Ana Sayfa 1998-2012 ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI

ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı (KEİT); Türkiye’nin önderliğinde ve insiyatifinde oluşturulmuş, yalnızca ekonomi amaçlı mükemmel bir organizasyondu. Biri Kafkasların, diğeri Balkanların huzursuzluk kaynağı olan Ermenistan ve Yunanistan’ın organizasyona dâhil edilmesiyle Karadeniz’in berrak suları bulandırıldı. Sonraki yıllarda da kasıtlı ihmallerle Teşkilât işlemez konuma düşürüldü.

Önce KEİT’i düşürüldüğü durumdan kurtarmak gerekiyor. Sonra da yeni organizasyonlar oluşturmak veya oluşmuş organizasyonlara katılmak…

Çünkü; Türk dünyasının işbirliği, dünya barışının teminatıdır. Sadece gelişmek ve güçlenmek için değil, ayakta kalabilmek için de Türk dünyası insanlarının ekonomi amaçlı bir organizasyon aracılığı ile dayanışmaları gerekiyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev, 18 Şubat 2005 tarihinde bir bildiri yayınladı. Bildiride; “Orta Asya bölgesinde büyük bir iktisadî kuruluş oluşturmak…” gereğine işaret ediliyordu.

Sayın Nazarbayev; Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan arasındaki ebedî dostluğun, bu birliğin temelini oluşturmaya yeterli olacağını belirttikten sonra bölgenin diğer ülkelerini birliğin dışında tutmadığını da sözlerine ekliyordu.

Sayın Nazarbayev’in çağrısına, diğer Türk devletlerinden önce Türkiye’nin ‘Biz varız !’ Diyerek katılımda öncülük etmesi beklenirdi. Böylece projenin; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Özbekistan, Tacikistan, Türkiye ve Türkmenistan’dan oluşan Türk dünyası tarafından desteklenmesi sağlanmış olurdu. Çok da uzak olmayan bir gelecekte, Birliğin; Hindistan, Pakistan ve İran’ın katılımı ile güçlendirilmesi düşünülebilirdi. Böyle bir işbirliği, barış ve istikrar için en önce karşılanması gereken ihtiyaçtır.

Heyhat beklenen gelişme sağlanamadı. Sağlanamayınca, Çin Halk Cumhuriyeti’nin önderliğindeki Şanghay İşbirliği Teşkilâtı bölge ülkelerinin gündemine girdi.

ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ TEŞKİLÂTI

26 Nisan 1996 tarihinde; Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan devlet başkanları, ortak sınırların güvenliğini temin amacıyla bir araya geldiler. Anlaşmaya imza koyan ülkeler, Şanghay Beşlisi olarak anıldı. Teşkilât başlangıçta yalnızca üye ülkelerin sınırları içerisindeki terörizm ve etnik ayrımcılık gibi tehditlere karşı mücadele için bir işbirliği platformu görevini üstlenmişti. Özbekistan’ın teşkilâta katıldığı 14 Haziran 2001 tarihindeki zirve toplantısından sonra kuruluş Şanghay İşbirliği Teşkilâtı (ŞİT) olarak anılmaya başladı ve ekonomi ağırlıklı bir hüviyete büründü. Teşkilâtın gelecekteki plânları arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulması da bulunuyor. Sekreterlik birimi Ocak 2004’te oluşturuldu.

ŞİT, batılıların Orta Asya dedikleri, bizim ise Türkistan olarak andığımız bölgeyi içerisine almaktadır. Teşkilât, 30.000.000 kilometrekarelik alanda yaşayan 1.500.000.000 insana hitabetmektedir. Türkmenistan, bölgede yer almasına rağmen Teşkilâtın dışında kalmıştır.

ŞİT, Türkiye dâhil bütün Türk Cumhuriyetlerini ilgilendiren parlak bir projedir.

