BU sayımızın kapağında 69 rakamının her zamankinden büyük yazıldığı sanırız dikkatinizden kaçmamıştır. Bunun sebebini kısaca açıklayalım.
69. sayı, Orkun geleneğinde bir dönüm noktasını temsil ediyor. Orkun’un 72 yıllık geçmişinde kesintisiz ve en uzun yayınlandığı dönem bu son dönem olmuştur.
Orkun’ların öncüsü olan Atsız Mecmua, ilk olarak 1931 Martında, Hüseyin Nihâl (Atsız) Bey tarafından yayınlanmıştı. Atsız Mecmua, Eylül 1932’de kapatılana kadar 17 sayı çıkabilmiştir. Bu derginin devamı olarak yayın hayatına giren Orhun, ilk olarak Edirne’de, yine H. Nihâl Bey tarafından 9 sayı yayınlanmak imkânı bulabilmiş ve hükûmet tarafından kapatılmıştı. Orhun, Temmuz 1934’teki kapanışından dokuz yıl sonra tekrar yayınlanabilmiş ve 10. sayıdan devam ettirilmişti. Atsız Beyin yönetiminde Kasım 1943’ten Nisan 1944’e kadar 7 sayı daha çıkarak 16. sayısında tekrar kapatılmıştı.
Orhun, bu defa Orkun adıyla 6 Ekim 1950’de haftalık olarak yayınlanmaya başlamış ve 68 sayı muntazam olarak çıktıktan sonra 18 Ocak 1 1952’de faaliyetini tatil etmiştir. Sahibi ve yazı işleri müdürü İsmet Tümtürk, başyazarı Atsız’dır. Bundan önce, en uzun süreli Orkun dönemi bu dönemdir.
Orkun, bundan sonra, Ankara’da, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun sahipliğinde Şubat 1962 ile Ocak 1964 ayları arasında bir dönem daha yayınlanmıştır. Fakat etkisi sınırlı kalmıştır.
1980’den sonra Orkun’un Yaşar Arısan tarafından tekrar yayın hayatına girdiğini görüyoruz. Ancak, bu dönem de uzun ömürlü olamamıştır.
Orkun, bu defa Yeni Orkun adıyla Mart 1988’den itibaren yeniden yayınlanmaya başlamıştır. İsmet Tümtürk, Refet Körüklü, Muzaffer Eriş, Altan Deliorman ve Erk Yurtsever’den meydana gelen grubun yayınladığı Yeni Orkun, Şubat 1990’a kadar, 20 sayı düzenli olarak çıkmış, resmî sahibi gözüken Refet Körüklü tarafından bilinmeyen bir sebeple kapatılmıştır.
Orkun geleneği, Mart 1998’de yayın hayatına giren son Orkun’la sezikinci dönemini yaşamaktadır. Altan Deliorman’ın yönetiminde, seçkin bir yazı kurulunun, danışma ve bilim kurullarının desteğinde 69. sayısına ulaşmıştır.
Orkun çizgisindeki Türkçü dergilerin yayımda kaldıkları süreler şöyledir: Atsız Mecmua: 1,5 yıl, Orhun (1. dönem): 8 ay, Orhun (2. dönem): 7 ay, Orkun (1950-1952): 16 ay, Orkun (1962-1964): 2 yıl, Orkun (1980’den sonra): 2 yıl, Yeni Orkun (1998-1990): 2 yıl.
Son döneminde Orkun, altıncı yaşını doldurmak üzeredir. Demek ki, en uzun yayın dönemi bu dönemdir. İftiharla ve mutlulukla belirtiyoruz.
Orkun’un bu dönemi başka özellikler de taşımaktadır. Orkun, şimdiye kadar çıkmış Türkçü dergiler içinde, dağıtım şirketleri vasıtasıyla yurdumuzun her tarafına ulaştırılabilen tek dergi olmuştur. En geniş hacimle ve en zengin muhteva ile çıktığı dönem de bu son dönemdir. Türkçü bilim adamlarının meydana getirdiği kurullar da Orkun’un bu döneminde çok yararlı olmaktadır. Ayrıca, çeşitli, birbirinden farklı, hattâ bazen aykırı Türkçü düşünceler de, demokratik bir anlayış içinde Orkun’da seslerini duyurabilmektedir. Başta yadırgansa da bu tutum artık tabiî sayılmaya başlanmıştır. Kâğıt cinsi, renkleri, mizanpajı vb. bakımlarından da teknik olarak bu sön dönem en olgun dönemidir.
Orkun, şimdi Türk Ocaklarının yayın organı olan Türk Yurdu, rahmetli İlhan Darendelioğlu’nun çıkardığı Toprak ve Türkçülüğün ölümsüz ismi Atsız’ın yayımladığı Ötüken’le birlikte en uzun ömürlü Türkçü dergiler arasındaki şerefli yerini almış bulunmaktadır.
Orkun’u bu günlere ulaştıran vefakâr okurlarımıza; bilim, danışma ve yazı kurullarımızın üyelerine; temsilcilerimize ve yazar kadromuzu oluşturan seçkin kalem erbabı arkadaşlarımıza teşekkürü borç biliriz. Altı yıllık hayatı boyunca Orkun’u haklı-haksız şiddetle eleştirenler, ona iftira atıp çamur sürmeye kalkışanlar, tehdit edenler olmuştur. Biz onlara cevap vererek, gereksiz polemiklere gireşerek Orkun sayfalarını işgal etmeyi lüzumsuz gördük. Orkun, ülkü yolunda ısrarla, azimle ve sebatla yürümektedir ve bunu millî bir görev olarak yapmaktadır. Vakit dardır, bizimse yapacak çok işimiz vardır. Boşuna zaman ve mürekkep harcamak kimseye yarar getirmeyecektir.