Ana Sayfa 1998-2012 Dördüncü Büyük Türkmen Kurultayı

Dördüncü Büyük Türkmen Kurultayı

İTC.nin Kurultayı mahiyetinde olan, Üçüncü Türkmen Kurultayında, daha doğrusu Genel Kurulunda seçilen veya seçtirilen Türkmen Meclisi 22-24 Nisan tarihleri arasında Kerkük’te Büyük Türkmen Kurultayının toplanmasına karar verir. Hazırlık komisyonları kurulur ve özellikle Türkmeneli’nde bulunan bütün parti ve kuruluşların katılım prensibine dayanarak, büyük hayâl kırıklığı yaratan, Türkmenlerin adına seçime katılan siyasî partilerin, özellikle de İTC.nin bir yerde hezimeti, hatta siyasî iflâsı ile sonuçlanan seçimden hemen sonra, bir çok yoruma neden olan Dördüncü Büyük Türkmen Kurultayı çalışmalarına başlar.

Kurultaydan önce, Irak Türkmen Cephesi Ankara Temsilcisi Sayın Ahmet Muratlı Beyefendi ile konuştuk. Basından edindiği bilgilerin dışında, kurultayla ilgili resmî bilgilerinin olmadığını söyledi. 65 sivil toplum kuruluşu ve Türkmen şahsiyetlerinin duygu ve düşüncelerini öğrenmek, paylaşmak için Kurultaya katıldık.

29.3.2005 Tarihinde Avrupa’nın değişik yerlerinden gelen, uzun süredir göremediğimiz hemşehri ve dâva arkadaşlarımızla hasret giderdikten sonra toplantı salonuna geçtik. Sayın A. Muratlı’nın açış konuşmasından sonra, kürsüye gelen bazı katılımcılar, kendi dernek faaliyetlerini, birkaç konuşmacı da İTC ile ilişkilerini anlattılar. Konuşmaların hepsi faydalı konuşmalardı, öneriler de ileriye dönük temennilerdi. Seçim sonuçlarına pek değinilmemişti.

Kerkük’te çok önemli olaylar ve yenilgi ile sonuçlanan bir seçim olmuştu. Türklerin toprağı, kimliği gündeme gelmişti.

Bazı önerilerde bulunmak için söz aldım: “Kurultaydan önce millî çıkarlarımız doğrultusunda geçmiş yanlışları tespit etmeli, bunun için de seçime katılan bütün siyasî partiler kendi genel kurullarını yapmalı, yeni yönetim kurulunu ve Kurultaya göndereceği delegeleri tespit ettikten sonra, programını ve geçmiş çalışmalarını bir rapor halinde Büyük Kurultaya sunmalı. İTC. de ayni şekilde Büyük Türkmen Kurultayından ayrı olarak kendi Genel Kurulunu yapmalı, kendi üyelerine faaliyet raporunu sunmalı, Genel Başkanını ve Kurultaya göndereceği delegeleri tespit ederek kurultaya öyle katılmalı, dedim. Devam ederek:

İTC Başkanı Kurultayda seçilmemeli. Seçildiği takdirde eskide yaşanan sıkıntılar tekrar yaşanır. İcraatlar ortada, kimlik ve toprak kaybı ortada. Yanlışların tekrarı yanlışları artırır, sonuç bugünkünden daha kötü olur. Kurultayın zamanı değildi, keşke yapılmasaydı, birkaç ay sonra seçim var, sayım var ve hepsinden önemlisi Anayasa hazırlığı var, bunlar, yapılacak Kurultaydan daha önemlidir, vakit geçirme zamanı değildir.

Kurultayda bütün Türkmenleri kapsayan belli sayıda Türkmen Meclisi, Meclisin Genel Sekreteri ve Danışma Kurulu, Meclis üyeleri taraf ından seçilmeli. Böyle olursa bu Meclis bir yerde Türkmen Milletinin Meclisi olur.

Ve son olarak bir önerim de şu oldu: Kurultaya katılan veya katılmayan bütün Türkmen siyasî partilerini bir çatı altında, birleşik bir duruma getirmek için TÜRKMEN PARTİLERİ BİRLİĞİ adı altında, partiler üstü bir teşkilât kurulmalı. Bu teşkilât seçimle gelen Meclisin hazırladığı yol haritasında yürümeli, destek vermeli, aynı politikayı gütmeli ve ATA diyarı (Türkmeneli) dışında bulunan bütün kuruluşlar ve şahsiyetler, yeni ihdas edilen ÇATI’ya davet edilmeli, böylece hem birlik daha pekiştirilmiş olur, hem de Anavatanımız ile yakınlaşmalarda, yardımlaşmalarda herhangi dedikodulara, spekülasyonlara da meydan verilmemiş olunur ve millî menfaatlerimiz doğrultusunda Anavatanımızın sıcaklığı, yardımları düşmanlardan sakınmış olunur, diyerek konuşmamı bitirdim.