Türkiye, kuruluşun adı Şanghay Beşlisi iken, gözlemci olmak için başvurdu. Ancak istek, oluşum safhasındaki teşkilât tarafından reddedildi. Türkiye kararlı davranarak Asya’nın gücünü sürekli olarak arttıran kuruluşla diyaloga girmekte ısrar ederek isteğinin kabulü için Rusya nezdinde destek aradı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Türkiye’nin böyle bir girişimde bulunmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi.

Diğer taraftan Rusya Federasyonu, yönetimi altındaki topraklarda yaşayan Müslümanları gerekçe göstererek İslâm Konferansı Teşkilâtı’na üye olmak istiyor. Böylece Türkiye Rusya dayanışması, anlamlı bir zeminde birleşmiş oluyor.

İçerisinde bulunduğumuz zaman dilimi, başvurumuzun yenilenmesi için uygundur.

DÜNYANIN YÜKSELEN DEĞERLERİ

Türkistan coğrafyasındaki Türk Cumhuriyetlerinin her biri, batılı ülkelerin ilgi alanında bulunuyor. Cumhuriyetler, millî kaynaklarını kendi aralarında oluşturacakları işbirlikleriyle daha iyi değerlendirmenin yollarını araştırıyorlar. Bunu kendi aralarında birlikler oluşturarak yapamayınca, kurulmuş birlikler aracılığıyla gerçekleştirme eğilimine giriyorlar. Türk Cumhuriyetlerinin ŞİT çatısı altında bir araya gelme eylemi, ABD ve AB’nin karşısına yeni bir kutup olma arzularının dışa vurumu olarak değerlendirilebilir. Zaman içerisinde diğer Türk Cumhuriyetlerinin ve Türkiye’nin ve hatta KKTC’nin de teşkilâta üye olması isâbetli bir tercih olacaktır. Türkiye, kendi menfaatlerini ön plâna alarak Avrupa ile ilişkilerini geliştirmeye devam ederken; tarihî, ırkî, dinî ve kültürel bağlarla bağlı olduğu Türkistan coğrafyasıyla da bir arada hareket etmelidir. Çünkü Türkistan Türklerinin, Asya’nın büyük güçleriyle birlikte olmaları, coğrafyanın zorlaması sebebiyle daha pratik bir yol olarak görülmektedir. Denizle bağlantısı olmayan ülkelerin, deniz ulaşımına açık ülkelerle işbirliği ihtiyacı da işbirliklerini mecburî hâle getirmektedir. Türkistan Cumhuriyetlerinin, dünyanın yükselen değerleri arasında yer alması açık denizlere ulaşım imkânlarına kavuşması ile mümkün olabilecektir.

AB ülkeleri ve ABD; dünyanın ekonomi kaynaklarını en çok tüketen, dünyanın değişik bölgelerinde bulunan milletlerin kazançlarına ortak olan, en çok silahlanan ve silah satan… bir anlamda kendisinden daha az güçlü olan milletleri sömüren ve daha da kötüsü bu sömürü düzenini artırmak ve kalıcı hâle getirmek için çalışan güçlerdir. Hedeflerine ulaşmadan Türkistan coğrafyası ülkeleri bir araya gelmek durumundadırlar. Adı geçen ülkeler çembere alındıktan sonra çıkışları kolay olmayacaktır.

Türkiye’nin, Türk dünyası ile olan maddî-manevî bağlarını unutarak batıya entegre olma çabaları; Türkiye Türkleri ile dünya Türklüğü arasındaki farklılıkları artırmaktadır. Asya Türklüğünün, zarar veren husumetlerle dolu yıllar yaşanmış olmasına rağmen, Ruslar ve Çinliler ile anlaşmaları, batılı ülkelerde anlaşmalarına göre çok daha kolaydır. Kardeşlerimizin Türkiye’ye yönelmeleri, bir anlamda batı ile bir araya gelmeleri anlamındadır ve kolay değildir. O halde Türkiye’nin Asya’ya yönelmesi gerekmektedir. Bu birliktelik sağlandıktan sonra batıya gitmek gerekmeyecek, batı; Asya’nın yükselen değerlerine daha iyi niyetlerle yaklaşmak ihtiyacını hissedecektir.

 

Orkun'dan Seçmeler