Ana Sayfa 1998-2012 Ortadoğu ve Asya'ya Göz Diken Almanya yine kaşınıyor

Ortadoğu ve Asya’ya Göz Diken Almanya yine kaşınıyor

DAHA önce iki kutuplu olan dünyada, Sovyetlerin dağılmasından sonra yeni oluşumlar meydana çıktı. 21. Yüzyılın başına kadar Sovyet bloğunun karşısında Amerika’nın başını çektiği bir Batı bloğu bulunurken, sanki herşey birdenbire değişti, başta Amerika ile Rusya müttefik durumuna geldi ve bu bloğun karşısına Avrupa Birliği dikildi. Avrupa Birliği liderliğini de Almanya üstlendi. Zaman zaman Fransa da kendini göstermeye çalışıyor, ama nafile!

Bu yeni siyasî görünüş bize, I. ve II. Dünya Savaşları öncesinde yaşananları hatırlatıyor. Dünya milletleri yukarıda adını saydığımız savaşlarda en büyük kavgayı yaptılar ve bir üçüncüsü yolda imiş gibi birtakım belirtiler oluşmaya başladı. 1914 ve 1918 yılları arasında dört sene devam eden I. Dünya Savaşı’nın görünüşteki sebebi, Avusturya-Macaristan veliahtının bir Sırp tarafından öldürülmesiydi. Avusturya-Macaristan, Sırbistan’a savaş ilân edince, Rusya da Sırbistan’ı desteklemiş ve arkasından birer birer dünya devletleri savaşın içinde kendilerini bulmuşlardı.

Bilindiği üzere bu savaşa Osmanlı Devleti de dahil oldu. Eğer tarihî hafızalarımızı biraz zorlayacak olursak, Osmanlı Devleti’nin savaşa âdeta bir mecburiyetten girdiği görülür. Savaşın sebepleri arasında ekonomik dengesizlikler, siyasî rekabetler ve dünya üzerinde yeni sömürgeler elde etme gibi birtakım nedenler sayılabilirse de; İngiltere’nin gittikçe dünyaya hâkim olma çabası, Rusya’nın sıcak denizlere inme plânlarını uygulamaya geçirmesi ve artık yeni yeni önemi artan petrol bölgelerine başta Almanya olmak üzere, dünyadaki söz sahibi bütün ülkelerin göz dikmesiydi. Bununla beraber savaşın öncesiyle, savaşın başlangıcında yapılan açık ve gizli andla şmalarda, harbin büyük bir kısmının Osmanlı Türkiyesi’nin topraklarında geçeceği gün gibi ortadaydı. Bu yüzden Osmanlı devlet adamları bunu çok iyi bildiklerinden, başta İngiltere olmak üzere birtakım ülkelerle ittifak yapmaya çalıştılarsa da, kendileri devamlı reddedildiler ve Osmanlı devlet adamları da Almanya’nın yanında yer almak zorunda kaldılar. Yani sanıldığı gibi Enver Paşa ve İttihad Terakki hükûmeti kendi istekleriyle Almanya’yı tercih etmediler. Osmanlı Devleti büyük zarar görecekti ve parçalanacaktı. Böyle olunca en az zararla bu mücadeleden çıkmak için Osmanlı Devleti ileri gelenleri Almanya ile işbirliği yaptılar. Bugün gerçekleri bilmeyen bazı kişilerin iddia ettiği gibi Enver Paşa ve arkadaşları Osmanlı Türkiyesi’ni savaşa sürüklemediler. Dolayısıyla Almanya, “denize düşen yılana sarılır” misâli bizim yılanımızdı. Ve bu yılana sarılmak zorunda kaldık.

Savaş sonunda Avrupa’da büyük değişiklikler oldu ve tahmin edildiği gibi Osmanlı Devleti ve Türkler tarihlerindeki en büyük toprak kayıplarına uğradılar. Harpten sonra Türk vatanı işgal edildi, ancak Osmanlı Devleti’nin sınırları içindeki azınlıklar birer birer bağımsızlıklarını ilân ettiler ve Türkler ihanet üzerine ihanetle karşılaştılar. Ama büyük Atatürk ve arkadaşları yok olmak üzere olan ve dünyadan silinmeye çalışılan Türk adını yeniden yükselttiler. Osmanlı Devleti kadar geniş sınırlara sahip olmasa da, Türkiye’de Türk aslî unsurunun kurduğu ve tarihte ikinci defa olarak Türk adıyla anılan bir millî devleti ayağa kaldırdılar.