Benden sonra Sayın Prof. Dr. Mahir Nakip Hoca’nın toplantıya katılamadığı için göndermiş oldukları yazı okundu, yazıdan bazı alıntıları, Türkmenlerin siyasî tarihlerine bizim öneri ve söylediklerimizle birlikte ışık tutacak düşüncesi ile buraya aldım, düşüncelerim ve toplantıda söylediklerim ile ne kadar çok örtüştüğünü telefonda kendilerine söylediğimde, ağabey aklın yolu birdir demişlerdi. Sayın Hoca yazısında: 30 Ocak seçimlerinden çıkaracağımız pek çok ders olduğunu hepimiz idrak etmiş bulunmaktayız. Böyle bir seçim arkasından düzenlenmesini plânladığınız kurultayı ve bu kurultayın bize sağlayacağı faydayı iyi hesaplamamız gerekmektedir, dedikten sonra şu soruları sormaktadır:

1. Bu kurultay kimin ve neyin kurultayı olacaktır?

2. Kurultayın amacı nedir ve gündemi ne olacaktır?

Bu durumda:

1. Kurultay Cephe’nin 4. kurultayı olacaksa,

2. Kurultayı düzenleyecek olan komisyon tek bir kişi ya da merci tarafından seçilmişse,

3. Kurultayın amacı Cephe’ye 6. başkan seçtirmekse, Kurultayın Türkmen halkına faydadan çok zarar vereceği kanaatindeyim. Sonra şu birkaç noktaya da işaret etmektedir: Hasretinde olduğumuz Türkmen siyasî birliğini sağlamaz, eğer komisyon bu şekilde seçilecekse veya seçilmişse kurultay da göstermelik olur ve birliği değil ayrılığı sağlar. Bir cümlesinde de: Cephe’nin varlığı mutlaka masaya yatırılmalıdır, diyor.

Sonuç düşündüğümüz gibi oldu, Büyük Türkmen Kurultayı, İTC’nin kurultayı haline dönüştü, Cephe’nin, değil varlığını masaya yatırmak, Divan tarafından konu bile edilmemeye özen gösterildi, bu konudaki sorular cevapsız bırakıldı, hiçbir hesap verilmeden, geçmiş tartışılmadan, seçim yenilgisi masaya yatırılmadan, ilerisi için program, plân, yol haritası ortaya konulmadan, denetleme kurulu başkanının çok ciddî malî konular hakkındaki sorularına Divan Başkanlığı tarafından ehemmiyetsiz bir konuymuş gibi, cevap verilmesine lüzum görülmeden, Telafer olayları ciddî olarak müzakere edilmeden, sanki bütün amaç ve görev İTC. başkanının seçimi imiş gibi, 24 Nisan’da ertelenen ve 8 Haziran’da başlayan 9. oturumda yarım saat zarfında, adı “Büyük” olan, Türkmen kurultayı, İTC kurultayına dönüşerek, dönüştürülerek, maruf kişilerden oluşan “9” kişilik yürütme kurulu seçildi. Birkaç gün sonra da tek aday olan Sayın Saadettin Ergeç Yürütme Kurulu Başkanı veya daha doğrusu İTC Başkanı seçilmiş oldu.

Düşündürücü tarafı olmakla beraber, sevindirici tarafı vardır bu toplantının. O da anlaşılmadan, sorgulanmadan halk önünde birlik ve beraberliğin sergilenmiş olması ve ümitler vaat eden Türk Milletini iyi tanıdığına, inanılan güvenilen, meclis başkanlığı zamanında İTC’nin dışında olan kuruluşlarla yakın ilişki içine girmeye çalışan yeni bir başkanını seçilmiş olması idi.

Türkmenli TV. Bu konuda sağladığı başarıdan dolayı şayan-ı takdirdir, temenni edilir ki, bundan sonra, sergilediği programlarını gözden geçirsin, bîtaraf olarak, adına yakışır, tek siyasî parti sözcülüğünden kurtulup, bütün Türkmenlere ait özgür bir yayın sunmuş olsun. Türk milleti, düzgün bir Türkçe, tarafsız, millî bir yayın beklemektedir.

Önerilerimiz nazar-ı itibara alınmış olsaydı, siyasî partilerden ayrı, bağımsız, gerçekten bütün Türkmenleri temsil eden, içine alan, dertlerini, şikâyetlerini dinleyen, çare yollarını arayan ve dünya kamu oyu karşısında itibarlı, halkının iradesi ile siyasî partilerin üstünde bir Meclisleri olacaktı. Olmadı, siyasî merciler buna izin vermedi. Hocamın dediği gibi “Merci”

Türkmenlerin önünde, varlıkları, kimlikleri ve topraklarını koruma mücadelesi var, çetin, Allah korusun belki kanlı, mücadele sahasında, unutmamalıdırlar ki, yalnızdırlar, her ne kadar, tebrik, şu veya bu şekilde destek alıyorlarsa da, gerçek şu ki, SİYASÎ DESTEKLERİ YOK, Türkiye, istese de, bundan sonra, Türkmen varlığını, bugüne kadar takip ettiği politikalar ışığı altında koruyamaz. Acı gerçek bu, “Türkmenler beceremedi, bundan sonra ayakları üstünde durmak zorundadırlar ve buna alışmalıdırlar”. Verilen bu demeçleri unutmamak gerek.

