Ana Sayfa 1998-2012 SİVİL Mİ DARBE YAPAR, ASKER Mİ ?

SİVİL Mİ DARBE YAPAR, ASKER Mİ ?

Buhranlı dönemlerde, ortaya atılan darbe sözlerini, son günlerde, yazar çizer takımının bazılarından duymaya başladık.

Kimsenin yazması ve yüksek sesle dile getirmesi ile artık darbe olmuyor.

Toplum mühendisleri planlıyor, gizli servisler istihbarat toplayıp devreye giriyor, büyük devletlere bile söz geçirebilen küresel sermaye gurupları,holding patronları, çıkarları olan ülkelerde uygulamaya koyuyor.

Geçmişten bu yana darbeler gördük, yaşadık. Bizim ülkemiz dahil, birçok ülke, iç çatışmalara, etnik sürtüşmelere veya dinî örgütlenmeler neticesi iktidar değişikliklerine uğradı.

Darbeler diye tanımladığımız, ülke yönetimine el koyma hadisesi, bazen kalıcı olmayabiliyor, bazen de kalıcı gibi gözükse de uzun ömürlü olmuyor. Kalıcı olan ise gerçekten milletlerin çoğunluğunun arzusu ile yapılanlar.

Yakın tarihe baktığımızda çevremizdeki ülkelerden; Irak, İran,daha güneyde Mısır, kuzeyimizde, kardeş ülke Azerbaycan , Gürcistan, uzak doğuda Pakistan, Hindistan ve Afganistan hep kaynayan kazan olmuş,neticede savaşlar, darbeler ile iktidar ve yönetim değişiklikleri olmuş.

Darbe yapanların muhalifleri,bir başka deyişle darbe yapılanlar ve yandaşları, ya göstermelik mahkemelerde yargılanıp cezalara çarptırılmışlar veya ülkeleri dışına mecburî çıkış yapmışlar, yaptırılmışlar.

Darbeler; ülkelerin ekonomilerini alt üst ettiği gibi,ikili ve uluslararası antlaşmaları da riske eder.

Zorbalar dışında, darbeler, genelde ülkelerin iyi yönetilmediği varsayılarak ve rejim değişikliğini ihtiyaç gösterenler tarafından yapılır.

Rejimler ise; bizim ülkemiz ve benzeri ülkelere, yani, halkının eğitim düzeyi dünya sıralamasında 92.ci, fert başı millî gelirde sonlarda,faiz ödemede ise ön sırada olan ülkelere çok rahat şırınga edilebilir.

Ülkemiz insanının yumuşak karnı dinî inançları olduğuna göre,insanımızın % 50 ye yakınının ömründe hiç kütüphaneye uğramayıp, ilkokuldan sonra bütün bildiklerini aile büyüklerinden veya şıh, şeyh, hoca efendi türü kişilerden öğrendiğine göre, itibar ettikleri, kanaat önderi gördükleri bu zatların yönlendirmeleri ile ve icazetleri ile rejimi de değiştirmeye kalkar, cennete gideceğine de inanır.

İslam coğrafyaları diye adlandırdığımız,Müslüman ülkelerin içinde, direnen İran hariç,hemen hepsi emre muti hâle gelmiş, Batının ve A.B.D.’nin müridi olmuş. Her yıl milyonların ziyaret ettiği kutsal topraklar, gelir kapısı gözü ile görülür olup,petrol sahibi ülkeler, alıcıları olan Hıristiyan Batının parasına tâbi olmuş.

Gerçek mânâda milletinin refahı, itibarı ve huzuru için darbe yapanlar, yok denecek kadar az diyebiliriz. Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirip, Cumhuriyetimizi kurup, devletimizin ve kendisinin adı ile ve milletimize anayasada verilen ad ile TÜRK DEVRİMİ yapan Mustafa Kemal Atatürk’e, yıllardır saldıranlar unutmasınlar ki, Osmanlı’dan kalma ürkek ve kapıkulu alışkanlıkları ile hiçbir zaman darbe de yapamazlar, devlet de kuramazlar.

Almanya dan, A.B.D. den yönlendirilen şeyhlerine, hoca efendilerine bağlı olmak,Müslüman olmak demek olmadığı gibi, yabancılardan emir ve tavsiye alanların BAĞIMSIZ DEVLETLERİ OLAMAZ.

Osman Pamukoğlu paşanın dediği gibi millet razı olmazsa savaş yapamazsınız.

Milletin sabrı taşar sokaklara, meydanlara dökülürse, Anayasada Cumhuriyeti ve vatanı koruma görevi verilen kurumlar, zaten görevini yerine getirmede tereddüt etmez. Önemli olan sivilin yani sessiz çoğunluğun sesini duyurabilmesi. İşte o zaman sivilin darbesidir ve kalıcıdır.

Sessiz çoğunluk şimdiden hazırlanmalı, yakında önüne gelecek sandıkta darbesini yapmalı.

Denenmişleri, şaibelileri ve lekelileri, dönme devşirme çocuklarını, batı uşaklarını, mandacıları iyi teşhis edip, bu milletin vatanperver evlâtlarını yani TÜRK ÇOCUKLARINI yönetime getirmeli.

 

Orkun'dan Seçmeler