Ana Sayfa 1998-2012 Atsız, 25. ölüm Yıldönümünde Saygı ile Anıldı

Atsız, 25. ölüm Yıldönümünde Saygı ile Anıldı

“ÇETİN MESELELER KARŞISINDA ATSIZ GİBİ DAVRANMALIYIZ”

İstanbul, Bahtiyar Bengü

Ölümünün 25. yıldönümünde Atsız’ı anma toplantılarının ilki 9 Aralık Cumartesi günü İstanbul’da yapıldı. Orkun Vakfı’nın tertiplediği anma toplantısının ana konusu “Atsız yaşasaydı Türklüğün bugünkü meselelerine nasıl bakardı” şeklinde belirlenmişti.

Orkun Vakfı yönetim kurulu üyesi Şuayıp Bozfakioğlu’nun sunuş konuşmasını yaptığı toplantı, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra, Orkun Vakfı kurucusu Yakan Cumalıoğlu, vakfın kuruluş amacını ve çalışma alanlarını açıklayan bir konuşma yaptı.

Muzaffer Özdağ’ın yönettiği açık oturumda ilk sözü alan Prof. Dr. Osman F. Sertkaya Türk dünyasında, Atsız’ın ölümünden sonra girilen yeni dönemin safhalarını açıkladı ve ortaya çıkan meseleleri özetledi. Sertkaya, fikir çizgisini ve yazılarını esas alarak, Türklüğün yeni durumu hakkında Atsız’ın düşüncelerinin ve tepkilerinin nasıl olacağını belirtti.

19 Mayıs Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kenan Erzurumlu da, Türkiye’nin bugün yüz yüze geldiği ana meseleler karşısında Atsız’ın nasıl bir tutum takınacağını açıklayan konuşmasında canlı örnekler vererek, Türklüğe yönelen tehdit ve tehlikelere karşı Atsız’ın son derece sert ve müsamahasız bir tavır içinde olacağını belirtti. Prof. Erzurumlu, Atsız’ın, hayattayken çok önem verdiği Türkçülükte sıra ve saygı anlayışının bazı kimseler tarafından zedelenmesine duyduğu tepkiyi de dile getirdi.

Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Suphi Saatçi, Atsız’la tanışmasını ve onun görüşlerinden nasıl etkilendiğini ifade ettikten sonra, Atsız’ın Türklük meselelerine bakışını açıkladı. Doç. Dr. Saatçi, Atsız’ın, Türk dünyası içinde Kerkük konusuna verdiği önemi de ayrıca belirtti.

Şair Ayhan İnal’ın, Atsız’ın tanınmış şiirlerini okumasından sonra söz alan Muzaffer Özdağ, dâva ve karakter adamı olmanın önemi üzerinde durdu. Özdağ, önceki konuşmaları değerlendirirken, günümüzde karşılaşılan çetin meseleler karşısında Atsız gibi tavır almanın gerektiğini ifade etti.

Karaca Tiyatrosunun büyük salonunu dolduran kalabalık dinleyici kitlesi, konuşmaları coşku ile takip etti ve duygularını alkışlarla dile getirdi.

“ATSIZ’IN HAYATI VE ESERLERİ YOLUMUZU AYDINLATIYOR”

İzmir, Celâl Öcal

Türkçülük ülküsünün unutulmaz şahsiyeti Atsız, İzmir’de de 16 Aralık günü Arkeoloji Müzesi Konferans Salonunda yapılan toplantıyla anı ldı. Dr. Okan Güneyhan, “Türkçülüğün bayrak şahsiyeti Nihâl Atsız” konulu konuşmasında, Türk düşmanlığının ülkemize yönelttiği yeni tehditler üzerinde durdu. Güneyhan, şunları söyledi:

“Atsız Beğ, bir tarihçi ve Türkoloğdu. Atatürk’ün “Sovyetler Birliği bir gün mutlaka çökecektir. Bugüne hazır olmalıyız” emriyle bu yeni devre gösterdiği hedefi ele aldı. Daha önce Atatürk ve arkadaşları tarafından vaz edilmiş, Atatürk tarafından yazılı kanunlar olarak tespit edilmiş “ne içerde ne dışarda hiçbir zümre tarafından paylaşılamaz, devredilemez, mutlak Türk emperyal haklarıyla bütünleştirdi. Bu bütünlüğü bir tarih mihveri üzerine oturttu. Türkçülüğü bir ideoloji seviyesine yükseltti, bunun bedelini 1944 yılında tabutluklarda işkence, eza ve cefayla ödedi. Acı dolu bir hayat yaşadı, ne beis!

