28 Şubat 1870 günü, Rusya’nın İstanbul’daki elçisi İgnatiyef, Sadr-ı âzam Mahmud Nedîm Paşa’nın delâlet ve tavassutuyla, Sultan Abdülazîz’den müstakil “Bulgar Eksarhlığı” müsaadesini alıyordu. Ortodoks mezhebindeki Hristiyan Bulgarlar, Fener Patrikhânesi’ne bağlı iken, böylece ayrı bir patrikhâne ve de patrik ortaya çıkmış oluyordu.
Bu hâdisede dikkati çeken pek çok husûs arasında, ikisi fazla öne çıkmaktadır. Evvelâ, Bulgarların, Fener Patrikhânesi vâsıtasıyla da olsa, İstanbul’la, yâni Osmanlı Devleti ile mühim bir bağı koparılıyordu. Bu husûs, bağımsız Bulgaristan’ın temelin konan çok sağlam bir taş olmuştur. Bir başka deyişle, şuûrlu biçimde, ayrılığa giden yolun önü açılmıştır. İkincisi de, Bulgar Eksarhlığı’nın, Ruslar mârifetiyle temin edilmesidir. Dolayısıyla, alenen telâffuz olunan Bulgar menfaatlerinin, aslında Rus politikası için maşa yapıldığı, bütün Dünyâ’nın mâlûmudur.
İgnatiyef’in mesâîsine Mahmud Nedîm Paşa’nın destek vermesi ise, mes’elenin “bedhahlık” faslını teşkîl ediyor. Devlet otoritesinin zaafa uğraması, öyle filozofik vâdilere su taşımakla falan îzâh edilemez. Yüzde yüz, düpedüz insan merkezli bir fiil olan “ihânet”; vatana, millete ve devlete karşı işlendiğinde, şahsî etiketini çıkarıp kollektif şuûrun tel’înine dâvetiye yolluyor. Mahmud Nedîm Paşa, sâhasında aslâ yalnız durmuyor. Târihin yaprakları çevrildikçe, daha nice Mahmud Nedîm portresi ile tanışılacak? Hesâbı müşkil…
Bulgar Eksarhlığı’nın, Rus dayatmalarıyla Osmanlı Devleti’nden koparılışı, ardından “dil”le ilgili imtiyazları kapı eşiğine koydurttu. Ekonomik, sosyal, askerî vb. diğer istekler de peyderpey yerine getirilince; önce pamuk ipliğiyle İstanbul’a bağlı Bulgar Prensliği, hemen sonra da her türlü bağını koparmış bağımsız Bulgaristan netîcesi elde edildi.
Mahmud Nedîm Paşa’dan bugünlere kalan, onun tam bir Rus tarafdârı olduğu, Rusya’nın menfaatleri için Türk Devleti’ni ve vatanını fedâ ettiği yolundaki kanaattir. Bir de, Türkiye Cumhûriyeti’nin 21. yüzyıl başında katlandığı hacâlet hâllerine gönderdiği mesaj var.
Demokratik özerklik, ana dilde eğitim ve ezan, ayrı bayrak, ayrı marş, ayrı ordu hezeyanları, Bulgar Eksarhlığı’nın Rusya tarafından temin edilişine ne kadar da benziyor. Gözü, kulağı, idrâki ve de vicdânı olanlar, benzerliği fark edip târihe “tekerrür” barajı kurmanın tam zamânı diyorlar…