Bir park gezintisinde yanındaki arkadaşına yana yakıla şikâyet ediyordu:
-Arkadaşım, Avrupa’da işçilerimiz zorlukla para kazanıyorlarmış, oralar ayrıca pahalı ve lüks kıtalar arasında sayılırmış. Oysa, Türkiye, bu yolda tam aksine, birçok ülkeyi solladı. Şu parkın bekçisini görüyor musun? Adam, düdük çalıp para kazanıyor, maaşı da duyduğuma göre 150 kayme imiş. Yaaaa, dayın var mı dayın, işin iştir hemşehrim.
YASAK MUCİZESİ
Cemiyetin kurulu düzeninin belli başlı kurallarını ve yasaklarını bozup delmeyi bir alışkanlık ve âdeta mârifet hâline getiren bazı magandalar için şehrin belli yerlerine -bence- tersine ilân levhaları koymak gerekir. Meselâ, çöp dökülmesi yasak yerlere rahatça “çöp dökülebilir”; motorlu vasıtaların girmeleri yasak olan yer ve meydanlara “buraya canlı cansız her şey girebilir”; yine sigara içilmesi yasak olan bazı yerlere de “her tür işret, alkol, sigara vs. serbesttir” şeklinde levhalar koyarsak, belki tersini icra ederek insanlık için hayırlı hizmette (!) bulunurlar.
BUNLARI
Güzel Bornova’mızın merkezi sayılabilecek yerinde Osmanlı İmparatorluğu zamanında kurulmuş bulunan Ortodoks kilisesinin şimdi hiç cemaati kalmadığı hâlde, takriben 30 senedir öyle sahipsiz ve metrûk şekilde ve mülkî amirlerimizin müdahalesinden uzak devâsâ bir kale gibi durup bizlere âdeta meydan okuduğunu…
Geçen ay içinde galiba Flash TV’nin tertip ettiği “Türkiye’deki Azınlıkların Sahip Olduğu Vakıflar” konulu panel biraz tartışmalı ve gergin havada geçmişti, dinleyen kardeşlerimiz belki hatırlarlar. Ancak, sonradan Başbakanlığımıza Güvenlik Konseyinden gelen resmî yazının bir ikaz mahiyetinde olduğunu…
BİLİYOR MUSUNUZ?