İTC Başkanı Sayın Sadettin Ergeç Beyefendi’yi candan kutlarım, hak yolunda olduğundan eminim, buna inanmak isterim, çetin ve dikenli bir yolda yürümenin zorlukları, tehlikeleri karşısında ve üstlendiği görevinin “DOĞRU YOLUNDA” onu yalnız bırakmamak, destek olmak her Türkün görevidir. Umarım dün bilerek veya bilmeyerek, kendilerinin de içinde bulunduğu politikanın veya önlerine konulan yol haritasının eksikliklerini, yanlışlıklarını milletine ve çevresinde bulunan ve bulunmayan Türkmenlere açık yüreklilikle anlatır. Konuşmalarında, “DESTEK” çağrısını temin etmek için, Türkmenelin’de ve dışında bulunan bütün kuruluşlarla fiilen bağlantı ve destek yollarını arar. Bulacağından eminim, dört gözle, manen var olan ve beklenen bu birliktelik fiilî hâle gelir.

İTC. hâlâ bütün Türkmenleri temsil etme hakkına sahip olmadığının bilinci içersinde olduğunu bilmeli, Türkmenlerin en büyük siyasî partisi olabilir, toplumunun tümünü temsil edebilmesi, ediyorum konumuna gelebilmesi için yukarda yazdıklarımdan daha fazlasını yerine getirmesi gerek. “TÜRK KALINACAK ve TORAK PAYLAŞILMAYACAK”, ilkelerini siyasî alanda korumak, gerçekleştirmek, amacına varmak, güçlenmekle olur, güçlü olunacak, devamına erişmek için de fiilî güçe ihtiyaç var.

Telafer Türkmenlerin ve Türkiye’nin önünde çok ciddî bir hadisedir, durum ve vaziyet bu şekilde devam ederse, Telafer halkı, ilerde muhtemelen tekrarı yapılacak olan seçime ve sayıma katılamaz. 450 Bin insanımızın oylarından mahrum kalınır, bütün Türkmenlerin gelecekleri kimlikleri tehlikeye girer.

Anayasal hakları için gerekirse her gün büyük gösteriler düzenlemek ve yürüyüşler yapmak, bu etkinliklere Ata diyarı dışında bulunan kuruluşların da katılımını sağlamak. Ve her şeyden önemlisi, varlığı, toprağı korumak için GÜÇLENMEK, güçlü olmayan haklı da olsa, hakkını alamayacğağı gerçeği ile karşı karşıya olan Türkmenler bu kadar kayıp verdikten sonra güçün, kuvvetin önemini anlamışlardır, işte Telafer, canlı bir örnek.

Türkmenleri, Irak’ta ve dünya kamu oyunda temsil eden siyasî bir partiye ihtiyaç var. Bu siyasî partinin, bugün, Türkmenleri, kendi milletini iyi tanıyan bilen, tecrübeli bir Başkanı var, Sayın SAADETTİN ERGEÇ, sayılan sevilen bir şahsiyet. Başkana desteklerimizle başarılar, Kurultayın hayırlı olmasını dilerim.

Yazdıklarımız eleştiri değil, olan biteni, Türkmenlerin siyasî tarihleri bakımından tespittir. Kurultay, birliği simgeledi, ilk müspet gösterisini 4.7.2005 tarihinde, Türkmenlerin geniş katılımı ile gerçekleştirdi. Bu yazımız, Türkmen varlığının başarılarını, birlikteliklerini, gözü Türk topraklarında olan dağdan gelenlere bir kere daha gösteren bu övünecek mitingden yani Saadettin Ergeç beyefendinin dediği gibi, ŞAHLANIŞ’tan önce yazılmıştı.

Türkmenler haklarının nasıl alınacağı bilinci içersinde şahlanmışlar, ayakları üzerinde durabileceklerini göstermişlerdir. Bu hak yolundan dönmek yok, bütün Türkmenlere bu mutlu birliği pekiştiren, dosta düşmana bir kere daha gösteren bu tarihî 4 Temmuz 2005 günü kutlu olsun. Hak yolunda hakkını elde edenlere, ERGEÇ’in dediği gibi TANRI YARDIM EDER. Tanrı Türkü (Türkmen’i), milleti ve Türklüğü uğrunda şehit olmaya baş koyanları korusun ve yüceltsin.

 

Orkun'dan Seçmeler