Türk istiklâlinin yegâne garantisi olan Türkçülük karşısında kökü 1980’in çok öncelerine giden bir çizgide yürüyen Türk’ün içteki ve dıştaki ezelî ve ebedî düşmanları, Türk varlığının yegâne teminatı olan Türk devletini yıkmak hedefinde bir program hazırladılar.

Atatürk’ün “Bir gün Sovyetler Birliği mutlaka çökecektir. Bu güne hazır olmalıyız” emriyle gösterdiği hedefin karşısına- Avrupa birliği hedefini; mutlaka, tartışılamaz, devredilemez, Türk emperyal haklarının karşısına- İnsan Hakları ihanet maskesini diktiler.

Bunun anlamı Avrupa Birleşik devletlerinin bir eyaleti seviyesine indirgenerek Türk devletinin varlığına son verilmesi, Türk mutlak emperyal haklarının dışarıda ve içerde paylaşılması, içerden vurularak Türk İstiklâline, Türk tarihine hiç savaşsız son verilmesi, Türk milletinin yok edilmesidir.

Bu programı 1983 sonrasında gaflet, dalalet ve hattâ hiyanet içinde olanların eliyle bütün şiddetiyle yürürlüğe koydular. Türk milleti bugün büyük bir propaganda ve dezenformasyon içinde bulunuyor.

Avrupa Birliğine asla ve kat’a girilmeyecektir. Sokabilseler de mutlaka çıkılacaktır. Bu bitmez, tükenmez bir mücadeledir. Türk Dünyası 21. yüzyılda mutlaka güç odaklarından biri, aslında en güçlüsü olacaktır. Avrupa Birleşik Devletleri değil, TÜRK BİRLEŞİK DEVLETLERİ olacaktır. Bunun anlamı Atatürk’ün ikinci emriyle gösterdiği hedefe varılması, Türk mutlak emperyal haklarının ebedî teyididir. Türk Birleşik Devletleri bir kere kurulduktan sonra çarkı geri döndürmeye, onu yıkmaya hiçbir güç yetmeyecektir. İşte bunu çok iyi biliyorlar. Koskoca Türk Dünyasını boğmaya çalışıyorlar.

Atsız Beğ! İşte bütün bu gerçekler ışığında seni uçmağa varışının 25. yılında bir kere daha sonsuz minnet ve şükranlarla anıyoruz. Hayatın, eserlerin yolumuzu aydınlatıyor. Neyi, nasıl yapacağımızı gösteriyor.”

“ONU HERKES ÖRNEK ALMALI”

Atsız, Ünye’de ve Amasya’da anıldı. Ünye’deki toplantıda Ülkü Ocağı başkanı Mehmet Yamak ve emekli öğretmen Yusuf Çakır, Atsız’ın makam, mevki ve paraya önem vermeyen karakter yapısını açıklayarak onu herkesin örnek alması gerektiğini belirtti.

Amasya Ülkü Ocağı’nın toplantısında ise Fahri Uzun, Atsız’ın bütün ömrü boyunca Türkçülük ve Türk dünyası için çalıştığını açıkladı.

“ÜLKÜSÜZ MİLLETLER YOK OLMAYA MAHKÛMDUR”

İçel, Özel

Atsız, ölümünün 25. yıldönümünde Erdemli Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen seminer ve konferanslarla anıldı. 9 Aralık 2000 günü yapılan seminerde Ocak başkanı Erol Erdoğan, gençlerin, Türk büyüklerini tanımaları gerektiğini belirtti. Atsız’ın şiirlerinin de okunduğu seminerden sonra eğitimci Güngör Ayan ve Ahmet Alkan’ın konuşmalarına geçildi. Ayan, etraflı konuşmasında şu hususları belirtti:

“Milliyetçilik duygusu bir anlamda, kendi yarattığı insanlara ayrı diller konuşmayı buyuran Ulu Tanrı’nın bir buyruğudur. Eğer öyle olmasaydı Tanrı bizleri tek bir dil konuşan tek bir millet olarak yaratırdı. Milliyetçilik, insanlık tarihi ile birlikte var olacaktır. İşte bu gerçeği büyük bir coşku ile savunan Atsız Beğ şekillendirmiştir. Yeri doldurulamaz.

