Ankara’da 15-20 Ekim 1927 yılında toplanan Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 2. Büyük Kongresinde Mustafa Kemal, okuduğu Nutuk’ta Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyetin ilk dört yılının siyasal dökümünü yapmış, Cumhuriyetin gelişme çizgisini devrimcilik bilincinin en üstün temsilcisi olarak en işi şekilde beyan ve ifade etmiştir.
Gazi, Nutuk’ta; bir zamanlar sınırlarını üç kıtaya yaymış, fetih siyaseti inkâr götürmez bir imparatorluğun düştüğü kötü durumdan, uyanılmaz uykuya dalan, sayısız ve devasız hastalıklara uğrayan emperyalist amaçların hedefi ve bir sürü politikanın entrika alanı hâline gelen imparatorlukla hiçbir ilgisi olmayan ve uygarlığın gerçek yuvası hâlini almış olan yepyeni bir Türkiye’yi millî irade ve ulusal onurumuzu yitirmeden nasıl yarattığını anlatmaktadır.
Bernard Lewis’in haklı deyimiyle Nutuk, hâlâ Kemalist Devrimin klâsik açıklamasıdır. Nutuk’ta bu d evrime iki çerçeve çizmek doğru olacaktır ki; bunlardan biri kurtuluş, diğeri de kuruluştur.
Gazi’nin büyük nutku, kurtuluş aşamasına; “1335 (1919) senesi Mayısının 19. günü Samsun’a çıktım” cümlesiyle başlar ve devamında Osmanlı Devleti’nin umumî harpte yenilişi ardından ülkeyi savaşa sürükleyen Osmanlı idarecilerinin hayatlarını kurtarmak kaygısıyla memleketten kaçışları, Vahideddin ve dönemin kabinelerinin mütereddî âcizlikleri üzerinde durur. Türklere “Ateşten Gömlek” giydirmek isteyen ya da Türkleri Anadolu’dan Asya bozkırlarına sürme düşleri kuran İtilâf bloku tezlerine, ayrıca yenik ve iyice örselenmiş Osmanlı Devleti’ni, İngiltere Devlet-i fahimesine teslim etmek isteyen Vahideddin önderliğindeki Osmanlının siyasal güçlerine karşı yorgun ve yoksul Türk milletinin nasıl mücadele verdiğini anlatır. İtilâf Devletlerinin ülkeyi zaptetme, içteki azınlıkların müstakil devlet kurma çabaları içinde memleketteki dağınık, teşkilâtsız ve lidersiz mukavemet teşekküllerinin bu işgal tehdidi ve güven ihtiyacından doğmuş birer direnme ve mücadele mekanizmaları hâline nasıl geldiğini ve bu mücadelelerde yer alan muharebeler ve anlaşmalar zinciri ve bunların hikâyesi üzerinde durur.
Kuruluş aşamasında ise evrensellik, batı düşmanlığının reddi, muasır medeniyet değerlerinin benimsenmesi fikrinin temel ifadelerini içeren Nutuk’ta Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın millî ve demokratik anlayışla çelişki hâlinde olan gelenekçiliğin siyasal karargâhı, saltanat ve tutuculuğun son sığınağı olan Hilâfetin kaldırılmasıyla siyasal devrimin, ileri ve köklü dönüşümlerin, laiklik ve uluslaştırmanın önünün açıldığına; toplumsal, kültürel ve hukukî yaşamda da biçimsel veya simgesel görünüşlü birtakım yeniliklerin laik düzeni ve bütünleştirici bir işlevi yansıttığına ve ayrıca demokrasi ve istiklâl kavramlarının ayrılmaz bütünlüğüne, bu bütünlükte totalitarizme yer olmadığına dair fikirleri izlenebilmektedir.
Sonuç olarak; Mustafa Kemal, siyasî vasiyeti olan Nutuk’ta kurtulan ve yeniden kurulan Türkiye’nin geçirdiği aşamaları zaman sırasına göre gözden geçirip tahlil etmiş, devrim ruhunu yorulmadan savunmuş, vatanın ve Cumhuriyetin korunmasına ve gelişmesine yönelik Türk Gençliği’ne güç veren bir çağrıda bulunmuştur. Bu yüzden Mustafa Kemal’in 75 yıl önce Türk yurdunu, Türk ulusunu ve Türk devrimini gelecekteki tehlikelerden korumakla görevli kılarak genç kuşaklara bıraktığı bu siyasî vasiyeti; her zaman Türk ulusunun “İstiklâl-i tamme içinde” yaşayıp ilerlemesi ve çağdaş uluslar düzeyine ulaşması için bugünkü ve gelecekteki kuşaklar tarafından izlenmesi gereken yol aydınlatıcı, güçlü ve sürekli bir ışık niteliğinde kalacaktır.