Ana Sayfa 1998-2012 Orkun’un Temmuz Sayısındaki Bazı Yazılar Hakkında

Orkun’un Temmuz Sayısındaki Bazı Yazılar Hakkında

Çıkmış makalelerin de, tıpkı kitaplar için yapıldığı gibi, arasıra yorumlanması, eleştirilmesi ve ana temaların belirtilmesi faydalı olur. Böylelikle, bazı çok yararlı görüşler dergilerin eski sayılarında tozlanıp unutulmuş olmaz. İşte birkaç örnek:

1. Son sayının, Kapağından bazı yazılarına kadar, Milli Futbol takımımızın yarattığı millî heyecanın belirtilmiş olması çok yerinde. Bir spor başarısının bizdeki derin anlamları üzerinde durmalıyız: Bir kere,krizden krize, başarısızlıktan başarısızlığa sürüklenen milletimizin böyle bir olaya ne kadar susamış olduğunu gördük. Brezilya da, Kore de herhalde milletçe coşmuş ve sevinmiştir ama, bizim kadar haftalar süren ve dertleri unutturan bir hava esmemiştir. Çünkü, Orkun’daki kapak yazısı gibi, “Yeşil Sahalardan Yeni Ufuklara” gitme ümidi ve güveni doğmuştur.

İşin bu yönüne gazeteler de işaret etti.

Ama biz milliyetçiler, b bu coşkunun içimizdeki hangi histen doğup fışkırdığını herkese hatırlatmalıyız. Cevabı açık ve seçik olarak görülmeye devam etmelidir: Milliyetçilik iç güdüsünden. “Millet-devlet duygusu eskide kaldı, 21. yüzyıl Küreselleşme asrıdır” gibi ididaların ne kadar mesnetsiz, ne kadar palavra olduğu gözler önüne serildi. “Onlar ve Biz” gerçeği, fırsat belirir belirmez gücünü gösteriyor. “Onlar”ı da aşağılamadan, onlara düşman olmadan. Kendimizden, bizden olanlara duyulan sevgi volkanı!

2. AB konusunda ilginç tesbitler yapan birçok yazı var Orkun’un Temmuz sayısında. Ahmet Yaman’ın “Örs-Çekiç” makalesinde medyanın son zamanlarda “Türk’e Türk denilmez oluşuna” dikkatleri çekiyor: “Türk Lirası” yerine “Türkiye Lirası”, “Türkiye ulusal takımı” gibi. Korgeneral Suat İlhan’ın “AB muhiplerini” konu alan yazısı, AB’cilerin görmedikleri veya görmezden geldikleri kritik noktaları işaretliyor: AB’ye girerek KKTC’ nin varlığını koruyamıyacağı; 2004 yılında Ege sorununun Adalet Divanında 15-0 aleyhimizde sonuçlanma tehlikesi; ana dilde yayın ve eğitim ve Ortodoks kilisesinin lehinde çıkacak kararlar.

3. Turgay Tüfekçioğlu’nun, misyonerlerin Türkiye’de yürüttükleri gizli plânları deşifre eden yazısı, bu oyunları bilen, gören, anlayan ve gereğini yapanlara “Bozkurt”, aksini yapanlara da “Mankurt” dendiğini belirtiyor.

4. Hüseyin Adıgüzel, millî ideolojinin yeniden yapılanması konusunda, Küreselleşmeyle ilgili olmayan ve “bugün tüm dünya uluslarının üzerinde anlaştığı şu esasları sayıyor: İnsan hakları, çevre, hak, adalet.” ve ilâve ediyor: “Herhalde hiçbir ülkücü bu kavramların millî ideoloji içinde yer almamasını istemez.”

5. Dr. Nefi Demirci, Irak rejiminin 14 Temmuz 1959 Türkmen katliamının ve soykırımının çoğumuzun bilmediği korkunç ayrıntılarını açıklıyor. Yazısını, benim de “inşallah” dediğim şu ümit çığlığıyla bitiriyor: “Bu karanlık günlerin aydınlık yolu, ışığı mutlaka bulunacaktır”. Bin kere “inşallah”.

6. Oğuz Çetinoğlu, her zamanki dikkatli ve derin araştırmacı yaklaşımıyla, Türkçülerin maalesef çok kere ihmal ettikleri Çevre problemlerinin üzerinde duruyor. Çevre kirlenmesinin önlenmesi için çözüm yollarını da gösteren yazısı. Denizlerimizin kirlenmesini “gidiş iyiye doğru değil” uyarısıyla bitiriyor.

Orkun’da daha pek çok önemle okunması ve harekete geçilmesi gereken yazılar var. Onlara da bir başka vesileyle değineceğiz.

İÇ İŞLERİ BAKANINA BİR SORU

“Öcalan’ın da yaşama hakkını” savunmuşsunuz. Yerinde tepkiler aldınız. Bir de şu sual var:

Öcalan ve çetesi sizin evlâtlarınızı, eşinizi, kardeşinizi, katletseydi aynı ağzı kullanır mıydınız? Kurbanların hislerine siz ne hakla aleyhte sahip çıkıyorsunuz?
 

Orkun'dan Seçmeler