Atsız, mensubu olduğu ırkın üstünlüğünü her zaman ve her alanda savunmuştur. Hepimize örnek olacak onurlu Türkçülük mücadelesinde hep gelecek kuşaklara yani sizlere yönelmiştir. Tek amacı kendi içinde hissettiği Türklük coşkusunu sizlere aktarabilmektir.”

Öte yandan büyük fikir ve dâva adamı Hüseyin Nihâl ATSIZ, İçel Ülkü Ocaklarınca tertiplenen törenle de anıldı. Ocak başkanı Ferhat Çakıl, her yıl olduğu gibi bu yıl da anma törenlerini yerine getirdiklerini, ATSIZ’ı anma törenlerine yüzlerce kişinin katıldığını belirtti.

“TÜRK MİLLETİNİN KURTULUŞ REÇETESİ TÜRKÇÜLÜKTÜR”

Erdemli Ülkü Ocağının, bir hafta sonra 16 Aralık 2000 günü tertiplediği konferansta da İçel Milletvekili Ali Güngör, sayıları 1500’e varan dinleyicilere hitap ederek, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı çetin meseleler ve Atsız’ın şahsiyeti üzerindeki düşüncelerini açıklamıştır.

“Son zamanlarda Türkiye üzerine çok büyük oyunlar oynanmak istenmede, Osmanlıyı içerden parçalamayı başaran şer güçler bu defa Türkiye Cumhuriyetini parçalamak için iç ve dış düşmanların yardımı ile her yolu denemektedirler.” diyen, Ali Göngör sözlerine şöyle devam etti:

“Bizleri bir araya getiren büyük Türkçü ATSIZ’ı ve dava arkadaşlarını rahmet ve minnetle, bizlere Türkçülük yolunu açtıkları için şükranla anıyorum. Atsız, hayatı boyunca Türk milletine hizmet etmiş, işkence ve eziyetler görmüş, ırkçılık kafatasçılıkla suçlanmış, hattâ İslâm dininden çıktığı söylenmiştir. Atsız, kendisine atılan bu iftiralara rağmen ortaya koyduğu; Türk milletinin kurtuluş reçetesinin Türkçülük olduğunu Türk insanının karnı tok, sırtı pek, başının dik olması gerektiğini Türklük düşmanlarına korkusuzca haykırmıştır.

Ülkü Ocağı başkanı Erol Erdoğan yaptığı konuşmasında; – Ülkü devi Atsız Hoca, Türkçülüğü ve Türk milliyetçiliğini: Türk milletinin millî çıkarlarını, her türlü şahsî çıkarların üstünde tutan, millî ve manevî değerlere, geçmişe saygı duyan, görev ahlâkı yüksek olan, milletinin ve devletinin kalkınması için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan çalışmayı prensip edinen fikir sistemi olarak tanımlamıştır.

Ona göre Türkçülük, Türk milliyetçiliğinin adıdır. Bu yüce bir dilektir. Bu bir ülküdür. Ülküler ise milletlerin gıdasıdır. Ülküsüz milletler silik ve sönük kalmaya, hattâ yok olmaya mahkûmdur”. dedi.

Konferansa misafir olarak katılan Kahramanmaraş Milletvekili Edip ÖZBAŞ, Orkun’a yaptığı özel açıklamasında -“Türk milletine kefen biçilmek isteniyor. Yabancı ülkelerin parlâmentolarında ülkemiz aleyhine bir takım kararlar alınmaktadır. Milletimiz üzerine dahilî ve haricî fesat okları çevrilmiş durumdadır. Düşman Türk milletini parçalamak için organize hareket halindedir. Türk’ün tek kurtuluş yolu olan Türk milliyetçiliğine her zamankinden daha çok sarılmak zorundayız.” dedi.

ÖRNEK BİR BOZKURT VE ÜLKÜCÜ DEVİ

Ankara Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı, Denizcilik Müsteşarlığı salonunda, Atsız’ı anma toplantısı tertipledi. Oturum başkanlığını Orkun Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Cihat Özönder’in yaptığı toplantıda Aksaray Milletvekili Doç. Dr. Kürşat Eser, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Osman Metin Öztürk ve Gökhan Demir birer konuşma yaptılar. Vakıf Eğitim-Akademi Masası Başkanı Sinan Demirtürk de, açılış konuşmasında toplantının amacını dile getirdi.

Konuşmacılar, XX. yüzyılın Kür-Şad’ı olarak nitelendirdikleri Atsız’ın, hiçbir gücün burcundan indiremediği bir bayrak, örnek bir bozkurt ve ülkücü devi olduğunu belirttiler.
 

Orkun'dan Seçmeler