Dr. Yağmur ÇAVUŞOĞLU
Türkçemizde şamar oğlanı; kimsesiz, zavallı, korumasız, önüne gelenin itip, kaktığı, azarlayıp, dövdüğü ve hesap sorduğu kişiler için kullanılan bir tabirdir. İşte son zamanlardaki Türkiye’nin hâli de bir şamar oğlanına benziyor.
Bu günlerde Türk milletinin vicdanını sızlatan, içten içe bazı kişilere ve gruplara kin duymasına neden olan pek çok hadise ile yüzyüze geliyoruz. Kadınlar günü için toplananlar devletten hesap soruyor, Kerkük’teki soydaşlarının yanında olduğunu söyleyenler (bu dediklerim maalesef Türkmenleri kendilerinden saymıyorlar. Hâlbuki o Türkmenler I. Dünya Savaşı’nda ve İstiklâl Harbi’nde onların namusu için öld ler) hükûmete ve onunla bağlantılı olarak devlete kafa tutuyor (güya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kerkük’e müdahalesini sözde Kürdistan’a yapılmış bir hareket olarak görüyorlar). Yok bölücü başının yemeklerine zehir konuyormuş da, ölürse Türkiye bunun bedelini ağır öder diyenlerin tehditleri bir yana, Nevruz (Türkçe Yeni Gün/ Ergenekon Bayramı) sebebiyle isyan provaları yapanların göz dağı vermeleri işin cabası. Bunlar içimizdeki işbirlikçilerinin icraatları, bir de yurt dışındaki bazı ülkelerin Ermeni’ydi, Kürt’tü, Rum’du diye ortaya koydukları yeni senaryolar ve baskılar da var. Hiçbirini görmemezlikten gelmiyoruz ve deftere kaydediyoruz.
Dünyanın neresinde böyle birşey var? Nedir bu? Bu insanlar kendilerini ne sanıyorlar? Yüce Türk devletine ve milletine, neye güvenerek dikleniyorlar? Unutulmasın ki, her sabrın bir sonu vardır!
Herhâlde kendilerini sürekli Türk devletine karşı kışkırtan para musluklarının kaynağı olan birtakım yabancı devletlere ve kuruluşlara güveniyorlar. Ama daha dün gibi bütün Türk milletinin hafızasında yaşayan olaylar söz konusudur. I. Dünya Savaşı ve İstiklâl Harbi sırasında cereyan edenleri unutmadık. İngiltere, Fransa, Amerika gibi ülkelerin kanalıyla yurdumuzun çeşitli yerlerinde bazı vatandaşlarımızın eline silâh verilerek, Türk devletine ve Türk milletine kurşun sıktırılmıştı. Ama Türk’ün azim ve kudreti karşısında, o bir avuç hain neye uğradığını şaşırdılar. Tarih yeniden tekerrür ettirilmesin. Herkes aklını başına alsın, otursun oturduğu yerde. Kimse asil Türk milletini ve devletini rakip görmesin. Hele bu hasımlar ülkenin millî bütünlüğü içinde hiçbir ayrım yapılmayan, devlet başkanlığına kadar yükselen, devletin hertürlü imkânını herkesten çok sömüren, üretmeden yaşayanlar olursa canımız sıkılır.
Her milletin haysiyeti ve şerefi vardır. Devlet ve millet olma değerlerimizi kimse ayaklar altına almasın. Herkes şunu iyi bilsin ki millet devletin kendisidir. Devlet mekanizmalarının eli-kolu bağlanırsa, millet gereğini düşünür.