I. Dünya Savaşı’nın bitiminden bir süre geçtikten sonra Almanya yeniden toparlandı ve I. Dünya Savaşı’nın intikamını almak için harekete geçti. Üstün Alman ırkının dünyaya muzafferiyetlerini göstermek istiyorlardı. O zamanki faşist diktatör Hitler 1919 Versay Andlaşmasını ortadan kaldırmak, Avrupa’daki hammadde kaynaklarına hâkim olmak düşüncesinde idi. 1936’da Ren Irmağının sol tarafını işgal etmesine İngiltere ve Fransa’nın seyirci kalması Almanya’yı cesaretlendirdi. Tıpkı şimdi olduğu gibi. 1939’da Polonya’yı Sovyetler Birliği’yle beraber paylaştı, ancak daha sonra Sovyetlere düşen kısmı da aç gözlülükle işgale yeltenmesi, Rusya ile arasının açılmasına neden oldu. Neticede Hollanda ve Belçika’nın da istilâsı, Avrupa ülkesi olan İngiltere ve Fransa’nın harekete geçmesine yol açtı. Ama bugün Almanya ile müttefik, geçmişte düşman olan bu devletlerin gücü Almanya’ya yetmedi ve o zaman duruma Amerika müdahale etti. Sonunda savaşı Almanya ve müttefikleri kaybetti, milyonlarca insan öldü. Bunların ölüm sebeplerinin büyük bir bölümü de Nazi ve Rus ırkçılığından kaynaklanmaktaydı. Almanya o zamanlar yine Türklerin kendi yanlarında yer almasını istediler, ama Türkler bu oyuna gelmedi ve Almanlara büyük bir ders verildi.

Bugün Almanya’nın bitleri yine kabardı. Gerçekten takdire şayan bir şekilde iki tane dünya harbinden yenik çıkmasına rağmen ekonomisini düzeltti, askerî bakımdan olmasa da, iktisadî açıdan süper bir güç oldu ve bu avantajı kullanarak Avrupa’nın lideri durumuna geldi; dünyanın hammadde depoları olan bölgelerine yeniden göz dikmeye başladı. Bunların başında da Orta Doğu ve Asya gelmektedir. İngiltere biraz çekinceli de olsa Almanya ile dostluğunda mesafeli davranıp, herşeye rağmen Amerika ile birlikte hareket ediyorsa da, başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın diğer devletleri Almanya ne derse onu yapıyorlar. Geçmişi çok çabuk unuttukları bir gerçek. Almanların tarih boyunca hiçbir zaman millî hedeflerinden vazgeçmeyeceklerini bilmiyorlar. Almanlar da yedikleri dayakları hemen unutup yeniden sağa sola diş göstermeye başladılar. Bugün Almanya, herne kadar bunu dile getirmese de, Amerika’yı açıkça karşısına almış durumda ve Rusya’nın eskisi gibi olmayışını da fırsat bilerek Orta Doğu’ya ve Asya’ya nüfuz etmek amacındadır. Ancak geçmişte olduğu gibi, günümüzde de Alman oyunlarını bozan bu bölgenin kilit noktasında bir ülke var ki, o da Türkiye’dir. Avrupa Birliği’nin içinde veya dışında kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye’nin olması Almanya için her vakit bir handikap olduğundan, Türk gerçeğinin mutlaka pasifize edilmesi Almanya’nın öncelikli hedefidir. Bu durumda Amerika’ya büyük bir iş düşmesine rağmen maalesef Amerika tarih boyunca Türkiye-ABD ilişkilerinde hiçbir zaman güven vermedi ve bugün de kendi millî çıkarları açısından dostlarının daima itimat ettiği Türkiye’yi gerçek mânâda desteklemediği gibi, istikrarlı olmasını da istemiyor. Tabiî ki bu Amerikalı yöneticilerin bileceği bir şeydir. Kimseye ihtiyacımız olmadığını biz biliyoruz, yeter ki bizim idarecilerimiz de bilsinler ve kararlı olsunlar. Gerektiğinde biz tekeden süt çıkarırız. Bu milletin her şeyi yapmaya gücü vardır.

Bu arada Almanya’nın unuttuğu bir şeyi de hatırlatmakta fayda var: Almanya I. ve II. Dünya Savaşlarında da müttefiklerine çok güveniyordu, ama onlar biraz kendi çıkarlarına dokunulduğunda nasıl ihanet ettilerse, yarın yine edecekler. Tarih boyunca daima dostlarına sırt çeviren Fransa ile İtalya’ya pek fazla güvenmesinler ve yeniden kaşınmaya hazır olsunlar.
 

Orkun'dan Seçmeler