının bile tedkik edilmesi, folklorun sosyal çevreye karşı hassas olduğunu gösterir. Mahallin bütün hususiyetleri folklorda ifadesini bulur. Maddî muhitte yaşayan insanların hayat tarzı, sosyal hayatı, mânevî hususiyetleri folklorda bediî aksini bulur. Bu durumda her mahallin hususiyetleri folklorda bediîleşir ki, bu da o yerli muhite mahsus folklor türlerinin başka folklor muhitlerindeki aynı türlerden mahallî farklarını meydana getirmiş ve teşkil etmiş olur.